1. BÖLÜM

30.7K 1K 28
                                    

Neredeyse tüm mahalle sokağa dökülmüştü. Merakla 4 kişilik bir ailenin yaşadığı tek katlı pembe evden gelen kavga seslerini dinliyorlardı.

Başta normal,basit kavga gibi gelse de iş çığırından çıkıyor gibiydi. Araya girmek isteyenler vardı ama konuyu bilmedikleri için de bir şey yapamıyorlardı. Hiç beklemedikleri bir anda, diğerlerinden daha yüksek bir bağırış yükseldi.

"Keşke ablamı dinleseydim. Keşke onunla gitseydim. Senin için öz ablama neler dedim. Salağım ben,salak!"

Uğultular iyice yükseldi. Evin büyük kızı Miray'ın evlatlık olduğunu herkes biliyordu.İkinci ve son çocuk olan Mert doğmadan önce Nazmiye ve Kemal'in bir türlü çocuğu olmuyordu. Nazmiye de pes edip çareyi evlat edinmekte buldu. Kemal pek sıcak bakmasa da bir şey diyememişti. Daha sonra Kemal'in "kendi kanımdan çocuğum olsun istiyorum" demesiyle tedavilere başlandı ve böylelikle Mert doğdu.

Herkes kafa kafaya vermiş Miray'ın ablasını konuşuyordu. Kimse ablasının kim olduğunu bilmiyordu. Sadece daha önce Miray'ı almak için geldiğini, Miray'ın ise ailesiyle kalmak istediği için ablasını reddettiğini biliyorlardı. Bu olaydan sonra da bahsi açılmamıştı bir daha.

Kavga sesleri kesilmişti. Uğultular tam gaz devam ederken sokağa lüks bir aracın girip yol ortasına park etmesiyle ortalık sessizliğe gömüldü. Artık gözlerin hedefi bu araçtı.

Arabanın kapısının açılmasıyla beraber ilk görülen şey yere temas eden pürüzsüz, çıplak bir bacaktı.

Yıllar sonra yeniden geldiği mahalleye baktı Azra. 3 senede bi' hayli değişmişti. Eski, bakımsız evlerin yerini müstakil evler almıştı. Etraf çiçeklerde donatılmıştı. Baştan aşağı yenilenmiş gibiydi. Araya yeni,lüks evler de yapılmıştı.

Üzerindeki bakışları ve topuk seslerinin mahallede yankılanmasını umursamadan emin adımlarla ilerliyordu.

Seneler önce kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan ve tek gayesi kardeşini yanına almak olan genç kız olarak geldiği yere, bulunduğu konuma tırnaklarını kazıya kazıya gelmiş tasarımcı Azra Eroğlu olarak tekrar ayak basmıştı.

Azra değişmişti. Hayatı da değişmişti. Değişmeyen tek bir şey vardı. O da kardeşine olan hasretiydi.

Arabanın içinden çıkan genç kızı süzüyordu herkes. Büyük bir özgüvenle atıyordu adımlarını. Güzeldi,hayran olunacak kadar güzeldi. Modayla az çok ilgili olanlar tanıdı Azra Eroğlu'nu. Kadın-erkek farketmeksizin birçok ünlü isime kıyafet tasarlıyordu. Sosyal medyada da ismi duyuluyordu. Asıl soru Azra Eroğlu'nun burada ne işi vardı?

Aynı esna sırasında Miray, çantasına birkaç parça tıkıp evden çıkıyordu arkasında bağıran kişilerle. Tüm dikkatler yeniden o eve döndü. Miray, ablasını yeniden karşısında görmesiyle bozguna uğradı. Pişmanlığı su yüzüne çıktı.

"Abla?"

Şaşkınlık nidası çıktı kalabalıktan. Azra'yı tanıyanlar daha çok şaşırmıştı. Miray'ın ablası Azra Eroğlu muydu?

Azra'yı tanımayanlar insanlar ise nereye bakacağını şaşırdı. Bir Miray'a, bir de Azra'ya bakmaktan başları dönmüştü. Herkesin sevdiği mahallenin kızı Miray, zengin olduğu her yerinden belli olan güzel kadının kardeşi miydi ?

AZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin