DUYULANLAR

6.8K 443 301
                                    

İyi okumalar✨💜

Hakan'ın kendine gelmesi gerçekten çok uzun bir süre almıştı. Aklında o görüntü ve notta yazılanlar vardı. Bu kadar iğrenç bir şeyi kim yapmıştı ve bu Hakan'a neden gelmişti??

Hakan bir şeyler düşünmek istemiyordu artık, aklında o görüntü midesini bulandırıyordu. Kendine geldiğinde, hemen kutuyu ve notu çöpe atmıştı. Annesi ve babasının bu iğrenç şeyi görmesini kesinlikle istemiyordu.

Kendini biraz daha toparladıktan sonra duşa girdi. Nasıl böyle bir şey yapılmıştı aklı almıyordu. Kim neden yapsın? Neden bunu Hakan'a göndersin? Düşündü notta yazılanlar aklına geldi.

'Gerçekten bamya kadarmış...'

Sonra Kaan'ın soyunma odasında dediği şeyler aklına geldi.

'Ben bamyaları hiç sevmem.'

Hiç bir sonuç çıkaramadı. Eğer bunu Kaan yaptıysa, neden Hakan'a göndersin? Kaan neden böyle bir şey yapsın? En önemlisi de böyle bir şeyi nasıl yaptı?

Sıcak suyun altında bir sürü şey düşündü, fakat hiç bir şey bulamadı. Bir şey düşünse başka bir yerden patlak veriyordu.

Sonunda banyodan çıkıp, üstünü giyindi. Düşüncelerine ara vermek için salona geçti. Salonda annesi vardı. Babası, odasında kitap okuyordu anlaşılan.

Annesinin yanına geçip oturdu. Kafasını, annesinin bacaklarına koydu. 

"Ne oldu oğlum bir sorun mu var?" diye sordu annesi ama Hakan anlatmak istemediği için sustu. Nasıl anlatabilirdi zaten o gördüğünü.

Hakan sustuğu zaman annesi de bir şeyler olduğunu anlayıp sustu. Saçını okşamaya başladı.

"Benim eşcinsel olduğumu öğrendiğinizde neden tepki vermediniz?" bir anda sordu sorusunu, kafasını dağıtmak istiyor gibiydi. Annesi biraz düşündü.

"Bu tepki gösterilecek bir şey değil çünkü oğlum, babanda bende okumuş insanlarız, neyin ne olduğunu biliyoruz. Hem annen eski bir doktor bunu unutma. Eşcinselliğinde hastalık değil, doğuştan geldiğini biliyorum." dedi ve oğluna bakıp gülümsedi.

"Haklısın anne ama okuyup cahil olan çok kişi var." dedi.

"Takıldığın ya da üzüldüğün şey bu mu oğlum?" dedi annesi.

Hakan yine sustu, annesini bunaltmak istemediği için kafasını kaldırdı. Annesine kocaman gülümsedi ve yerinden kalktı.

"İyi ki benim ailemsiniz, sizi çok seviyorum." deyip annesinin yanağına, kocaman bir öpücük kondurdu ve odasına gitti.

En azından kafasını başka şeylerle meşgul etmişti. Ailesi gerçekten çok seviyordu. Herkes keşke Hakan kadar şanslı olsaydı.

Hakan yatağa yattığında. Günün vermiş olduğu yorgunlukla, hiç bir şey düşünemeden uyudu.

Sabah uyandığında hemen hazırlanıp okulun yolunu tutmuştu. Biraz geç kalmıştı, sokakları hızlı hızlı geçiyordu hatta koşarak geçiyordu.

Okula geldiğinde, ilk geç kağıdı almak için müdür yardımcısının odasına gitti. Kapıdan içeri girecekken, Kaan denilen çocuğun içerde olduğunu gördü, hemen duvarın arkasına geçti. Konuştuklarını merak etmişti ve eğer bu çocuk, dün akşam o kutuyu gönderense bunu ortaya çıkarmak istiyordu.

"Kaan evladım, tamam baban bize yardımcı oluyor ama yaptıkların artık fazla olmaya başladı." dediğini duydu müdür yardımcısının.

"Yani ee sadede gel." dedi Kaan karşılık olarak.

Hakan şaşırmıştı, nasıl bu kadar rahat konuştuğunu düşünüyordu.

"Çocuğum bak, vukuat sayın aldı başını gidiyor. Baba-" dediği anda Hakan'ın telefonu çalmaya başlamıştı.
Hakan içinden küfür ederken, telefonunu kapatmaya uğraşıyordu.
Telefonu bulup kapattığında. Derin bir nefes bıraktı.

Kafasını kaldırdığında, verdiği nefesi içine geri çekti. Kendisine içinden etmediği küfür kalmadı.

"Hocam, bir fare yakaladım " dedi içeriye doğru. Hakan'ı ensesinden tuttuğu gibi içeriye alıp, kapıyı kapatmıştı.

"Oğlum senin ne işin var orda?!" sesini yüksek tutmuştu. Daha demin ki, o pısırık halinden eser yoktu.

"Hocam ben geç kaldım, kağıt almak için gelmiştim. O sırada telefonum çaldı. Acele ettiğim için kapatmayı unutmuşum." dedi tek nefeste.

Kaan, Hakan'a odaklıydı. Kafasını Kaan'a çevirmemek için kendisini zor  tutuyordu.

"Tamam oğlum bir daha geç kalma." dedi Hakan'a bakarak.

"Sağolun hocam."

"Tamam al şunu, götürürsün hocana." dedi ve kağıdı Hakan'a uzattı. Hakan kağıdı alıp hemen odadan çıktı.

En üst kata çıktıktan sonra kendi sınıfının önüne geldiğinde, arkasında birisini hissetti ve hemen arkasını döndü. Kaan'ın gördüğünde şaşırmıştı. Bu çocuk nasıl bu kadar hızlı diye, düşünmeden edemiyordu.

Hakan'ın kolunu tuttuğu gibi, iki kapı sonra olan tuvalete çekiştirdi. Tuvaletin içine Hakan'ı öyle bir atmıştı ki, Hakan bir an dengesini sağlayamadı.

"Bana bak fare ne duydun?" dedi. Hakan kendisini toparlayıp cevap verdi.

"Bir şey duymadım. Hocaya ne dediysem o daha da başka bir şey bilmiyorum." dedi.

"Fare sana hiç güvenmiyorum." derken yavaş yavaş Hakan'a yaklaşıyordu. Hakan korktuğunu belli etmemek için geriye doğru adımlamamıştı. Kaan tam burnunun dibine girmişti.

Boynunu yana eğip, Hakan'ın kulağına yaklaştırdı dudaklarını.

"Emin ol bir şey duyduysan, canın tehlikede demektir." dedi sessiz bir şekilde.

Hakan az çok anlamıştı yanlış kişiyle karşılaştığını. Fakat elinden bir şey gelmiyordu. Uzak durmaya çalıştıkça, bu çocuk daha çok yakınlaşıyordu.

"Kendine iyi bak fare, arkanı iyi kolla." dedi ve kulağına bir ısırık attı.
Hakan'ın eli direk kulağına gitmişti.

Kaan son bir bakış attı ve yüzüne Hakan'ın sevmediği o gülümsemeyi yapıp, tuvaletten çıktı.

Hakan saf saf arkasından bakarken, zilin çalmasıyla kendine geldi. Suratına biraz su çarptıktan sonra, o da tuvaletten çıktı ve sınıfına girdi.

Şimdi bugünün nasıl geçeceğini düşünüyordu. Pardon daha doğrusu nasıl biteceğini...

Bu kitaba yazarken kendimi psikopat hissediyorum cidden. Kaan karakterine sadece ŞUANLIK aşığım 🖤🖤

📍 Şiddet bölümlerine az kaldı ve ben çok deli çok manyak şeyler düşünüyorum. İyice psikopat oldum...😂🙃

Umarım beğenirsiniz...🏳️‍🌈

YABANCI •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin