KESİK

6.1K 400 504
                                    

İyi okumalar bebeklerim✨💜

Kaan, Hakan'ı bırakıp gittikten sonra ne yapacağını düşündü. Ayağa kalkacak kadar büyük değildi sadece oturabiliyordu.

Üşüyordu, korkuyordu ve annesini düşünüyordu. Ne kadar endişelenmiştir şimdi, ona ulaşması lazımdı bir şekilde.

...

Gözlerini açtığında, ne zaman uyuya kaldığını hatırlamıyordu. En önemlisi neredeydi. Kafeste değildi, ellerini kendine çektiğinde bağlı olduğunu anladı.

Her yer karanlıktı hiç bir şey görmüyordu. Gözlerini kapatıp açtı, karanlığı alıştırmaya çalıştı. Bir kaç dakika geçtikten sonra gözleri karanlığa alıştığında yine çok şey göremese de bir kaç şeyin karartısını görüyordu.

Gözleri daha yeni yeni karanlığa alışmıştı ama bir anda ışık açılmıştı. Hakan gözlerini kısıp kafasını kaldırdığında, kapının önünde Kaan duruyordu. Zaten başka kimseyi beklemiyordu.

Gözlerini Kaan'dan çektikten sonra etrafına baktı. Gördükleri karşısında bir şok geçirmişti. Burası nereseydi böyle. Her yerde bir alet vardı.

"Günaydın, benim en sevdiğim yere işkence odama hoş geldin." dedi Kaan ve yüzüne çok tehlikeli bir gülümseme yapmıştı.

" dedi Kaan ve yüzüne çok tehlikeli bir gülümseme yapmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( İşkence odası da böyle)

Hakan duyduğu şey yüzünden bir şok daha yaşadı. Gerçekten kurtuluşu yoktu.

"N-ne?" dedi Hakan sesi titreyerek.

Kaan kapıyı kapattı ve Hakan'a yaklaştı. Hakan'ın dizleri üzerinde durduğu gibi o da Hakan'ın önünde dizleri üzerinde durmuştu ve Hakan'ın kulağına yaklaşmıştı.

"Sana o kadar uyarı göndermeme rağmen bir türlü dinlemedin be Hakan. Hepsinin ölmesine sen sebep oldun." dedi sessiz bir şekilde ve ayağa kalktı.

Hakan bir ürperti hissetmişti. Üstünün çıplak olduğunu bile yeni fark etmişti.

"B-ben n-ne yap-yaptım." dedi. Kekelemesini durduramıyordu.

Kaan cevap vermedi. Eline bir kaç bıçak alıp bırakmıştı. Bir nevi kendini hazırlıyor gibiydi.

"N-ne yapacaksın?" diye sordu bu sefer Hakan.

Kaan yine cevap vermemişti. Zaman geçtikçe Hakan daha çok korkuyordu. Korku tüm bedenini kaplamıştı. Kaan eline çok keskin ve küçük olan bir bıçak almıştı.

Yaklaştıkça, Hakan geri gitmeye çalışıyordu ama arkasında ki duvar engel oluyordu.

"Bence de korkmalısın, yaptığın her şeyi sana geri ödeteceğim." dedi Kaan.

"B-ben bi-bir ş-şey yap-yapmadım." dedi Hakan derin derin aldığı nefeslerin arasından.

"YAPTIN!!!" diye bağırdı Kaan.

Hakan'ın önüne eğildi göz gözeydiler şuan Hakan'ın gözlerinden yaşlar düşmeye başlamıştı bile.

"Ağlama." dedi Kaan yumuşak bir sesle ve bıçağı elinde çevirmeye başladı.

"Hakan biliyor musun? Dur tabikide bilmezsin, ben söyleyeyim. Aklım almıyor, onca şeye rağmen hiç mi kendine çeki düzen vermek istemedin. Senin yüzünden kaç kişi ölmek durumunda kaldı." dedi Kaan.

Bıçağı elinde bir kez daha çevirdikten sonra Hakan'ın göğsüne bir kesik atmıştı.

"AHH!!!" diye bağırdı Hakan.

"Pardon pardon pardon elimden kaydı." dedi Kaan üzgün bir sesle.

Hakan artık gözyaşlarını tutmuyordu, canı çok yanıyordu. Kan akmaya başlamıştı bile, çok büyük kesin değildi ama yine de kan akıyordu.

Kaan bir kesik daha attı, bu sefer biraz daha büyük ve tam boynuna atmıştı. Hakan'ın bu sefer daha yüksek bir şekilde bağırdı. Canı çok fazla yanıyordu. Çırpınıyordu ama elleri bağlı olduğu için bir şey yapamıyordu.

"L-lütfen yapma." dedi Hakan, gözyaşlarının arasından.

"Ahh o çocuk tam olarak nerelerini dokunmuştu, hatırlıyor musun!" bu bir soru cümlesi değildi.

"Ben çok iyi hatırlıyorum. Beline miydi?" dedi ve bel kısmına bir kesik attı.

"Hayır hayır kollarına dokundu." dedi ve iki kolunu da boydan boya kesti.

Hakan'ın ne bağırması ne de ağlaması durdurdu Kaan'ı. Hakan'ın neredeyse tüm bedeni kan olmuştu.

"Yok yok tüm bedenine dokundu." dedi ve bedenine tek tek kesik atmaya başladı.

Hakan deli gibi ağlıyor ve çırpınıyordu ama bir türlü durduramıyordu. Canı o kadar fazla yanıyordu ki, konuşamıyordu.

Kan, Hakan'ın bedenine kıyafet gibi olmuştu. Ciddi ciddi kan kaybı yaşıyordu ama Kaan durmuyordu.

Hakan yavaş yavaş bilincini kaybediyordu. Acı eşiği yüksek biriydi ama bu kadar da acıya dayanamazdı.

"Dur dur ölme sen daha bana lazımsın." dedi Kaan ve kesik atmayı bıraktı.

Kaan'ın son dedikleri Hakan'ın kulağına ulaşamadan, bilincini kaybetmişti.

Son hissettiği şey boynuna bir dilin değdiğiydi.

Yavaş yavaş psikoloji bozacak bölümlere geliyoruz. Yalnız bu kitabı okuyup, bu kitaptan smut istemek biraz saçma olur. Eğer şuan seks olursa bu tecavüze girer. Hakan, Kaan'ı istemiyor.

Kendinizi diğer bölümler için hazırlayın bence...😶

Umarım beğenirsiniz...🏳️‍🌈

YABANCI •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin