"Öykü hadi hazırlanamadın mı hala?" diyen Burcuya gözlerimi devirdim. Ben burada acı çekiyorum hanım efendi tutturdu dışarı çıkıp kafa dağıtalım diye. Uzun bir uğraş sonucunda beni ikna etmeyi başarabilimşti. Lacivert askılımın üzerine siyah deri ceketimi geçirdim. Siyah deri tayt ve siyah platformlarımı da giyip aynadaki yansımama baktım. Aslında güzel gözüküyordum. Gözlerimi ince bir eyeliner ile ödüllendirip dudaklarımı boş bıraktım. Saçlarım at kuyruğu şeklinde sırtıma dökülüyordu. Gülümsemeye çalışıp gözümden akmak üzere olan yaşı geri gönderdim ve aşağıya indim.
....
"Burcu kafa dağıtmak için iyi bir yer olduğunu sanmıyorum!" dedim Burcuya sert bakışlar eşliğinde. Burcu bana uyarıcı bir bakış atıp "Nereye gidecektik Öykü! Eğlenmene bak" Dedi. Evet şu an İstanbul'un en ünlü barlarından birindeydik. Her ne kadar ayrı olsak da sonuçta evliydim. Ah ayrıydık değil mi? Gözlerim bu gerçeği yeniden hatırlamam üzere dolarken gözyaşlarımı serbest bıraktım ve barın çıkışına yöneldim. Olmuyordu işte. Onsuz bir yaşam zehir oluyordu. Barın önündeki kaldırıma oturup hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Arkamda bir hareketlenme olduğunda arkamı dönme ihtiyacı duymadım. Burcu olduğuna neredeyse emindim. Fakat duyduğum sesin Burcunun olmayacağı kadar da emindim. "Betona niye oturuyorsun bakayım sen? Hasta olacaksın başıma kalacaksın. Kalk bakayım"
"Ayaz?" dedim ellerimin tersi ile gözyaşlarımı silerken. Elini uzatıp kalkmam için gözleri ile işaret etti. Hızla elini tutup ayağa kalktım. Ellerini ellerim arasından çektiğinde bir haftadır düştüğüm boşluğa yeniden düşmüştüm ki çektiği elleri ile yanağımdaki göz yaşlarımı sildi ve çenemden tutup kafamı yukarı kaldırdı. Gözleri gözlerimin en derinine ulaşırken onu ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Aslında bir haftadır düzenli olarak onu özlüyordum. "Ayaz ben çok özür-" dememe fırsat vermeden "Öykü özür dileme." dedi. Gözleri az öncekinden farklı bakıyordu. Kızgınlığı geri gelmiş gibiydi. Bunu fark etmemle gözlerim yeniden doldu. Gözlerimi gözlerinden kaçırıp "Haklısın" dedim. Ayaz gözlerimi yeniden gözlerime sabitleyip "Canlarını annene bırakmışsın. Hayırdır çocuklarına olan aşkın mı bitti yoksa?" dedi ve devam etti. "Ah pardon babalarına olan aşkın bitti değil mi?" Ona hem şaşkın hemde kızgın bir bakış atıp "Ayaz halimi görmüyormusun! Canımın ne kadar yandığını görmüyor musun! Ne demek aşkın bitti ya! Sensiz yaşayamıyorum demeyeceğim. Yaşanıyor. Işte sorun bu ya ben sensiz yaşamak istemiyorum. Her saniye kalbine bıçak sapladıklarını düşün işte ben sensizken bunu yaşıyorum Ayaz. Bu yüzden sakın ama sakın benim aşkımı sorgulayım deme!"dedim. Ellerini çenemden çekip belime yerleştirdi ve dudaklarını benimkiler ile buluşturdu. Kollarımı saniyesinde boynuna dolarken öpüşüne karşılık verdim. Geri çekildiğinde alnıma yasladı.
"Aptal" dedim salakça sırıtırken. Bu sefer o da sırıtıyordu. "Birtanem" dedi oda gözleri gözlerimdeyken. "Öküz" dedim ve elimi boynundan çekip yüzüne tokat attım. Ayaz acıyla inlerken "Bir hafta boyunca çektirdiğin acının binde biri bile olamaz" dedim. Ayaz bana aşkla bakarken kollarımı yeniden boynuna doladım ve"Seni seviyorum" dedim dudaklarını yeniden dudaklarımla birleştirmeden önce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavimsi Hayaller
Teen FictionOnlar karanlığın gölgesiyken birlikte mavi oldular. Kalpleri ile HAYALLER kurup hayal etmeyi öğrendiler. Gerçek aşk nedir bilmezken bir anda aşkın içinde buldular kendilerini. Siyaha yer yoktu onların hikayesinde çünkü onların Mavimsi Hayalleri vard...