Selammm~ Biraz aradan sonra devam ediyoruz~~ 2 haftadır aklımda bu hikaye var umarım bu ve ileriki bölümler sizi tatmin edebilir.
Ciğerleri patlamak üzereydi, Jeno'nun ciğerleri biraz daha koşarsa dayanamayacağının alarmını veriyordu ama genç adamın durmak gibi bir niyeti yoktu. Bir an önce Jaemin'i bulması lazımdı ve pastacılık için ders verilen bina ormanın içindeki bir başka binadaydı. Jeno ve Jaemin genelde ana kampüste, yatakhanelerin de olduğu yerde birbirlerini gördüklerinden Jeno o kadar uzağa hiç gitmemişti. En azından Jaemin'i görmek için ve de bu denli acele ederek.
Jeno uzun süreli koşuşun ardından binanın giriş kapısını görmesiyle birlikte yanındaki ağaca tutundu. Biraz rahat nefes almaya çok ihtiyacı vardı ama Jaemin'i de hemen görmesi lazımdı. Genç adam bir süre soluklandıktan sonra hızlı adımlar ile binanın kapısına vardı ve içeri girip direk olarak önünde yükselen merdivenlere yöneldi. Jaemin ile buluştuğu zamanlar genç adam pastacılık dersinin hangi sınıfta yapıldığını söylediğinden bulmakta zorluk çekeceğini sanmıyordu, çekmemişti de zira ikinci kata ulaşır ulaşmaz karşısına camlardan oluşma neredeyse koridorun yarısını kaplayan bir sınıf çıkmıştı.
İçerisi beyaz önlükleri ve boneleriyle oradan oraya koşuşturan öğrenciler ile doluydu. Hepsinin acelesi var gibi duruyordu en azından birisi hariç. Jeno onu bu karışıklığın içeresinde bulamayacağını düşünerek bir saniyeliğine korkmuş olsa da karamel saçlı genç oradaydı işte yavaş yavaş çoktan bitirdiği pastasını süslüyordu.
Jeno derin bir nefes alıp üzerini çekiştirdi ve saçlarını geriye attı düzgün görünmek istiyordu gerçi koşmaktan domates gibi kızarmış suratının nasıl da göze battığından pek haberi yoktu, sanki yeterince göze batmıyormuş gibi.
Genç adam sınıfın cam kapısına ilerleyip hafifçe iterek açtı, bir kaç öğrenci kimin geldiğine bakmak için dönseler de geneli işleri ile uğraşmaya devam etmişti. Dönüp bakanların da yüzlerinde oldukça küçümser ve sanki iğrenmişler gibi bir ifade vardı zaten.
"O-o çamurlu botlarla bu sınıfa girmeye nasıl-" Jeno birden bire tepesinde biten profesör ile hafifçe eğildi. Kadın bayıldı bayılacak gibi duruyordu, steril sınıfında böyle pasaklı bir varlığın bulunması sinirsel sağlığı için hiç iyi değildi.
"Özür dilerim efendim, ben sadece-"
"Jeno-yah!~~"
Jeno kulaklarına dolan ses ve üzerine atılan beden ile mutlu bir şaşkınlıkla geriledi. "Selam Jaemin-ah~"
"Bu senin bir tanıdığın demek Na Jaemin, pek bir yakışıksız."
Jaemin profesörün söylemiyle Jeno'nun boynuna sardığı kollarını çözüp sertçe kadına baktı.
"Pastam çoktan bitti profesör izninizle burada bir işim kalmadı." dedi ve Jeno'yu elinden tutarak sınıftan dışarı çekiştirdi.
"O kadından hiç hoşlanmıyorum." diye tısladı merdivenlerin başına gelince "Kendi kuralları ile kafayı yemiş, ona uygun değilse hiç bir güzelliği görmüyor."
Jeno karamel saçlı gencin onu merdivenlerden aşağıya çekiştirmesine hiç ses çıkarmadı, el ele tutuşuyor oldukları gerçeği ile daha çok ilgileniyordu.
"Bu yüzden seni de göremedi Jeno-yah."
Karamel saçlı genç parlak gözleri ile diğer gence baktı ve gülümsedi "Senin güzelliğini göremedi."
Jeno kısaca gülümseyip "Görebileceği bir güzellik olmadığındandır." dedi fısıltıyla.
Jaemin dudaklarını büzüp koyu saçlı gencin yara bantları ile dolu olan parmaklarına bir öpücük bıraktı. "Bence bu doğru değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
||Can You Hear My Melody?|| [Nomin/Jaeno]
Fanfiction[Tamamlandı] [Soft!!] Tüm varlıkların kalbinde saklı, sadece kendisinin ve ruh eşinin duyabileceği bir melodisi vardır. "Herkesin bir melodisi vardı, senin ise kulaklardan silinmeyen bir senfonin ve ben o senfoninin bir parçası olmayı her şeyden çok...