3. BÖLÜM

19.7K 783 11
                                    

Azra, anahtarını komodine koymasıyla kardeşine döndü.

"Evi gezebilirsin. Bundan böyle senin de evin. Duş alıp geleceğim. Konuşmak için bekleyebiliriz."

Cevabını beklemeden yukarı çıkmasıyla Miray gözünü gezdirdi etrafta. Büyük, sade olduğu kadar da şık bir evdi. Çantasını yere koydu ve gezinmeye başladı. Duvarlarda resimler vardı. Hiç tanımadığı kişiler vardı o karelerde. Kendisi yoktu. Kalbi acıdı istemsizce.

İnceleye inceleye merdivenlerden çıktı. Kapısı aralık olan odayı, ablasının odası diye düşünerek içeri girdi. Yanılmamıştı,ablasının odasıydı. Beyaz ve mavi tonları hakimdi. Kocaman çalışma masası, duvarlarda panolar, panoların üstünde ablasının çizimleri mevcuttu. Yatağın başucundaki çerçeveyi görmesiyle adımlarını oraya yöneltti.

Fotoğrafta ablası ve kendisinin küçüklük fotoğrafı vardı. Miray, Azra'dan daha küçük olduğu için o zamanları pek hatırlamıyordu. Hayal meyal ablasının olduğunu biliyordu sadece. Ablasıyla bağı da kopunca kendi hayatına bakmak zorunda kaldı.

"Yurda verilmeden önce yanıma tek bu fotoğrafı alabilmiştim"

Gelen sesle irkildi. Kafasını arkaya çevirip duştan yeni çıkmış ablasına baktı.

"Elimde bize,eskiye dair hiçbir şey yok. O yüzden şaşırdım. Gerçi benim geçmişi de pek hatırladığım söylenemez."

Ağır adımlarla kardeşinin yanında yer aldı Azra.

"Normaldir,3 yaşındaydın daha. Ben bile yarım yamalak hatırlıyorum" dedi ve giyeceği kıyafetleri alıp odadan çıktı. Üstünü giyinip gelmesiyle bu sefer çizimlerine bakarken yakaladı kardeşini.

"Yeteneğine hayran kalmamak elde değil. Bizim orda modayla içli dışlı olan kızlar, muhabbetlerinde bahsederdi senden. "O benim ablam" dememek için zor dururdum. Seninle konuşmadık belki ama ben seni takip ederdim. İçten içe gelmeni de beklerdim"

Derin bir nefes aldı Azra. 

"Kemal'den dolayı seni uyardığım için dediklerini hatırlatmama gerek var mı? İstenmediğim yerde duracak kadar gurursuz değilim. Bu kişi kardeşim veya bir başkası. Farketmez. Seninle iletişime geçmedim, yanına gelmedim evet. Ama seni Gökhan'a emanet etmiştim. Haberlerini de ondan alıyordum."

"Gökhan abi mi? Nasıl?"

"Senin için geldiğimde tanışmıştık. Sonradan senin vesilenle yakın arkadaş olduk işte uzun hikaye. Sen anlat bakalım neler yaptın, kavga meselesi ne?"

"Geçinip gidiyorduk işte. İstanbul Üniversitesinde psikoloji kazandım. Senin yolladığın harçlıkları da bu yüzden biriktiriyordum. Ansızın aklıma geldi, ne kadar birikmiş kontrol edeyim dedim. Sen yolladığın gün çekiliyormuş zaten para. Ben farketmeden kartı alıp,işi bitince geri koyuyormuş. Farketmemle kavga çıktı zaten. Benim için son radde olmuştu çekip gidecektim. Bıkmıştım ondan. Beni dövmezdi ama şefkat de göstermezdi. Aramızda baba-kız ilişkisi yoktu. Ama annemin hakkını ödeyemem. Bir kez bile Mert'ten ayırmadı beni. Mert de çok tatlı,iyi niyetli biri. Tanısan seversin"

Gülümsemekle yetindi. "Tanışırız o zaman. Hadi sen de karşıdaki odaya yerleş. Bir şey istersen çekinme." Tam gidiyordu ki duyduğu cümle kaskatı kesilmesine neden oldu.

"Abla,babam hakkında ne biliyorsun?" Konuşup konuşmamakta kararsız kaldı.

"Kafanda nasıl bir baba profili var bilmiyorum. Duymak istediğine emin misin? Hayal kırıklığına uğrayacaksın." Kardeşinin kafa sallamasıyla devam etti.

 "Annem ve babam evlendikten çok sonra ben doğdum. Annem hemen çocuk sahibi olmak istemediği için birkaç yıl beklemiş. Babam da tam tersi, hemen baba olmak istiyormuş. Annem de nuh diyip peygamber demeyince araları bozulmuş. Babam da çareyi onu aldatmakta bulmuş." Azra anlatacaklarına ara verip kardeşinin tepkisine baktı. Kendisi alışmıştı artık,koymuyordu ona. Ama kardeşinin ne tepki vereceğini kestiremiyordu.

"Kadın birkaç ay sonra hamile olduğunu söylemiş. O da baba olmak istiyordu zaten. İlişkilerini devam ettirmiş. Yıllarca hem annemi hem de o kadını idare etmiş. Kadın, babamın evli olduğunu bilse de "ekmek elden,su gölden" diyerek göz yummuş. Annemle babamın arasına girme gibi bir planı da olmamış, tek istediği paraymış. Oğulları olmuş. Evet,bir abimiz var. Muhtemelen benden 2-3 yaş büyük. Sen doğduktan sonra annem bir şekilde o kadını öğrenmiş. Tek celsede boşanmışlar. Velayet annemde kalmış. Babam da o kadın ve oğlunun yanına taşınmış. Şu an ne durumda bilmiyorum."

Dili tutulacaktı neredeyse Miray'ın. Boğazını temizledi. Kesinlikle kafasında kurduğu baba profili bu değildi. Gözyaşlarını akıtmamak için direndi.

"Hazmetmek biraz zaman alacak. Sen tüm bunları nereden biliyorsun?"

Derin bir sessizlik oldu.

"Annem ve babama en yakın olan kişiden. Beni evlat edinen Melda teyzeden."

"Ne?"

"Sen daha bebektin. Melda teyze sık sık ziyarete gelirdi bizi. Evli değildi. En yakınları da bir annem bir de babammış. Olanlardan sonra babamla bağını kesmiş Melda teyze. Annem de ölmeden önce iyice içine kapandığı için pek konuşamamışlar. Ölüm haberini duyduğunda bizi çoktan yurda vermişlerdi. Beni bulması, evlat edinmesi biraz geç oldu bu yüzden. Seni de alacaktı. Ama sen zaten evlat edinilmiştin. Geçen yıl da vefat etti."

Ayağa kalktı bir anda.

"Yeter bu kadar. Hadi odana yerleş. Ben de yiyecek bir şeyler hazırlayayım" Cevap vermesini beklemeden odadan çıktı.

Miray ise ne ara odasına geldiğini farkında değildi. Yatağa attı kendini. Dolan gözlerini kırpıştırdı. Geçmişi konuşmak ikisine de iyi gelmemişti.


AZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin