İyi Okumalar.
Bölüm Müziği: Lana Del Rey - Pretty When You Cry
Başımı koyduğum yastıktan gözlerimi yavaşça araladım. Odadaki ağır bir çam ağacı kokusu solurken rafa konulmuş tütsüyü söndürmek istedim ama bu koku beni ayık tutmasından dolayı havaya salınan tütsünün nahoş kokusuna dokunamadım.
Bileğimde daire şeklini alan kırmızı mühür izi hafifçe sızlıyordu. Bileğimin mühre bastırıldığı an küçük bir bilinç kaybı yaşamıştım, bana ait olduğunu fark ettiğim bu odada da ise gözlerimi açmıştım. Üzerimdeki tozlanmış kıyafetlerimi değiştirmek zorunda kalarak açık pembe renk elbiseyi seçmeden giymiştim.
Odanın her bir köşesi ahşaptı. Tek kişilik yatağın başında büyük iki tokmak duruyordu. Çalışma masasına benzer bir yerde kendi dükkanımda bulunandan daha geniş dikiş kutusu ve her türlü çeşitli kumaşın bir araya getirildiğini gördüm.
Yerde desenli bir kilim vardı ve yatağın yanında duran komodinin üzerinde küçük el yıkama sabunları üst üste dizilmişti. Oda benim sevdiğim her şeyle doluydu.
Buraya kesinlikle annemin parmağı dokunmuştu, yoksa küçüklüğümden beri vazgeçemediğim dikişleri ve sabunları başka kimse bilemezdi.
Kapı hafifçe tıklatılırken yattığım yerde doğruldum. Kapı açılırken annemin yorgun yüzü görüş açıma girdi. Gri saçları solgun, bakışları ise boşlukta gibiydi.
"Kızım," Sesi bulunduğum odayı aydınlatırken gözlerimin buğulanmaması için çaba sarf ettim. "Bunu sana söylemek bir hayalden bile uzaktı." Derken yatağın ucuna oturdu.
"Ben de bir daha duymayacağım kadar imkansız sanıyordum." Dedim parmaklarımı birbirine bastırarak. Kızım, kelimesini duymak bileğimdeki mühürden daha fazla canımı yakmış ama bir o kadarda gülümsememi sağlamıştı. Dere başında saçımı tarayan annemin sesi hiç değişmemişti.
Üzerindeki pembe renk solgun elbisenin ucunu tuttu. "Burada, bu şekilde karşına çıkmak istemezdim." Dedi unutmadığım güçlü duruşuyla. "Seni buraya sürüklememek için terk ettiğimde hata yaptığımı yeni farkına varıyorum." Diyerek ince kaşlarını çattı. Annemin üzerinde anlamadığım bir çöküş fark ettim.
Kaşlarım huysuzca çatıldı. "Nasıl bir şeye bulaştın böyle?" Dedim sesim kızgın çıkmak yerine kırgın çıkmıştı. Annem ağırca başını salladı. "Çok gençtim, elimdeki hasır çantayla beni nereye götüreceğini dahi bilmediğim gemilerde yolculuk ederdim." Derken bakışları kendi geçmişine dönmüş gibi hüzünle kısıldı.
Babamın anlattığı kadarı ile annemin bir zamanlar gezgin olduğunu biliyordum. "Kahinlerin başı Aros'la o zaman tanıştım. Yandang dağının eyaletinde." Dediğinde bahsettiği yerin Çin'in doğusunda bir yer olduğunu bir zamanlar okuduğum tozlu kitaplarından hatırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN KRALLIK
Ficção HistóricaHENÜZ DÜZENLENMEYE ALINMADI! Savaşta alacağı yaralar sert gövdesine muhtemelen yeni izler kazandıracaktı. Ama savaşçı prens, aldığı her yarayı kendine armağan olarak görüyordu. "Kendine iyi bir şifacı bulmalısın." Dedim alt dudağımı dişlerimin arası...