Hye~ selam~ merhaba~~ ben geldim bu da yeni bölüm~ Yorum yapmayı unutmayın~~ Keyifli okumalar~~
Jeno bazen okuldaki profesörlerin çok ama çok acımasız olduğunu düşünüyordu. Neredeyse 12 saattir laboratuvarda deneyler ve incelemeler yapmışlardı ve ancak güneşin batışına doğru serbest bırakılmışlardı.
Genç adam derin bir nefes alıp gerildi, her yeri ağrıyordu. Odasına gidip yatmayı bile bekleyemeyecek kadar yorgundu ayrıca çok kirli hissediyordu. Duş almaya kesinlikle ihtiyacı vardı ama kolunu kaldıracak gücü bile yoktu. Ama şuan Jaemin'i görebilme imkanı olsa az da olsa şarj olabilirmiş gibi hissediyordu. Gerçi bu pek mümkün değildi çünkü Jaemin de çok yoğun çalışıyordu, bu haftasından önceki son haftalarıydı ve herkes deli gibi ders çalışıyordu. Jaemin için bu öğrendiği tarifleri mükemmelleştirmeye çalışmak olurken Jeno için üzerine araştırma yaptığı bitkiler hakkındaki raporlarını ezberlemek ile oluyordu.
Genç adam son bir kaç gündür karamel saçlı çocuğun yüzünü bile uzaktan görebilmişti, çoğu zaman etrafı arkadaşları ile çevrili olduğundan dolayı da yanına gitmeye çekinmişti.
Jeno derin bir iç çekip tutunduğu balkon duvarından aşağıya baktı, onu görmeyi çok istiyordu.
"Hey, yakışıklı prens!"
Jeno aniden duyduğu tanıdık ses ile gözleri ile aşağıdaki bahçeyi taradı. Jaemin ona sırıtarak el sallıyordu.
"Senin çıkmanı umuyordum." dedi Jaemin gülümsemesini genişleterek.
Jeno heyecanla kızarıp aşağıya inebileceği en yakın merdiveni bulmaya çalıştı.
"Bekle." dedi gülümseyerek "Ben de geleceğim."
Jaemin gülümseyip hemen bir kaç adım yanındaki ağacı tuttu ve kendinden emin bir şekilde "Ben gelirim." diyerek ağaca tırmanmaya başladı.
Bu beklenmedik hareket Jeno'nun kalbini hızlı hızlı attırmıştı. Na Jaemin onu her seferinde şaşırtmayı başarıyordu.
Jaemin balkon duvarının hizasındaki dala ulaşınca Jeno sarkarak elini uzattı, Jaemin hızlı bir şekilde kendisine uzatılan eli tutup kendisini koyu saçlı gencin kollarına attı.
Jeno aniden kollarının arasında beliren beden ile hafifçe tökezlese de düşmemeyi başarabildi.
Jaemin gencin kolları arasında ona gülümseyerek bakıp burunlarını birbirine değdirdi. Bu hareket Jeno'nun şokla kollarını kendisine çekmesine sebep olmuştu. Çok tatlıydı, kahrolsun çok ama çok tatlıydı.
"Hmm~ utanıyorsun." dedi Jaemin eğlenerek "Sevimli."
"Sen daha sevimlisin." diye itiraz etti Jeno hemen ve başını öne eğerek dudaklarını dişledi. Neden söylemişti ki Jaemin'in bunları duymaya ihtiyacı yoktu, insanlar ona her saniye iltifat ederlerdi zaten.
"Teşekkür ederim Jeno-yah~" diye şakıdı Jaemin "Açıkçası beni sevimli bulmayan tek insansın sanıyordum."
Jeno hayretle başını kaldırdı. Bu imkansızdı, Jaemin'i kim sevimli bulmazdı ki?
"Ne? Tabii ki buluyorum. Çoğu zaman gözlerimi senden alamıyorum bile. Fark etmedin mi?"
Jaemin ani itirafla gülümserken Jeno eliyle ağzını kapatıp başka yöne baktı. Bu gün sürekli söylenmemesi gereken şeyler söylüyordu.
"Ama tüm hafta boyunca ne zaman beni görsen kaçtın." dedi Jaemin merakla "Artık beni görmek istemediğini düşünmeye başlamıştım."
Jeno hızla kafasını olumsuz anlamda salladı. "Çünkü yanında arkadaşların vardı." dedi çekingence "Hal böyleyken sana yaklaşmak çok zor oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
||Can You Hear My Melody?|| [Nomin/Jaeno]
Fanfiction[Tamamlandı] [Soft!!] Tüm varlıkların kalbinde saklı, sadece kendisinin ve ruh eşinin duyabileceği bir melodisi vardır. "Herkesin bir melodisi vardı, senin ise kulaklardan silinmeyen bir senfonin ve ben o senfoninin bir parçası olmayı her şeyden çok...