"Hemen bana ne olduğunu anlat. Empati kurup istemiyorsan anlatma falan demeyeceğim 2 kere kurtardım seni." Seungmin beni boş bir hastane odasına sokup kapıyı kapatırken hemen konuşmaya başlamıştı bile.
Haklıydı, beni iki kere kurtarmıştı ve en azından ne olduğunu öğrenmeliydi. Yine de beni bırakır mıydı? Geçmişimi anlatınca yine görünmez olur muydum? Bundan korkuyordum ve ilk defa bir dost hissini bu kadar yaşamıştım. Lisede o Çocuk dışında ilk defa birisi bana dostça yaklaşıyordu.
"Minyeon nuna?" Diyerek yavaşça yatağa oturduğumda Omzundaki çantasını düzeltip perdeyi çekti ve bana doğru yaklaştı.
"Yalan söyledim. Minyeon nuna burada bile çalışmıyor." Ona şaşkınca bakarken profesyonel bir yalancı olarak nasıl anlamadığımı sorguladım. Tabi ya Minyeon nuna babamın olduğu hastane de çalışmıyordu ki! Bunu Hyunjin'de biliyordu o zaman Seungmin'in yalan söylediğini bilmesine rağmen neden sorgulamadan gitmeme izin vermişti?
"Hey hey sakın düşüncelere dalma. İlk önce bana her şeyi anlatmalısın." Seungmin yanıma oturup kaşlarını çatarak bana baktığında Ona kararsızca baktım. Endişeliydim. Sadece her şeyi anlattığımda bu odadan çıkıp gitmemesini ve beni yargılamamasını istedim. Beni görmesini, herkes gibi davranmamasını istedim.
Benden anlatmamı isterken ayakkabılarını çıkardı ve yatağa tamamen çıkıp bağdaş kurdu. Kurumuş dudaklarımı ıslatırken derin bir nefes aldım ve her türlü öğreneceğini bildiğim için karanlık geçmişimi anlatmaya başladım.
"Ben, tuhaf bir çocuğum. "Diyerek başladığımda Seungmin tek kaşını kaldırıp devam etmemi bekledi.
"Yani, ilk okuldayken bile hiç arkadaşım yoktu. Dışlanıp eziklenmiyordum sadece... Sadece görünmüyordum. Beni hiç görmezler, oyun oynarken benim dışımda herkes çağrılırdı. Bu hiçbir zaman değişmedi. Sanki gerçekten görünmez birisiymişim gibi tanımadığım insanlar bile bana çarpar, umursamadan yollarına devam ederlerdi. "
" Yoklama alınırken adım bazen unutulurdu. Sınıf gruplarında hiç yer almadım.Okula gitmesem yok bile yazılmaz, başıma bir şey gelse kimse dönüp bakmazdı. Hocalar bile..." Bakamadım. Seungmin'in üzerimdeki bakışlarının yoğunluğunu hissetsem de ellerime bakmaya devam ettim ve başımı kaldıramadan devam ettim.
"Yine de okula gitmeye devam ettim. Aslında kimsenin beni görmemesinin tek bir iyi yanı vardı o da derslerime odaklanabiliyordum. Vakit geçirecek kimsem olmayınca tek seçeneğim ders çalışmak, kendi dünyama girmekti. Düşündüm ki okulda dereceye girersem insanlar beni fark ederdi. "Güldüm. Alaylı gülüşüme, dolan gözlerim eşlik ederken kurumuş dudaklarımı yaladım ve seslice yutkundum.
"Öyle olmadı tabiki. Beni yine görmediler. Birinci kim diye merak ettiler ve beni umursamayınca ikinciyi yücelttiler. Ben de vazgeçtim. Onların beni umursamaması gibi ben de onları umursamadım. Daha doğrusu öyle olduğunu sanıyordum. Keşke o gün insanlar gibi acımasız olup görmezden gelebilseydim." Sonunda akan yaşımı yavaşça silerken seslice yutkundum ve gözümün önünde canlanan sahneleri silmeye çalıştım.
"18. yaş günümdü. Reşit olduğum için ailem içki içmeme izin vermişti bu yüzden saatin kaç olduğunu çokta umursamadan markete gittim. Sonuçta başıma bir şey gelmezdi. Görünmezdim, insanlar beni umursamazdı bu yüzden rahattım da. İçkilerle geri dönerken birisinin sesini duydum. Umursamamalıydım. Umursayacak hiçbir sebebim yoktu!" Sesim istemsizce yükseldi öfkeyle.
Kendime kızmıştım. İnsanlar beni umursamamışken ben vicdanıma yenik düşmüştüm. O çocuğu kurtarmama rağmen tek bir saniye düşünmeden çekip gitmişti. Neden kurtarmıştım ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My world is just you|HYUNLİX
Fanfiction"sana çok iyi bakacağım bu yüzden bir süre benim evimde kalabilir misin?" *** Bir kaza sonucu doğan aşk mı yoksa şans eseri karşılaşılan geçmiş mi daha etkiliydi kaderinin çizdiği yolu değiştirmede? Başlama tarihi:16.01.21