İhanet

3.2K 307 337
                                    

"Bence sana da bakmalıyız." Çalıştığım kitaptan başımı kaldırıp Yatakta yatan Seungmin'e baktım. Üzerinde sadece iç çamaşırının olmasına alıştığım için bu görüntüyü yargılamazken sırtını başlığa yaslamış, kucağına koyduğu laptopa dikkatle bakıyordu.

Hyunjin gittikten yarım saat sonra gelmiş ve eşyalarımla kıyafetlerimi getirmişti. Ona teşekkür olarak ise istediğini yapıp onunla film izleyip abur cubur yemiştim. Şimdi ise, Seungmin dışarı çıkmaya üşendiği için internetten kıyafet bakıyordu. 

"Zaten almışsın bana Seungmin" Diye mırıldanarak tekrar testime döndüm. Evet, okula gitmesem de test çözen birisiydim çünkü hoşuma gidiyordu. Önceden vakit geçirmek için sadece test kitaplarım vardı şimdi ise bu alışkanlığımı bırakamıyordum. Sorun da değildi, soruları çözüme kavuşturmak eğlenceliydi.

"Ama onları Ben seçmedim ki. Yoksa bu kadar zevksiz mi görüyorsun beni?" Seungmin yüzünü buruşturduğunda tekerlekli sandalye de dönüp ona şaşkınca baktım. "Kıyafetleri sen almadın mı?" Seungmin gözlerini ekrandan çekip bana yüzünü buruşturarak baktı.

"Almak istemiştim ama Hyunjin sürekli karıştı aldıklarıma. Ben de onun almasına izin verip kendime kıyafet baktım. Yani kısaca Hyunjin aldı." Dedikleriyle donup kaldım. Hyunjin kıyafetleri Seungmin'in aldığını söylemişti bana. Neden yalan söylemişti ki?

Bunu benim diyor olmam daha bir ironiydi tabiki de ama Yalan söylenecek bir şey değildi bu. Kendisi aldığını söyleyebilirdi. Yani şimdi dolaptaki o renkli kıyafetleri o bana mı almıştı? Alırken benim üzerimde mi hayal etmişti?

"Aptal aşık gibi sırıtma da gel sana kıyafet bakalım." Seungmin'in eğlenen sesiyle yüzüm yanarken önüme dönerek yüzümü saklamaya çalıştım. Rezil olmuştum.

Dudağımı dişlemeyi bırakıp ayağa kalktığımda Seungmin güldü ve "Sana öyle kıyafetler alacağım ki Hyunjin'in dili tutulacak." Dedi. Adımlarım duraksarken gözlerimi kaçırdım ve kalbimin hızlanmasına engel olamadım. Hyunjin'in beni beğenmesini istiyordum ve sadece düşünmek bile kalbimi delice çarptırıyordu.

Seungmin benim oturmam için yana kayarken onun gibi sırtımı başlığa yaslayarak oturdum. O da yatar pozisyondan çıkıp bağdaş kurdu ve laptopu bacaklarına koydu.

"Bence fiziğin aşırı güzel. Bedenini gösteren şeyler giymeye ne dersin?" Seungmin kıyafetlerin olduğu sekmeden çıkıp ana sayfaya dönerken arama butonuna tıkladı.

"Ne gibi şeyler?" Diyerek merakla ve tedirgince ona baktım. Bedenimi gösteren kıyafetler derken neyden bahsediyordu? Ben daha çok tişört pantolon ikilisini giyen birisiydim. Ya da bol sweatler giyerdim. Modaya en uzak kişi bile olabilirdim.

Seungmin ilk önce başını çevirip bedenimi alıcı gözle süzdü. Bunu yaparken gözlerini kısarak sanki bir şey düşünüyormuş gibi inceledi. Ardından gözlerime baktı ve parlayan gözlerle bana baktı.

"Transparan ya da crop sana fazla yakışır Lixie. İncecik belin var zaten." Elini uzatıp belimi kavradığında şaşkınca ona bakıyordum. Elini ölçmek istercesine belimde gezdirmiş, ardından memnun kalarak geri çekilmişti. Ama benim anlamadığım bir şey vardı. Dediği şeyler ne oluyordu? Kumaş türü müydü yoksa kıyafet modeli miydi? 

Tam soracaktım ki ekranda arattığı kıyafetler çıkınca ağzım açıldı ve büyümüş gözlerle ekrana baktım. Ama, bunlar tülden kıyafetlerdi ve içini belli ediyordu. Ben bunları giyemezdim ki. İtiraz edemeyecek kadar şaşkınca ekrana bakarken Seungmin birkaç tane bakıp beğenmeyerek aşağılara iniyordu.

"Seungmin," Gergince ona döndüğümde bakışlarını zorla ekrandan çekip bana çevirdi. Söylememi istercesine bana bakınca elimi enseme attım ve kararsızca ekrana baktım.

My world is just you|HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin