ARA BÖLÜM | GEÇMİŞ

10.6K 448 24
                                    

Taksiden inip geldiği yere baktı. Elinde kağıtla, gözleri etrafı didik didik ediyordu. Adrese tekrar göz attı. Doğru gelmişti. Aradığı ev karşısındaydı.

Adresi önceden kaldığı yurdun müdiresinden almıştı. İyi kadındı Münevver Hanım. Azra kardeşini evlat edinen aile hakkında bilgi almak için kendisini ziyaret ettiğinde önce şaşırmış, sonra sıkı sıkı sarılmıştı. Ve şimdi, buradaydı. 

Eve doğru adım atacakken, evin içinden genç bir kız çıkmasıyla durdu. İçini belli belirsiz heyecan kapladı. Miray mıydı o kız? Evet, oydu. Hiç değişmemişti. Sahi, en son kaç yıl önce gördü kardeşini, 13 yıl? Düşüncelerinden sıyrılıp tekrar ona baktı. Neşeli bir şekilde merdivenlerden iniyordu.

"Bakar mısın?"

Gözleri kendisine döndü.

"Buyrun?"

Ne diyecekti? Düşünmeden seslenmişti. Eline yüzüne batırmak istemiyordu.

"Miray... Sen misin?"

"Benim de, sizi tanıyamadım."

"Adım Azra. Aslında beni tanıyorsun. Ben... Ah! Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Ayak üstü konuşulacak bir mesele değil. Köşedeki parka gidip oturalım, anlatacağım. Lütfen, önemli!"

Başını sallamakla yetindi Miray. Neden karşısındaki kıza güvenmişti bilmiyordu ama dinleyecekti.

Parktaki herhangi bir banka oturup, Miray'ın ona dönmesiyle derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı. Geri dönüşü yoktu. 

"N-ne diyorsun, ne ablası?"

Uzanıp ellerini tuttu.

"Annemiz öldükten sonra seni evlat edindiler. Henüz 3 yaşındaydın, anılarını hatırlamaman normal. Ama bana dair hiç mi bir şey yok zihninde?"

"Sanırım, hayal meyal bir ablam olduğunu hatırlıyorum. Evlatlık olduğumu başından beri biliyordum zaten."

"Seni bulmak için reşit olmayı bekledim. Gel benimle yaşa. Para sıkıntımız yok. Ayrılmayalım artık."

"Çok hızlı gidiyorsun. Olmaz! Üvey de olsa onlar benim ailem. Onları bırakamam. Yine seninle görüşebiliriz. Ama ailemle kalacağım." 

Korktuğu başına gelmişti, istemiyordu kendisini.

"Hemen reddetme. Şimdi beni tanımadığın için böylesin. Bana güvenemiyorsun, kabullenmekte zorluk çekiyorsun. Bekleyeceğim. Beni tanıdıkça fikirlerin değişir."

"Hayır dedim. Sana alışsam da, sevsem de ailemle kalacağım. Şimdi gidiyorum. Bir ablam olduğu gerçeğini sindirmem gerek."

Cevabını beklemeden koşarcasına uzaklaştı. İnatçıydı, ne yapacaktı?

Ertesi gün tekrar ziyaretine gitti. Zile basıp beklemeye başladı. Kapının açılmasıyla yerde olan bakışlarını kaldırdı. Ancak Miray değildi.

"Miray'ın bize anlattığı ablası sensin demek? Ben babası Kemal." Gözlerini üzerinde hissetti. Basbayağı süzüyordu kendisini!

"Para sıkıntın yok anladığım kadarıyla?"

Bu adamı hiç sevmemişti. Belli etmekten de gocunmadı. Yüzünü tiksinircesine buruşturdu.

"Evet, zengin değiliz ama teyzemin durumu iyi. "

Annesinden kendilerine kalan bir miktar miras vardı, ancak daha el bile uzatmamıştı. Melda teyzesi yardımcı oluyordu.

"Madem yıllar sonra ortaya çıktın, hem kardeşine hem de ailesine destek olursun herhalde?"

"Ne demek istiyorsunuz?!"

"Biz senin kardeşini o kadar besleyip büyütelim, paralar harcayalım. Biz de insanız neticede."

Sinirlenmişti. Ama Miray için alttan almalıydı.

"Zorla mı evlat edindiniz, edinmeseydiniz! Kardeşimi yanıma alacağım. Gelmek istemezse uzaktan maddi manevi her türlü yardımı yapacağım. Ama buna siz dahil değilsiniz. "

Tam karşısındaki adam bağıracaktı ki Miray kapıya çıktı. Ona fırsat vermeden hemen konuştu.

"Köşedeki parktayım, aynı yerde. Çabuk gelir misin?"

Parka geçip banka oturdu. Ardından hemen Miray gelmişti. Gelir gelmez de söylenmeye başlamıştı.

"Sana sindirmem gerek demiştim.. "

Onu hiç takmadan kafasına takılan şeyi sordu.

"Babanla aran nasıl?"

Anlam verememiş gibi yüzüne baktı. Ancak ısrar eden bakışlarını yollayınca konuştu.

"Yani... Üvey olduğumdan mıdır bilinmez, aramızda baba-kız ilişkisi yok. Agresif biri. Mahallede sinsiliğinden dolayı pek sevilmez. Ama bir kere el kaldırmadı ne Mert'e, ne bana. Tepesi atarsa psikolojik şiddet uygular genelde."

"Miray, orada kalmanı istemiyorum. Sevmedim o adamı. Açık açık benden seni büyüttüğü için para istedi. Seni zorla evlat edinmiş gibi imalarda bulundu. Dediklerin de cabası."

"Ne diyorsun sen ya? Kendine gel! Dün bir, bu gün iki. Kendini bir şey mi sandın hemen? Seninle gelmem için aileme laf mı atıyorsun bir de? Ailen yok diye mi yoksa bunlar? Mutluluğumu kıskanıyorsun. Git, gelme bir daha. İstemiyorum."

Bunlar son demler olmuştu. Çantasından çıkardığı banka kartı ve şifreyi yazdığı kağıdı sertçe banka koydu ve ayağa kalktı.

"Sana ailenle mutluluklar o zaman. Yazık, çok yazık. Pişman olacaksın ama artık ben yokum! Her ay bu hesaba para yollayacağım. Ne yaparsan yap!" 

Arkasına bakmadan gitti.

Miray elinde banka kartıyla dediklerini yeni idrak etmiş, 'fazla mı ileriye gittim?' diye düşünüyordu.

AZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin