Final

3K 238 264
                                    

Bazen yorulduğumuz anlar olacaktı hayatta. İlerleyemediğimiz, sırtımızdaki o ağır yükün altında ezildiğimiz anlar olacaktı. Bunu herkes yaşardı. En zengin insandan tutun, en mutlu görünen insana kadar..

Kimse hayatı boyunca mutlu olamazdı. Hani Masalların sonunda "Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar" Derler ya, bu aynı masallar gibi sadece bir hayal ürününden ibaretti. Son her zaman birisinin gitmesiyle olurdu. Belki yaşlınınca giderdi, belki hastalıktan ama en sonunda birisi mutlaka gider, diğeri arkasında kalırdı.

Tek dileğim, arkada bırakılan olmaktı. Çünkü bildiğim tek şey, arkada kalan kişinin çektiği o dayanılmaz acıydı ve ben sevdiğim bir kişinin o acıyı çekmesine göz yumamazdım.

Şimdi neden bunları düşünüyorum bilmiyorum, sadece arkada kalan olarak canım çok fazla yanıyordu. Boşluğunda boğulduğum, her gece kokusunu aradığım, her canım yandığında yanına gitmek isteyip sığınamadığım kişinin yokluğuyla nefesim kesiliyordu.

Toprağı sıkarken dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı. Bedenimi yakan soğuklukla titrerken normal bir soğukluk olmadığının farkındaydım. Üşüyordum, bana sarılan o sıcak kollarının yokluğu üşütüyordu beni. Saçlarımı okşayan elin olmaması yakıyordu canımı. 

"Özür dilerim, ağlamamı istemiyorsun ama ben dayanamıyorum. Seni böyle toprağın altında görmeye... dayanamıyorum anne. Senin evin orası değil ki..." Hıçkırmamak için nefesimi tutarak konuşurken başımı iki yana sallayıp doğruldum.

Yaşlarımla çamur olan toprak kollarıma ve üstüme bulaşmıştı, annemin titizliğini bilerek çamurları titreyen ellerimle silmeye çalışırken daha çok ağlamaya başladım ve mırıldandım.

"Anlatacağım çok fazla şey var anne sana. Artık oğlunun normal bir hayatı var, arkadaşları var. Okulumda birinciyim, oğlun özel ders bile veriyor anne. Babam da iyileşiyor, hatta bugün dışarı çıkıp biraz gezmiş biliyor musun?" Titreyen dudağımı birbirine bastırırken yeni doğmaya başlayan güneşin gözlerime vurması ile başımı eğdim.

Çamurları olabildiğince çıkardıktan sonra nefesimi bırakıp bir süre sessiz kalarak sakinleşmeye çalıştım. Getirdiğim karışık çiçek demetini alıp içinden çiçekleri teker teker çıkararak toprağın üstüne yavaşça bırakmaya başladım.

Annem bütün çiçekleri çok fazla severdi bu yüzden her özel günde ona biriktirdiğim paralarla böyle karışık çiçeklerden alırdım. güzel kokardı ama solan çiçekler daha güzel kokardı. Bu yüzden solduğunda annem onları camdan bir kutunun içine koyar, odaların çeşitli yerlerine koyardı.

Güzelce çiçekleri koyduktan sonra burukça gülümsedim ve parmağımdaki yüzükle oynamaya başlarken akan yaşlarımı koluma sildim.

"...Ve söylemek istediğim en önemli şey, hep istediğin gibi aşık oldum anne. Aşık olduğum birisiyle evlendim. Beni hayata bağladı, bana kol kanat gerdi, yaralarımdan öpüp kusurlarıma bile ayrı aşık oldu. Hayatımı düzelttiği gibi geleceğimi de düzeltti anne. Oğlun hayatında hiç olmadığı kadar mutlu, onu sana getireceğim çok yakında, eminim çok seveceksin." Dudağımı yalarken çatlayan sesimle dayanamayıp sustum ve elimi dudaklarıma kapatıp nefesimi tuttum.

Dudaklarımdan çıkan ağlamaklı iniltileri zar zor tutmaya çalışırken öne doğru eğilip başımı toprağa koydum ve uzun süre öyle durdum. konuşmadım daha fazla. Sadece yaşlarımı akıtırken huzurla gözlerimi kapattım. Sanki bir el saçlarıma dokunup yumuşakça okşamaya başlarken annemin dizinde yatıyormuş gibi hissettim. Her zaman ağladığımda yaptığı gibi saçlarımı yumuşakça okşayıp öperken titreyerek daha da küçüldüm yattığım yer de. 

My world is just you|HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin