İyi Okumalar.
Bölüm Müziği: Lana Del Rey - Summertime Sadness
Rüzgar bedenimi savurmak istermiş gibi acımasızca esiyordu, tıpkı karşımdaki askerin üzerimde gezinen bakışları gibi.
Üzerimdeki ince kumaş elbise havanın soğukluğunu hissetmemi sağlarken bedenimin sıcak bir şeye, duygularımın ise teskin edilmeye ihtiyacı vardı.
Küçük sandal nehrin üzerinden, askerin aralıksız bir şekilde çevirdiği küreklerden sonra yanımıza ulaşmıştı. "Yanlış yapıyorsunuz." Dedim elimdeki Roberts'in tacı bana güç veriyormuş gibi biraz daha sıktım ve onun yanıma gelmesini diledim.
Bu sorunu çözebilirdi, her ne kadar kendime yeni itiraf edebilsem de, Roberts'e sanırım güveniyordum.
"Nerede yanlışımız var küçük hanım?" Dedi asker, sanki bana bakmak istemiyormuş gibi bakışları yeşilliklere takıldı. "Elinizdeki bir kraliyet tacı," Derken bakır renk taca baktı.
"Özellikle topraklarımıza gelerek bizi onurlandıran, Prens Roberts'e ait." Diyerek kalın kaşlarını aynı anda çattı.
"Tanrı biliyor ki, cezanız büyük olacak." Dedi gözünü kırpmadan. Nefesimi hızla verirken, parmaklarımla tutunduğum taç hiç düşünülmeden elimden sertçe çekip alındı.
Parmaklarımın sızısı ve elimde hissettiğim boşluk hissiyatıyla sandala bindirildim. Bu yaşadıklarım şaka olsaydı sanırım ona bile gülemezdim, çünkü çaresizlik her yanımı sarmıştı.
Sandal ayakta duran askerin ifadesiz duruşu ile ilerlerken, küçük bir kahkaha sesi duyuldu.
"Kim inanırdı, neredeyse incelikten kırılacak olan bir kadının tacı ele geçireceğini." Diyerek garip bir gülümsemenin ardından, sert homurtularla sandalı çevirmeye de devam ediyordu.
"Tatlım, elbisen bu işler için özel dikim mi?" Dediğinde attığı başka kahkahaya sakin kalmaya çalıştım. Üzerimdeki ince sarı elbisenin uçlarını sıktım. "Bana kullandığınız her kelime için pişman olacaksınız." Dedim dayamayarak.
"Prens Roberts, her şeyi açıklığa kavuşturacaktır." Derken daha çok yeni bir yalan ortaya atacaktık. Roberts tacı kendisinin bana verdiğini dahi söyleyebilirdi, nasıl olsa kimse Roberts'i sorgulayacak unvana ya da güce sahip değildi.
"Sen bir ipte sallanırken mi, sanmıyorum." Dediğinde askerin puro kokan nefesiyle, nefesimi tuttum öyle bir şey olmayacaktı.
İdamın adı dahi geçmeden buradan çıkacağıma inanıyordum. "Pişmanlığı tadacak olan tek kişi senin gibi bir mahkum olur." Dedi ve sandal durdu.
Beyaz kapının yanındaki çan hızla çalındı ve sürgülü kapı ağırca açıldı. "Sonrasında benden özür dileyecek olacağın için mi pişman olacağım, hiç sanmıyorum." Dedim tıpkı onun gibi alay etmeye çalışarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN KRALLIK
Fiction HistoriqueHENÜZ DÜZENLENMEYE ALINMADI! Savaşta alacağı yaralar sert gövdesine muhtemelen yeni izler kazandıracaktı. Ama savaşçı prens, aldığı her yarayı kendine armağan olarak görüyordu. "Kendine iyi bir şifacı bulmalısın." Dedim alt dudağımı dişlerimin arası...