Yenge?

1.5K 76 14
                                    


Mehpare

Hastane odasında gözlerim açıp tavana bakıyordum saat sabaha karşı beş'di ve benim uykum yoktu,sıkıntıyla iç çektim yan koltukta uyuyan Akın'a baktım.
Ne kadar masum gözüküyordu yani bana göre benim yanımda da masum ama değilken?
Yürümek istiyordum o yüzden kalktım Akın'ı uyandırmadan kapıyı açtım.
Dışarı bir adım atıp arkamdan kapıyı kapattım ,ben dışarı çıkınca iki oğlan ayağa fırlamış karşımda durmuşlardı.

"Yenge nereye?""İstediğin bir şey mi var yenge?"İkisinin bana yenge demelerine kaşlarımı çatmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yenge nereye?"
"İstediğin bir şey mi var yenge?"
İkisinin bana yenge demelerine kaşlarımı çatmıştım.
"Yenge?"
"Hee sen Akın abinin sevgilisi değil misin?"
"Evet, neyse çekilin önümden biraz hastaneyeyi dolaşacağım."
Önümden çekildiklerinde yürümeye başlamıştım arkamdan geldiklerini görmüş ama bir şey demedim. Biraz kendime geldiğimde geri döndüm ,odaya girmeden ikisine baktım.

"Ben Mehpare."
"Celasun."
"Meke."

"Değişik isimler."
"Valla yenge seninkide normal değil."
Meke söylendiğinde Celasun ona dirsek atmıştı.
"Haklısın."
Diyerek gülmüştüm. Daha sonra Akın'ın Celasun'dan bahsettiğini hatırladım hayatımı kurtarmıştı.
"Akın bahsetmişti ,hayatımı kurtarmışsın teşekkür ederim."
Celasun kafasını eğmişti.
"Teşekkür etme yenge seni kurtarabilecek bir şey vardı,elimizden bu kadar geldi."
Koluna okşamış.
"Eyvallah."
Kapı hızla açıldığında Akın'ın korlu dolu bakışlarıyla karşılaştık ,beni görünce nefes verdi.
"Nerdeydin?"
"Hastaneyi dolaştım ,şimdi Celasun ve Meke ile konuşuyorduk."
Kafasını salladığında çocuklara iyi geceler deyip odaya girdim ,yatağıma uzandıktan sonra ,kapıda konuşan Akın'a baktım. Biraz sonra içeri yanıma geldi.
"Seni göremeyince korktum."
Yatağımın kenarına oturmuş başını eğmişti.
"Uyandırmak istemedim çok güzel uyuyordun."
"Olsun yine haber ver."
Yatağımda kenara kayıp örtüyü kaldırdım.
"Gel yanıma."
Yanıma uzandığında bende göğsüne yattım. Kısa süre sonra ikimizde uyuya kaldık.

Sabah birisinin Akın'a seslendiğinde uyandım. Gözlerimi açınca Yamaç abiyi görmüştüm Akın'dan uzaklaşmıştım. Akın uyanınca yataktan kalkmıştı.

"Amca?"

"Günaydın gençler,sizi eve götürmeye geldim."

Odadan çıktıklarında bende hazırlamaya başladım. Ayakkabılarımı giymiş ayağa kalkmış kapıyı açmıştım. Kapının önünde Akın,Celasun ve Yamaç abi vardı.

"Hadi çıkıyorsun Mehpare."
Yamaç abinin enerjik sediyle güldüm.
"Yat yat sıkıldım be Yamaç abi."
Hastaneden çıktığımızda Yamaç abinin arabasına binmiştik ben evin adresini söylediğimde Akın bana döndü.
"Bize gidiyoruz."
Ona baktım ciddi mi diye.
"Hayır,eve gidicem Yamaç abi evime sürer misin."
Yamaç abi Akın'a bakmıştı.
"Eve gidicem Akın ısrar etme."
"Senin güvenliğin için."
"Yamaç abi sen evime sürüyor musun yoksa ben bir taksiye mi biniyim."
Yamaç abi sırıtmış bana bakmıştı.
"Tamam ben bırakırım."
"Amca!"
Sırtımı Akın'a dönmüş camdan dışarı izliyordum.
Eve geldiğimizde hepimiz indik eve girdiklerinde evi gezip salona geldiler.

"Birisi var mı?"
Diye dalga geçtim. Akın sinirle bana bakıyordu.
"Celasun sen Meke'yi ara kapıda bekleyin."
Yamaç abinin konuşmasıyla kaşlarımı çattım.
"Abi ne gerek var boşuna yormayın çocukları."
"Eve gelmiyorsan kapıda bekleyecekler Akın'ın dediği gibi güvenliğin için ,hadi ben kaçtım."
Yamaç abi çıktığında ,Celasun bize göz gezdirmişti.
"Ben kapıdayım."

Akın'la baş başa kalmıştık. Koltuğa oturup kollarımı bağladım.

"İnatçı."
Akın dediğiyle ona baktım.
"Ben inatçıyım öyle mi?"
"Evet inatçısın bize gelseydin sana ne güzel bakarlardı ayrıca güvende olduğunu bilirdim."

Ayağa kalkıp mutfağa ilerledim ,çorba malzemeleri çıkarıp hazırlamaya başladım.

"Ne yapıyorsun?"
"Açıktım,çorba yapıyorum."

Çorba piştikten sonra dört kase çıkarttım iki kaseyi tepsiye koydum ekmek koyduktan sonra alıp kapıya gittim,kapıyı açtığımda Celasun ve Meke bana döndü tepsiyi uzatıp afiyet olsun demiştim.
İçeri girdiğimde Akın'ın beni izlediğini gördüm. İkimize çorba koyup masaya oturdum karşıma oturup çorbasını içmeye başlamıştı.

"Ellerine sağlık çok güzel olmuş."
"Afiyet olsun."
Akın sıkıntıyla iç çekmişti.
"Bana kızma sana bir şey olmasından korkuyorum. Seni o halde gördüğümde ne hissettiğimi anlayamazsın."
"Anlat o zaman,duygularını dile getir."
Akın ayağa kalmış salona geçmişti ,bende peşinde gittim. Ayakta camdan dışarı bakıyordu bende arkasından ona,bana birden dönünce irkildim.
"Hiçbir bok yapamadım ,çaresizdim önümde ölüyordun ve ben sadece izliyordum. Sen delikleri kapatmasaydın şimdi karşımda olamayacaktın. Seni kaybetmek istemiyorum,sana zarar vermelerini istemiyorum. Kızım ben seni çok seviyorum ve orospu çocukları bunu biliyorlar. O yüzden diyorum ya bize gitsek güvende olacağını biliyorum."

Akın'a doğru gidip dudaklarından öptüm. Öpüşmeye başlamıştık kendimi geri çektim alnımız birbirimize değiyordu.

"Ne hissettiğini tahmin edebiliyorum ama Akın , zamanı geldiğinde zaten size geleceğim."

Dudaklarımız tekrar birleştiğinde boynunu okşamaya başladım bacaklarım beline dolayınca sırtım duvara çarptığında inledim. Akın dudakları boynuma öpmeye başlamıştı. Odama gittiğimizde beni yatağa yatırdı üzerime eğildi. Dudaklarımızı ayırdığında bana baktı,kafasını tutup kendime çektim.
Elleri tişörtüme geldiğinde çıkarıp atmıştı bende gömleğinin düğmelerini açmış çıkarıp atmıştım.

Yatakta sarılmış uzanıyorduk, çıplak göğsüne öpücük kondurup kalktım.
"Nereye Ay parçam?"
"Banyoya."
"Geliyim mi?"
Ayağa kalkıp banyoya ilerledim.
"Ben çıktıktan sonra sende girersin o zamana kadar odayı havalandır."
Dudaklarını büzdüğünde güldüm.  Banyodan çıkınca koltukta oturmuş film izlemiştik hava kararmaya başladığında eve gitmek için kalkmıştı.

"İyice dinlen tamam mı yoruldun."

Çapkınca sırıttığında koluna vurmuştum.
"Pislik."
Dediğime kıkırdağında ayakkabıları giydi. Alnımdan öptükten sonra kapıyı açtı.
Kapıda duran Celasun ve Meke bize dönmüştü.

"İyi geceler yenge."
"İyi geceler gençler."

Kapıyı kapatıp odama geçip yatağıma uzandım ,yüzümde aptal bir sırıtmayla uyuya kaldım.

<•••>

Pâyidar - Akın KoçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin