Nehir'den 2 Saatlik yolumuz kalmıştı çocuklar arabanın sallantısına dayanamayıp uyumuşlardı. Ama şimdi ikisi de gözünü açmış arkamdan rahat vermeyen bir kız vardı. Park gibi bir yerde arabayı sağa çektim.
Alya: anne anne...
- aşkım gel hadi Aras biraz mola verelim bir şeyler yedireyim size.
Aras: tamam.
- in bakalım sen ordan ben de alya'yı burdan alayım.
Sol arka kapıdan alyayı aldım arasın da elini tuttum restaurantlardan birine girdik.
- Ne istersin minik kurbağa?
Aras: tost.
- tamam sana tost. Sen de süt dimi minik tavşan?
Alya bana bakıp bakıp gülüyordu belki de her şeyden haberi olmamak da güzel bir şeydi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
- Niye bakıyorsun bana öyle sen? Gel hadi karnını doyuralım.
Yanımıza gelen bir garsonla konuşmamızı yarıda kesildi.
Yemeğin ardından yolumuza devam etmek için arabaya bindik Aras sürekli alyayı öpüp duruyordu arkama dönüp baktığımda Alya da durumundan gayet memnundu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ah o güzel bakışları beni tekrar tekrar hayata bağlıyordu. İki saatin sonunda eve geldik. En son bu eve yamaçla girmiştim. Her yer tertemizdi. Aras odasına koşarken alyakuşu da etrafına bakınıp nereye geldiğimizi anlamaya çalışıyordu.
- Evimize geldik bebeğim.
Bu sırada kapı çaldı Aras kapıya doğru koltuğunda durdurdum her ihtimale karşı.
- Aras dur.
Kapıyı açtığımda gördüğüm kişi beni şaşırtmıştı. Damla ve Cumali abi gelmişti de nasıl yani niye?
