5. BÖLÜM

15.2K 660 29
                                    

"Abla?"

Gelen sesle arkasını dönüp, kapı eşiğinde kararsız gözlerle kendisini süzen kardeşine baktı Azra.

"Sabahtan beri kıvranıp duruyorsun. Söyle de rahatla."

Ablasının farketmesine şaşırmamalıydı. Sabahtan beri kuracağı cümleleri aklında toparlamaya çalışıyordu. 

"Ben... Ben buraya alışamadım. Mahalleyi özlüyorum. Lüks içinde, yediğinin önünde yemediğinin arkasında olması güzel, evet. Ama oraya alıştım. Kopamıyorum."

Gözlerine hüznün çökmesine engel olamadı. Bu hüzün ister istemez cümlelerine de yansıyacaktı, biliyordu.

"Bir türlü beni kabullenemeyeceksin değil mi?"

"Hayır... Yanlış anladın. Seni değil, bulunduğum yeri yadırgıyorum. Elimde olsa seninle beraber orda yaşamak isterim. Ama senin orda bulunman saçma olur."

"Orayı neden küçümsüyorsun? Tekinsiz insanların bulunduğu bir yer değil, harabelerle dolu bir kenar mahalle hiç değil. Aksine müstakil evlerle dolu. Hatta senin deyiminle 'lüks' evler bile yapılmış."

Kafasını oynadığı ellerinden kaldırıp ablasına baktı. Doğruya doğru, böyle bir şey diyeceğini düşünmemişti.

"Küçümsemiyorum. Sadece burada aynı senin gibi insanların bulunduğu site varken mahalleyi seçmen saçma olurdu diye düşünmüştüm. Ama haklısın."

Derin nefes alarak gözlerini kardeşinin üzerinde gezdirdi.

"Bu konuyla ilgileneceğim, Miray. Sadece bana azıcık zaman vermelisin"

"Tabii. Ben alışveriş yapmaya gidiyorum. Eşlik etmek ister misin?"

"Üzülerek reddediyorum. Bugün toplantım var. Birazdan çıkacağım."

Kafa sallayarak Azra'yı odada tek bıraktı. Azra ise birlikte iş yapacağı Demiroğlu şirketiyle ilgili sözleşmelere göz atıyordu. Saatin yaklaşmasıyla kısa bir duşun ardından hazırlanarak evden çıktı.

Mehmet Demiroğlu, oğlu Umut Demiroğlu ile Azra'nın ofisinde toplantı için bekliyordu. İkisinde de heyecan vardı. Şüphesiz ki Umut'un heyecanı, babasınınkinden daha fazlaydı.

"Babası olduğunu ne zaman söyleyeceksin?"

Mehmet Demiroğlu, gözlerini kısarak oğluna bakış attı.

"Yerin kulağı var Umut. Ulu orta söylemesene! Hemen söylersem ona yakın olmamızı sağlayacak işi reddeder. Zaman geçtikçe bize alışacak ve öğrenecek. Azra'dan sonra da Miray öğrenecek."

"Sana olan tepkiyi tahmin etmek zor değil. Asıl bana nasıl davranacaklar?"

"Azra küçükken de yaşına göre olgundu, şu an da öyle. Senin bir suçun yok. Bunu bilerek davranacak. Ama Miray konusunda emin olamıyorum. Onlardan ayrıldığımda Miray çok küçüktü. Onu tanımıyorum desem yeridir. Uzaktan onları izlediğim kadarıyla Miray'ın fevri bir yapıya sahip olduğunu söyleyebilirim. Ama tepkisini kestiremiyorum."

"Her şey tamam da, Azra'nın seni tanıyıp tanımayacağını nerden biliyorsun da karşısına çıkıyorsun. Dış görünüşünden tanıyamayabilir ama ad-soyad faktörünü hatırlatmak isterim."

Canı yana yana cevapladı oğlunun sorusunu. Kendi kızının onu hatırlamaması koymuştu.

"Bir davette tanıştık. Beni hatırlamıyor, bu iyi mi kötü mü bilmiyorum. Küçüktü zaten, yüzümü hatırlamaması normal, ama adımı, soyadımı... Hatırlamadı işte oğlum."

İç çekti Umut. Kendisinden haberdar olmasalar da kardeşlerini seviyordu. O da isterdi öz kardeşi olmasını. Ama babası ve annesinin durumunu düşününce bunun imkansız olduğunu biliyordu. Yıllar önce olanlardan haberdardı. Annesi ve babası aynı evin içinde iki yabancı gibiydi. Başta Umut için birlikte olsalar da gittikçe alışmışlardı bu düzene. 

Kardeşlerini öğrendiğinden bu yana sadece Azra hakkında detaylı bilgilere sahipti. Sosyal medyada takip edip, iş hayatında denk gelmeler derken tanımaya başlamıştı kardeşini. Başarılarına, karakterine ve güzelliğine hayran olması su götürmez bir gerçekti. Miray'ın ise sadece fotoğrafını görmüştü. İster istemez Azra'ya daha yakın hissediyordu kendini.

Azra'nın moda evine girmesiyle asistanı, aynı zamanda arkadaşı Nilsu'nun yanında bitmesi bir oldu.

"Azra, Demiroğlu Şirket'inden geldiler. Odana aldım."

Hızlıca odasına yöneldi. Geç kalmıştı yoksa onlar mı erken gelmişti? Odasının kapısını açmasıyla oturan misafirler kalkıp Azra'ya merhaba amaçlı ellerini uzattı.

"Geç kaldım sanırım, kusura bakmayın."

Terleyen ellerini pantolonuna sildi Umut. Konuşurken kekelememeyi diledi.

"Ah, hayır. Biz erken gelmiş bulunduk."

"Öyleyse iş konuşmaya geçebiliriz. Kahve?"

Karşısındaki adamların da onaylamasıyla Nilsu'dan kahve rica etti. Kahvelerin de önlerine konulmasıyla Mehmet Bey konuyu açtı.

"Teklifimiz aynı şekilde geçerli Azra Hanım. Yapacağınız defilelerin mekan ve dekorasyon işini üstleneceğiz. Büyük bir organizasyon şirketiyiz. Tecrübeliyiz. İki taraf da kârlı çıkıyor."

"İmzalara geçebiliriz öyleyse" diyerek gülümsedi Azra. Mehmet Bey ve Umut derin bir nefes aldı.

Biraz daha iş konuştuktan sonra gitmek üzere kalktılar. O sırada Mehmet Bey sözü devraldı.

"Ortaklığımızın şerefine sizi ve ailenizi yemekte ağırlamak isterim Azra Hanım."

Miray'ı da getirmesini istediği için aile kavramını kullanmıştı Mehmet Bey. Direkt 'kardeşinizi' deseydi nereden bildiğini sorup sorgulayacaktı. Ama kızın buğulanan gözlerini görünce pişman olmuştu.

"En kısa sürede kardeşimle beraber yemeğinizi yemeye geleceğim Mehmet Bey." Ses tonu bas bas "Konuyu kapatın!" diye bağırıyordu.

"Öyleyse iyi günler" diyerek ofisten çıktılar.

Telefonunun çalmasıyla ekrana baktı. Kardeşi muhtemelen alışverişini bitirmişti ve şu an arıyordu.

"Efendim canım."

"Abla moda evinde misin? Ben eve geçiyorum, haber vereyim dedim."

"Sen eve geç. Toplantıdan çıktım şimdi. Biraz çalışmam lazım. Geç olmadan gelirim." Defile için olan çizimleri bitirmeliydi.

"Tamam." diyerek kapatmıştı.

Aradan saatler geçti. Hazırlanıp çıkıyordu ki çalan telefonuyla durmak zorunda kaldı.

"Merhaba Buğra Bey"

"Merhaba Azra Hanım. Rahatsız ediyorum kusura bakmayın. Ofisime yerleştim. İstediğiniz zaman gelebilirsiniz. Dava hakkında bilgi almalıyım."

"Yarın gelmek isterim?" Sesi sorar gibi çıkmıştı. Bunu duyan Buğra, içinde zaptedemediği heyecanı bastırıp yanıtladı.

"Çok iyi olur. Yarın görüşürüz."

Azra gülümseyerek arabasına bindi. Her şey yolunda gidiyordu. Son bir şey kalmıştı. Onu da gerçekleştirmek üzere mahalle yoluna saptı ve soluğu emlakçıda aldı.

AZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin