İyi Okumalar.
Bölüm Müziği: Aurora - Runaway
Başımı yasladığım soğuk ve tırtıklı duvar kendimi burada iyice yalnız hissetmeme sebep oluyordu. Koridorun bittiği yerde mum ışığı hafif aydınlık sağarken oradan geçen askerlerin gölgelerini sayarak zaman harcıyordum.Sağımda duran küçük tepsinin içerisinde tahıllı ekmek, bir ısırık alamayacağım kadar küflü duruyordu. Ama şu an için düşünecek en son şeyim ise boş olan midemdi.
Havanın yavaşça aydınlanmış olduğunu yemeğimi getiren askerin terli yüzünden ve üzerindeki kısa kollu üniformasından anlamıştım. Dışarıda güneş çoktan doğmuş olmalıydı.
Geçen dakikalara göre koridorda yankılanan askerlerin ayak sesleri azalmış hatta neredeyse hiç duyulmamaya başlamıştı. Tahminime göre heyet yakın bir zamanda toplayacaktı ama ortalıkta hala Roberts'e dair hiç bir iz yoktu .
Başımı yasladığım yerden koridorun diğer köşesinden gelen seslere dikkat kesildim. Yavaşça ayağa kalkarken gözlerim Roberts'i aramaya başladı ama gördüğüm kişi tanımadığım bir yabancıydı.
Üzerindeki soluk renk kıyafetleriyle fazlasıyla zayıf bir adam karşımda belirdi.
Kambur duruyordu ama gözleri dinç bakıyordu. Bakışları sadece bendeydi, burnuna kadar çekmiş olduğu siyah bezle yüzünün yarısını kapatmıştı.
"Sen kimsin?" Dedim fısıltılı sesimle. Beklediğim kişi Roberts'ti, o değil. Susmamı istermiş gibi hızla parmağını dudağına bastırdı ve demirliklere kadar geldiği yerden krem renkli küçük bir kağıdı bana uzattı.
Nefesimi hızlıca solurken, kaşlarım çatıldı. Elindeki kağıdı alırken o ise cebinden çıkardığı ikili ucu sivri demir parçalarıyla parmaklıkların kilidini kurcalamaya başladı. Bir iki adım geri çekilirken ikiye katlanmış kağıdı açarak hızla göz gezdirdim.
Tanıdık gelen eğik el yazısına baktım, Roberts'e aitti.
'Tutulduğun yerden seni özgür kılan ben olmak isterdim ama bu sefer affet, ona şimdi güven. Seni limanda bekliyorum, çuha çiçeği.'
Yazılanların her kelimesini tekrar okurken ümitsizce karşımdaki adama baktım. Roberts beni kime emanet etmişti bilmiyordum ama neden kendisinin gelmediğini merak ediyordum.
Yanımda onun olmasını isterdim. Onun güven veren sesini veya güçlü bedenini şu an görmek istiyordum ama yoktu.
"O sensin değil mi?" Dedim karşımdaki adama. Kilit usta uğraşlardan sonra açılırken, kapı yavaşça açılmış ve oradan çıkmam için bir yol sunmuştu.
Adam ne demek istediğimi anladı ve başını salladı. Geçmem için başıyla işaret etti. Dediğini yaparak demirlikle kaplı kapıdan adımımı dışarıya attım. Bedenimi saran özgürlük hissiyle derin nefes verdim. Elimdeki kağıt çekilip alındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN KRALLIK
Ficción históricaHENÜZ DÜZENLENMEYE ALINMADI! Savaşta alacağı yaralar sert gövdesine muhtemelen yeni izler kazandıracaktı. Ama savaşçı prens, aldığı her yarayı kendine armağan olarak görüyordu. "Kendine iyi bir şifacı bulmalısın." Dedim alt dudağımı dişlerimin arası...