Umarım bu bölümde kafanızda ki soru işaretleri biraz da olsa gider...
Medyayı mutlaka dinleyin...
İyi okumalar delilerim✨💜
Çok zaman önce~
Hakan ilk okuldan beri Kaan'dan hoşlanıyordu. Çok küçükken daha 8 yaşındayken, Kaan'a onu sevdiğini söylemişti. İlk biraz hırpalanmış ama vazgeçmemişti.
Hakan'ın annesi ve Kaan'ın annesi çocukluk arkadaşı ve meslektaşlardı. Bu yüzden ikisi de aynı ilk okuluna gitmişlerdi. Fakat Kaan'ın annesi bilinmeyen bir sebepten öldüğü zaman, ortalıktan kaybolmuştu.
Uzun bir zaman geçtikten sonra Hakan Kaan'la aynı liseye denk düşmüştü. Hakan ilk başta tanıyamasada değişmeyen bazı özellikleri, adı ve soyadı sayesinde onun hâlâ sevdiği çocuk olduğuna inanmıştı.
Kaan pek sıcakkanlı değildi ama şuan daha korkutucu ve daha soğukkanlıydı. Sanki birisi onun elinden yaşam amacını çalmış gibiydi.
Hakan her zaman Kaan'ın ne yaptığını düşünürdü. Nasıl bir hayat yaşadığını, hatta yaşayıp yaşamadığını bile merak ederdi.
Karşısında görmeyi beklediği son kişi Kaan olabilirdi. Yıllarca bir haber bile alamamıştı ama şimdi kanlı canlı karşısındaydı.
...
Lise ikinci sınıfa geçtiklerinde Kaan'ı sevmeyen kişi sayısı artmıştı. Sürekli kavga eder ve sorun çıkarırdı. Yüzünde sürekli aynı soğukkanlık olduğu için okulda ki çoğu kişi de ondan korkuyordu. Fakat Hakan için bu geçerli değildi.
Biraz zaman geçtikten sonra Hakan artık dayanamamış ve Kaan'a kendisini yeniden hatırlatmıştı. Kaan ilk önce şaşırmış gibi yapıp, yine Hakan'ı hırpalanmış ama Hakan yine vazgeçmemişti.
Hakan varlığını daha fazla belli etmek için, okulda Kaan'ın peşinden ayrılmayınca bir sürü dedikodular çıkmış ve okulun homofobik tayfası Hakan'ı fena halde dövmüştü.
Kaan tüm olanları duyduktan sonra Hakan'ın bir şekilde evini bulmuş ve ziyarete gitmişti. Zaten olan her şey orada olmuştu.
Kaan hiç bir zaman sözlü olarak Hakan'ı reddetmemişti. Geçmişini öğrenmemesi ve ondan nefret etmemesi için kendisinden uzak tutmaya çalışmıştı.
Hakan iyileştikten sonra okula dönmüştü ama Kaan ile eskisi gibi soğuk olmamışlardı. Onunla konuşup, sohbet edebiliyordu.
Okulun homofobik tayfa da Hakan'ı bir daha rahatsız etmemişti. Kaan ne yaptıysa hepsi suspus kesilmişti.
Aslında farkında olmadan Kaan her zaman Hakan'ı korumuştu. Hem kendisinden hem geçmişinden hemde babasından.
Kaan 2. Sınıfın son döneminde Hakan'a çıkma teklifi etmişti. Zaten Hakan sevdiği için hiç düşünmeden kabul etmişti.
Kaan 3. Sınıfta geçmişini Hakan'a anlatmıştı. Babasının nasıl bir adam olduğunu, nasıl hatalar yaptığını her şeyini anlatmıştı. Fakat düşündüğü gibi olmamış, Hakan ona sıkıca sarılmıştı.
O günden sonra Hakan ailesine her şeyi anlatmıştı. Gülizar Hanım kendisine emanet edilen çocuğu yeniden bulmanın mutluluğunu yaşarken, hepsi bir aile olmuştu.
Kaan evden kaçmış ve Hakan'ın yanına yerleşmişti. Kaan babası onun yerini bilmiyor, onu bulamayacak zannediyordu fakat en büyük hatası da bu olmuştu.
Bir gün Gülizar Hanım eşiyle kavga etmişti. O günden sonra eşi bir daha ne eve gelmişti ne de karşılarına çıkmıştı.
Hakan sürekli sebebini sorsa da Gülizar Hanım sebebini söylememişti. Hakan o zaman annesinden de uzaklaşmıştı ama Kaan her zaman yanında olmuştu. Tıpkı kendisinin yaptığı gibi.
...
4 yıl önce~
Bir yıl geçtikten sonra herkes çok mutluydu. Hakan, Kaan ve Gülizar Hanım. Üç kişilik bir aileydiler artık. Tüm sorunlar çözülmüştü. Hatta Kaan'ı ve Hakan'ı nişanlandırma planları yapıyordu Gülizar Hanım.
Bir gün Kaan'a bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti. O günden sonra Kaan sürekli diken üstünde duruyordu. Yüzü eskisi gibi gülümsemiyordu.
Hakan bu durumdan iyice rahatsız olmuştu. Bu yüzden Kaan ile konuşmak istemişti ama Kaan sürekli geçiştirmeye çalışmıştı.
Kaan fazla şüphe uyandırdığı için eski haline dönmeye çalışmıştı. Çalışmıştı çünkü içten gülümsemediğini Hakan anlayabiliyordu.
Günler, haftalar ve aylar geçti. Sonunda ikisi de son sınıf olmuştu. Gülizar Hanım artık ikisini nişanlandırmak istiyordu.
Bu yüzden ikisini kuyumcuya göndermiş ve yüzükleri seçmelerini istemişti. Kaan uzun bir zaman sonra ilk defa o gün içten bir şekilde gülümsemiş ve gözlerinde aşkla Hakan'a bakmıştı. Sanki son kez bakıyordu o güzel gözlere.
Kaan elinde ki yüzük kutusunun kapağını sürekli açıp aldıkları sade ama şık alyanaslara bakıyordu.
Her şey o an, o saniye olmuştu. Kaldırama düşmesi ve Kaan'ın kanlar içinde yerde yatan bedenini görmesi. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
Hakan şok içinde kaldırımda sürünerek Kaan'ın yanına gitti. Etrafına herkes toplanmıştı. Herkes bir şey diyor ama Hakan hiç birini duymuyordu.
Hakan tepkisizce sadece duruyordu. Ellerini bir yere koymak istiyordu ama nereye koysa canı yanacakmış gibi hissediyordu.
Kaan sıkı sıkı tuttuğu kutuyu Hakan'ın avucuna koydu ve son duyacağı cümleleri söyledi.
"B-bunu iyi sak-sakla. S-sana kim-kimse za-zarar veremez. S-sen ya-yaşa." dedi ve gözlerini kapattı.
Hakan'ın feryadı, etraflarında olan herkesin yüreğini yakmıştı. Öyle bir bağırmıştı ki yüreğinde yangın çıkmıştı sanki. İçinde ki her hücre yardım çığlıkları atıyordu. Bu duygunun bir tabiri yoktu.
Hakan'ın son baktığı şey elinde ki kırmızı yüzük kutusuydu. Şimdi gerçekten sevdiğinin kanıyla kaplı, kan kırmızısı kutu olmasıydı.
Ayyy gözlerim doldu... Bu kitapta böyle bir sahnede gözlerimin dolacağını düşünmezdim, gerçekten...
Umarım beğenirsiniz...🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI •bxb
Teen Fiction[Tamamlandı] +18 Hakan hiç istemediği bir yerde, hiç istemediği kişiyle birlikteydi... "Lütfen beni burdan çıkar." diye yalvardı karşısındaki kişiye. "Senin bir kurtuluşun YOK!! senin yerin benim yanım!!" diye gürledi. Hakan tüm ümidini kesmişti art...