"Çilli bebek! Yemek vaktin geldi!" Odaya şarkı söyleyerek giren Seungmin ile Hyunjin'in verdiği kitaptan başımı kaldırırken çığlık atıp gözlerimi kapatmam bir oldu. Ciddi olamazdı! Üzerinde neden sadece iç çamaşırı vardı?!
"Ah üzgünüm sen alışmamıştın." Seungmin kıkırdarken yanan yüzümü kitapla kapatıp derin bir nefes bıraktım. Tanrım beni neyle sınıyorsun? Bir Hyunjin'in utanmazlığı bir de Seungmin'in tuhaf alışkanlıkları bana hiç iyi gelmiyordu.
"Giyindim!" Kitabı indirip gözlerimi açtığımda Seungmin'in üzerinde ince siyah bir atlet ve krem renginde kısa şort giydiğini gördüm. Çok fark etmese de az öncekinden iyiydi en azından.
Rahatlayarak kitabın arasına ayracı koyarken Seungmin yanıma gelip üzerime eğildi. Sağlam kolumu kaldırıp boynuna sararken beni kaldırmasına izin verdim ve hoş kokan kokusunu içime çektim.
Ferah bir kokusu vardı. Tatlı, sert diye adlandıramazdım. Sanki... Sahil kenarındaymışız gibi ya da bir ormandaymışız gibi doğal ve ferah bir kokuydu.
Beni sandalyeye oturtup arkama geçerken ittirerek odadan çıkarttı. Buraya geleli 3 gün olmuştu. İlk 2 gün Hyunjin benimle kalmıştı ama bugün dersi olduğu için gitmek zorunda kalmıştı. Seungmin'e ise giderken kıyafet giymesi konusunda uyardığını duymuştum.
"Burada film izleyerek yeriz ne dersin?" Salonu gösterdiğinde itiraz etmedim ve başımı salladım.
Film izlemeyi severdim. Önceden her akşam birkaç saat ailemle oturur film izlerdik. Annem yaptığı kekler ya da kurabiyeler ile bizi besler biz de babamla filmi yorumlardık. En sonunda ise annem ikimizin de ağzına kek tıkar ve susmamızı söylerdi.
O günleri çok özlemiştim. Keşke Annem hep bizimle kalsaydı, o zaman böyle bir hayat yaşamaz ve Üniversitede okumak istediğim o edebiyat bölümünü okuyabilirdim.
Seungmin beni koltuğa oturturken teşekkür ettim ve karşılık olarak yanağımı sıkıp mutfağa gitti. Yüzümde engelleyemediğim bir gülümseme oluşurken Seungmin kısa sürede öğlen atıştırması olarak yaptığı sandaviçleri ve muhtemelen aldığı pastayı masaya koyarken elinde meyve suyu ve kolayla geldi.
"Hangisi?" İkisini de gösterdiğinde çenemle kolayı gösterdim ve arkama yaslandım. Seungmin içecekleri koyup televizyonu açarak yanıma kuruldu. Kısa bir tartışma ile izleyeceğimiz filmi seçtiğimizde Sandaviçi bana uzattı. Neyseki Sol elimle bunu yiyebilirdim. Çubuk ya da çatal kaşık tutamadığım için yemek yiyemiyordum.
İkimiz de sessizce yemek yiyip filmi izlerken Neden korku filmi izlediğimizi sorguluyordum. Ben korkmazdım hatta paranormal olaylar çok ilgimi çekerdi ama Seungmin'in korktuğu baya belliydi. Şimdiden bile ekrana kilitlenmiş ve gözlerini ayırmadan kourkuyla bakıyordu.
Dudaklarım yukarı kıvrılırken bitirdiğim sandaviç tabağını uzanıp masaya bıraktım. Kola bardağımı alırken bir şeylerin geleceğini hissedip bardağı kendimden uzak tuttum ve o an ekranda beliren yaratıkla Seungmin çığlık atarak bana sarıldı. Neyse ki ağrı kesiciler sayesinde vücut ağrısı hissetmiyordum ama alçılı kolum biraz acımıştı.
"Sizin yapacağınız filmi Sikeyim! Korkudan altıma yapıyordum amk kelleri!" Seungmin küfrederek benden ayrılırken gülmemek için dudağımı ısırdım. Ona korku filmlerinin amacının bu olduğunu söylemeli miydim? Ah, hayır sadece kendi haline bırakmalıydım.
"Mal bu amk bak valla mal. Lan öleceksin girme oraya sala-al işte!" Seungmin eline Minderi aldığında televizyona fırlatmadan son anda elinden almıştım. Cidden bitsin artık şu film! Yapmadığı şey kalmamıştı ve bu gidişle televizyonu kıracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My world is just you|HYUNLİX
Fanfiction"sana çok iyi bakacağım bu yüzden bir süre benim evimde kalabilir misin?" *** Bir kaza sonucu doğan aşk mı yoksa şans eseri karşılaşılan geçmiş mi daha etkiliydi kaderinin çizdiği yolu değiştirmede? Başlama tarihi:16.01.21