"Ahh!"
Yüzüne çarpan sert cisimle elindeki kitabı yere düşürüp yere kapaklandı. Sekerek uzaklaşan basketbol topuna bakarken soyulmuş avuç içlerine bakmak için ellerini kaldırdı ve tam o an da hafif kanamaya başlamış ellerine kan damlaları düştü. Eli anında kanayan burnuna giderken acıyla gözleri dolmuştu bile.
Alışmıştı artık bu durumlara. İnsanlar tarafından ezilmiyordu çünkü ezilmeyecek kadar değersizdi. Biraz olsun görmezlerdi onu, bu yüzden başına ne gelirse gelsin fark etmezlerdi bile. Aynı şuan olduğu gibi.
Topu elinden kaçıran çocuk basket sahasından çıkıp koşarak topu almaya giderken bir kez bile ona bakmamış, yanından geçip okul bahçesinde gezen insanlar ise umursamamıştı bile.
Dudağını birbirine bastırıp ağlamamak için direnirken sızlayan ellerini yere koyup doğruldu ve her daim cebinde bulundurduğu peçeteden bir tane alıp kanamaya devam eden burnuna tuttu. Yere düşüp köşesi zedelenmiş kitabına bakarken eline aldı ve hızla kontrol etti. Neyse ki sadece köşesi hafifçe kırışmış ve soyulmuştu.
Kitaplarına kendinden daha çok önem vermesinin sebebi, kimsenin ona önem vermemesiydi. Psikolojik baskıya giren bu durum sonucunda o da kendisini görmemeye başlamış, cansız eşyaların bile daha değerli olduğunu düşünmüştü. Aynı diğer insanlar gibi.
Çalan ders zilini umursamadan lavaboya girip kanlı peçeteyi çöpe attı. Eğilip burnunu temizlerken çoktan kendini tutmayı bırakıp gözyaşlarının akmasına izin vermişti. Gözyaşları eşliğinde kanı temizlemeye devam ederken suyu kapatan el ile duraksadı. Buğulu gören gözleri şaşkınlıkla büyürken Birisi çenesini tutup yukarıya kaldırmış ve burnuna, katladığı peçete parçasını sıkıştırmıştı.
"Böyle daha hızlı durur" Diyerek çekingen ve kısık bir ses duyduğunda donup kalmıştı. Hayatında ilk defa birisi ona yardım ediyor, İlk defa birisi onun farkına varıyordu. Bu daha da ağlamasına sebep olurken başını yukarıda tuttuğu için göremediği çocuğun paniklediğini hissetti.
"N-neden ağlıyorsun? Yanlış bir şey mi yaptım? Hey... Özür dilerim" Çocuğun neden özür dilediğini bile düşünemedi. İki yana salladığı başını eğdi ve çocuğun yüzüne baktı. Buğulu gördüğü için tam göremese de tek emin olduğu ona endişeyle bakan tatlı bir yüzdü.
"Teşekkür ederim" Diye fısıldadığında Çocuk daha da şaşırdı. İstemsizce gülümsedi ve gözyaşlarını elinin tersiyle sildi. Daha az önce hayatına lanet edip, neden bunları yaşadığını sorgularken şuan dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyordu. Birisinin onu görmesi ve yardım etmesi onun için yeter de artardı.
"Ders başladı ben gitmeliyim. Birkaç dakika başını yukarıda tutarsan hemen geçer" Diyerek koşarak lavabodan çıkan çocuğun ardından bakarken dudakları yukarı kıvrıldı ve bu sefer mutluluktan ağlamaya başladı. Onunla arkadaş olabilir miydi?
***
Olamamıştım. Onu bir daha asla görememiştim. Trafik kazası geçirip annemi kaybettikten sonra uzun bir süre okula gidememiştim. Geri döndüğümde ise onu bulamamıştım. Bütün sınıfları her gün gezmiştim "Belki bugün gelmemiştir" Diye. Ama o hiçbir gün gelmedi ve ben yine görünmez oldum.
"Sonunda uyudu salak" Hyunjin yorgun bir şekilde odaya girdiğinde başımı ona çevirdim. Siyah saçları dağılmış, üzerindeki sweatin kolları dirseklerine kadar sıyrılmıştı. Bana bakmadan yatağa yaklaştı ve eğilip yanımdaki komodinin çekmecesini açtı.
"Uykun geldi mi?" Kremlerimi ve ilacımı çıkardığını görünce başımı iki yana salladım. Bu saatlerde genelde işte olduğum için uyumazdım. Bu yüzden uyku düzenim çok düzensizdi. Boş bulduğum vakitlerde birkaç saat uyuyarak dinlendirirdim bedenimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My world is just you|HYUNLİX
Fanfic"sana çok iyi bakacağım bu yüzden bir süre benim evimde kalabilir misin?" *** Bir kaza sonucu doğan aşk mı yoksa şans eseri karşılaşılan geçmiş mi daha etkiliydi kaderinin çizdiği yolu değiştirmede? Başlama tarihi:16.01.21