SAHTE ÖLÜ

4.4K 297 294
                                    

İyi okumalar delilerim✨💜

Hakan yaşadıklarını kaldıramıyordu. Annesi, babası ve en yakın arkadaşı gözünün önünde ölmüştü. O cani öldürmüştü.

Hakan nefes alıyordu ama ruhu ölmüştü. Onu kimse toparlayamazdı. Bu saatten sonra Hakan'ın her istediğini yapsa bile, asla affetmezdi.

Hakan gözlerini açtığı zaman başında inanılmaz bir ağrı vardı. Elleni başına götürmek için kaldırdı ama ellerinin yatağa zincirli olduğunu gördü. Pencereden sızan ışıkla üstüne baktı.

Bir tane simsiyah takım elbise vardı ve yatağa bağlanmıştı. Hareket etmeye çalıştı ama olmadı. Bağırmak istiyordu ama bağırsa bile bir etkisi olmayacaktı.

"Sakin ol canını yakma." diye yan koltuktan Kaan'ın sesi gelmişti.

"Neden bu haldeyim?!" diye hafif bir şekilde bağırdı Hakan.

"Bana bağırma diye kaç kez demem lazım?" diye sordu Kaan sakin bir sesle.

"Senden korkmuyorum. Sen bir canisin, CANİ!" diye sonda bağırdı Hakan.

Artık korkacak hiç bir şeyi yoktu. Önceden annesine kavuşmak için ölmekten korkuyordu fakat şuan annesinin yanına gitmek istiyordu. Burda artık birlikte olamayacaklardı. Belki orada çok mutlu olurlardı.

"Canına susadın büyük ihtimalle." diye sordu Kaan. Hâlâ şaşırtıcı derecede sakindi. Hakan sustu, cevap vermedi.

"Sana sürprizim değil sürprizlerim var." dedi Kaan.

Hakan hiç bir şekilde konuşmuyordu. En son sürpriz dediği zaman annesinin ölüsünü görmüştü.

Eline bir şeyi aldı ve tuşa bastı. Tuşa bastığı zaman Hakan'ın fark etmediği, karşıda duran televizyon açıldı.

"TAŞ ailesi silahlı bir saldırı sonucunda başlarından vurularak öldürüldü. Çiftin oğlu olduğunu öğrenen polis her yerde oğlu arıyorlar."

Hakan duyduğu ilk kelimeyle çoktan odaklanmıştı televizyona. Gözleri çoktan dolmaya başladı.

"Ünlü iş adamının oğlu Kaan Yıldırım'da o cenazedeydi."

"Kaan bey bu aileyle ne gibi bir bağlantınız var?"

"Oğulları benim çok yakın arkadaşımdı. Aynı okuldaydık, çok üzgünüm. Umarım iyidir."

Hakan şokla televizyona bakıyordu. Neler olduğunu hâlâ idrak edememişti. Gözyaşları akmaya hazırdı.

"Neden?" dedi çok güçsüz bir sesle.

"Anlıyorum sizi acınız büyük."

"Cenazeye işleriyle birebir ilgilenmeniz çok büyük bir onur."

"Sağolun."

Hakan'ın gözyaşları artık akıyordu. Kendi annesinin cenazesine gidememişti ama bu cani adam, ölümüne sebep olan kişi gitmişti.

"Neden yaptın!! NEDEN!" diye son sesle bağırdı Hakan. Yatakta hareket etmeye çalışıyordu ama yapamıyordu.

"Asıl haber gelmedi. İzle." dedi Kaan sessiz bir şekilde.

Televizyona yeniden baktığı zaman altta bir son dakika haber geçmişti.

"Bu çiftin oğlu Hakan Taş, vücudu yakılmış bir şekilde ölü olarak bulundu. Yakıldığı yerin 5-10 metre uzağında bulunan kimlik, ölen çiftin oğlu olduğunu kanıtladı."

Hakan duyduğu sözlerle şokla televizyona baktı. Ne diyordu bu kadın?

"Be-ben yaşıyorum." dedi Hakan. Sesi soluğu çıkmıyordu artık. Gözyaşları özgürlüğü eline almıştı.

"Eveeeet, asıl haberi duyduğumuza göre artık kapatabiliriz." dedi ve televizyonu kapattı.

"Neden?" dedi ağlamaları arasında.

Kaan ayağa kalktı ve üstünü düzeltti. Onunda üstünde siyah bir takım elbise vardı. Hazırladığı tüm kurguya uygun bir şekildeydi.

Hakan'ın yanına adımladı ve kulağına doğru eğildi. 

"Yaşadığını sadece ben biliyorum. Artık sadece benimsin." dedi ve Hakan'ın akan gözyaşını yaladı.

Son kez Hakan'ın suratına baktı ve bir kez daha üstünü düzelterek odadan çıktı.

Hakan duyduğu ve gördüğü şeylerden sonra pes etti. Çabalamak boşaydı, sorgulamak boşaydı. Canı istediği için her şeyi yapıyordu.

"Ölmek istiyorum. Seni özledim anne." dedi ağlamaları arasından.

Gözlerini kapattı ama yaşları akmaya devam ediyordu.

Kaan'ı sebepsizce hâlâ seviyorum ben ya... Ama küfür ederseniz bende ederim. Fakat küfür etmeyin... Ramazan ayındayız... Günah işlemeyin...

Bu bölüm ilerisi için gerekliydi. Farklı olaylara yelken açmalıyız bence...🙃

Umarım beğenirsiniz...🏳️‍🌈

YABANCI •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin