4.BÖLÜM: "Bilinmezin Anahtarı"

1.1K 110 11
                                    

İyi Okumalar.

Bölüm Müziği: Rodrigo Amarante - Tuyo

Hızlanan soluklarım erzak depomdaki hiç bilmediğim bir geçit olmasından dolayı sakinleşmiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hızlanan soluklarım erzak depomdaki hiç bilmediğim bir geçit olmasından dolayı sakinleşmiyordu. Duvarın kireçlenmesini önlemek için taktığım örtüler yaklaşık bir senedir vardı, bu sebeple bu geçidin buraya daha önce yapılmış olmasının imkanı yoktu.

Her şey benim örtüyü sermemle gerçekleşmişti. En azından şu an gördüğüm olay sıcakken böyle düşünüyordum. Belki yatağıma tekrardan çıkıp sakin kalan bilincimle tekrardan düşünsem daha birçok tahminde bulunabilirdim.

Gördüğüm karanlık siluetin bu geçitten geçtiğine emindim. Buna geçidin yanındaki devrilen sebze kasası da destekliyordu. Neredeyse her gece tekrarlanan tıkırtıların sebebi birinin bu geçitten geçmesinden dolayıydı.

Ama tünel gibi oyulmuş deliğin nereye ulaştığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Elimdeki mumu karanlık geçidin içerisine tuttuğumda, küçük mum yalnızca etrafını aydınlatıyordu. Benim ise daha fazlasını görebilmek için içeriye girip ışık tutacak ne cesaretim vardı ne de güvenim.

Zihnim bulanıklaşırken bugün birçok şeyle görünmez bir savaş verdiğimin farkındaydım.

Finlandiya prensiyle karşılaşmam, Aros'un söyledikleri ve geceye son noktayı koyan bu tünel, kesinlikle şeytanın bana oynadığı bir oyun ya da tanrının yazdığı talihsiz kaderimdi.

Örtüyü hiç düşünmeden geri örterken önüne öncekinden daha çok kasayı çekiştirerek yerleştirdim. Elimin tersiyle alnımda oluşan teri silerken bunu yaşadığım şaşkınlıktan ve uzun süre yaşamadığım heyecandan kaynaklandığını biliyordum.

Depodan ayrılmak için attığım her adımımda arkamdaki artık bildiğim geçide geriye dönüp bakmadan ilerleyemedim.

Soğuk hava bedenime çarpmak için hazırda beklerken bu sefer üşüdüğümü hissetmedim. Kapının önündeki basamakları çıkarken içerinin sıcaklığına kavuşarak elimdeki mumu kapının yanındaki rafa bıraktım.

Düz taban ayakkabılarımı çıkarmak için eğilmişken babamın uykulu sesini duymamla irkildim. ''Terra, ne yapıyorsun?'' Dediğinde tüm savunmasızlığımla ona baktım. ''Ne bu hal? Sakın uyurken gezdiğini söyleme.'' Dedi bu düşünce bile kaşlarının çatılmasına sebep olurken. Beni burada görmenin şaşkınlığını da hala yaşıyordu.

Uyku mahrumu olmuş yüzüyle beyaza çalan sakalları karışmış bir vaziyette bakıyordu. ''Hayır, baba. Sadece uyku tutmadı, depoya inip rezene çayının olup olmadığına baktım.'' Derken babama gördüklerimi anlatmamın doğru olacağını düşünmüyordum.

Muhtemelen böyle bir durumda olmayan sterlinimizle ev değiştirmeye kalkışırdı. ''Ama sanırım papatya çayı yapacağım.'' Dedim elim boş döndüğüm için mutfağa küçük adımlarla ilerledim.

KESKİN KRALLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin