Sjsjsj sınır ne çabuk doldu la :DD çok dadlusunuz.
En uzun yorum yapan kişilere özelden sonraki bölümün kesitlerini vereceğim. Sınır; 20 vote
Öykünün Ağzından….
Ağzım açık Burcu’yu dinlerken neredeyse vereceğim hamilelik haberini unutuyordum. Neden mi a dostlar. Çünkü Emre ve Burcu herkesten habersiz evlenmiş!
“Burcu sen… inanmıyorum” dedim hala şaşkınlığımı üzerimden atamamış halde
“Evet . Ee senin vereceğin haber neydi?” dedi oda mutlulukla gülümserken. Her ne kadar bize haber vermemesine kızmış olsam da sonuçta bu onun kararıydı. Ah kimi kandırıyorum ki tabiî ki de çok kızmıştım.
“Burcu gerçekten bana bize haber vermeden evlendin mi? Ben senin en yakın arkadaşın değil miyim?”
“Öykü ama annemler-“ diyeceği sırada “Bana söyleseydin yanında olurdum. Yine annenlerin haberi olmazdı Burcu!” dedim. Yan yana oturduğumuz koltukta bana biraz daha yaklaştığında oturduğum yerden hızla kalktım ve “Burcu bu cidden çok ciddi bir işti ve şu anda yiğenini ve beni çok üzdün” dedim. Bana anlamamış bir şekilde bakarken elimle karnımı gösterdim ve “Evet hamileyim” dedim. Bana şaşkınlık ve mutluluk karışımı baktı ve oturduğu yerden hızla kalkıp ellerini belime doladı. “İnanmıyoruum. Gerçekten ben şimdi teyze sende anne mi olacaksın?” dedi. Kafa sallayıp ellerimi boynuna sardı.
........................
3 Ay sonra...
Ayaz ile doğacak kızımız için giysi alışverişini paketlerce yapmış şimdi ise yorgunluktan salondaki L koltukta yayılmış bir şekilde televizyon seyredip uyukluyordum. Merdivenlerden aşşağıya inen Ayaz'a "Aşkıım benim canım portakal çekti" dedim. Merdivenlerden ikişer ikişer inip yanıma geldi ve "Hemen prenses ama ben nereden bulayım portakalı?Fake portakal getirsem? Zaten getirdiğim şeyleri yemiyorsun. Süs portakal getirsem yine aynı görev zaten" dediğinde sabırla cümlesini bitirmesini bekledim. Sonra gözlerine 3 numaralı köpek bakışımla bakıp "Sen artık beni sevmiyorsun" dedim. Yumuşayan gözlerini gördüğümde devam ettim "Sevseydin kızımız ve benim için bir portakal almamak için onca efor harcamazdın." dedim. Yanıma gelip elleri ile yanağımı okşadı ve "Hiç sevmez olur muyum birtanem ikinizi de canımdan çok seviyorum ben" dedi. Dışımdan timsah gözyaşları dökerken içimden kötü kadın kahkahamı atmakla meşguldüm. "Yani alacak mısın?" dediğimde derin bir iç çekip oturduğu yerden kalktı ve kapının yanındaki askılıktan montunu aldı. yanıma gelip alnımdan öptükten sonra salondaki geniş orta sehpadan arabasının anahtarlarını alıp kapıya doğru yöneldi.Arkasından zafer gülüşü atarken birden arkasını dönmesi ile kahkaham yüzümde dondu. Ayaz bana sertçe bakıp evin kapısını açtı.
Ayaz'ın portakal için gitmesiden bu yana 3 saat geçmişti ve benim canım zerre kadar portakal istemiyordu. Tam cebimden telefonumu çıkarıp portakal almaması gerektiğini söyleyecekken kapının açılma sesi ile elime aldığım telefonumu geri cebime koydum. Ayaz dış kapıyı kapatıp salona elinde beyaz içi portakal dolu bir poşetle girdiğinde sertçe yutkundum. Canım şimdi de meyveli pasta çekmişti.
"Portakallarını soyup getiriyorum?" dediğinde ona zoraki gülümseyip arkama daha da yaslandım.
Ayaz içi portakal dolu tabak ile salona gelirken elindeki tabağa bakıp başımı onaylamazca salladım "Aşkım benim canım portakal değil portakallı pasta çekti" dedim. Bana beni öldürmek ister gibi bakıp tabağı sertçe orta sehpaya koydu ve askılıktan montunu geri aldı. "Ama ayaz ben senin yapmanı istiyorum bu pastayı" dediğimde öyle bir arkasını dönüp baktı ki bakışlar ile adam öldürülüyor olsaydı şu an ben ölmüş olurdum. "Ya tamam ya sen pastaneden al o zaman" deyip bakışlarımı kaçırdım. O da zaten çoktan kapıyı sertçe kapayıp gitmişti.
Son üç ay içerisinde Burcu ve Emre düğünlerini herkesin huzurunda yapmışlardı. Biz ise bebeğimizin kız olacağını öğrenmiş Ayaz ile odamızın yanındaki odayı kızımız için dekore etmiştik. İsim konusunda ise Masal, Nehir ve Selin üçlemesi arasında kalmıştık.
Yaklaşık 1 saatin sonunda Ayaz mutfaktan portakallı pasta tabağım ile birlikte döndüğünde mutluluktan uçacağımı hissettim. Çatalımla koca bir dilim koparıp ağzıma attığımda yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. Ayaz'a baktığımda sinirlinin aksine beni gülümseyerek izliyordu. Elimdeki portakallı pasta tabağını sehpaya bırakıp karşı koltukta oturan Ayaz'ın yanına gittim ve sarıldım. O ise ellerini belime sarıp saçlarıma minik bir öpücük kondurdu."Seni çok seviyorum Öykü" dedi hala sarılmaya devam ederken. "Bende seni çok seviyorum Ayaz" dedim ve boynumdaki ellerimi çekip dudağının kenarına küçük bir öpücük kondurdum.
............
"Ayaz Masal olsun diyor ama Nehir de güzel değil mi?" diye ortaya bir laf attım. Şu an Burcu, Emre, İlker, Sibel ve Ayaz İlker'in kafesinde oturup kızıma isim tartışmasında bulunuyorduk.
"Bence Masal Nehir olsun" diyen Sibel'e döndürdüm bakışlarımı. Mantıklıı.
"Hayır benim kızımın tek adı olacak" dedi Ayaz
"Aa ne alaka canım iki isimde pekala uygun" dedim sinirli bakışlarımı Ayaz'ın üzerine düşürürken.
Ayaz ise göz devirip "Masal güzel işte annesi de Öykü tam uyar" dedi
"Ya oğlumuz olsa sırf sana uysun diye adını Poyraz mı koyacağız Ayaz?" dedim bende bilmişçe gülümseyerek.Ayaz "Evet oğlumuz olursa adı Poyraz olur hem bak ne güzel iki çocuğumuzun ismi de ikimize uyar" diyerek gülümsememin yüzümde donmasını sağladı.
...................
Eveet arkadaşlar şimdi size soru çocuğun adı Nehir mi? yoksa Masal mı olsun? Başka isim önerileri varsa söyleyebilirsiniz. Sınır 20 vote. En uzun yorumu yapan kişiye özelden bir sonraki bölümün kesitlerini vereceğim söylemiştim zaten sjhsjsj neyse öptüüm :***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavimsi Hayaller
Novela JuvenilOnlar karanlığın gölgesiyken birlikte mavi oldular. Kalpleri ile HAYALLER kurup hayal etmeyi öğrendiler. Gerçek aşk nedir bilmezken bir anda aşkın içinde buldular kendilerini. Siyaha yer yoktu onların hikayesinde çünkü onların Mavimsi Hayalleri vard...