Kaza

4.3K 406 534
                                    


Hayatımda gerçeklemesini istediğim basit hayaller kurdum hep. Birçok kişiye göre o hayaller basit ve sıradan olabilirdi ama benim için en büyük hallerim onlardı.

Mesela en büyük hayalim bir arkadaşımın olmasıydı. Sırlarımı paylaşabileceğim, beni geçmişimle yargılayamayacak ve birlikte eğlenebileceğimiz bir dost istiyordum. Fazlasını değil sadece bir tane olsun istemiştim.

Fakat ben o geceden sonra korkudan titrerken ve odamdan çıkamazken bile anlatabileceğim tek bir kişi yoktu. Aileme anlatıp korkutmak da istememiş ve ben sürekli kabuslarla gecemi geçirir olmuştum. Korkmuştum hem de deliler gibi korkmuş ve haberlerde arada bir onu görünce buz keser olmuştum.

Bazen okula gelip arkadaşları ile sohbet ederdi ve ben o zamanlarda kendimi lavaboya kilitler, zil çalınca sınıfa koşardım. Boşaydı tabiki beni her türlü bulmuştu ve ben ölmek istemediğim için onun oyuncağı olmuştum. Hala bakirdim tabiki ama bu bana dokunmuş olmasını ve onun yatağında yaşadığımız anların üstünü kapatmıyordu. 

Benden ona itaat etmemi istiyordu ve ben itaat etmedikçe hoşuna gidiyordu. Bu yüzden itaat etmek istiyor fakat gururum beni zincirleyip ona kafa tutmaya devam ediyordum. Ailemden izin alıp onun evide kalmaya başlamıştım ki neyse ki beni sadece bir oyuncak gibi görmüyordu. İnsan olduğumu biliyor ve çoğunlukla arkadaşmışız gibi davranıyordu. Tabiki bu sinirlendiğinde, istediğinde bana dokunduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Bu yüzden kaçmıştım ondan. Çünkü daha fazla dayanamıyordum. Eve gidip aileme Kore'ye gitmek için yalvarmıştım. Biraz yalan söylemiş ve çok yakın arkadaşlarım ve sevdiğim birisi olduğunu söylemiştim. Tüm yalvarışlarım karşılık bulmuş, ailem beni kıramayıp Kore'ye taşınmaya karar vermişti. Aslen koreli olmamız da etkiliydi tabiki.

Fakat... 3 yılın ardından beni tekrar bulmuştu. Onu tam unutmak üzereyken beni tekrar bulmuş ve yine onun olmamı istiyordu. Üstelik ondan kaçmış olduğum için fazlasıyla öfkeli olmalıydı. Sakin ses tonu bunu adeta bağırmıştı zaten.

Kalabalığa dalıp insanların bakışlarını umursamadan koşmaya devam ettim. Nereye gidiyordum onu da bilmiyordum ama şuan tek istediğim uzaklara gitmekti. Beni bulamayacağı, onun çok uzakta kaldığı bir yere gitmekti.

İnsanlara çarparken özür bile dilemedim. Onlar benden özür dilemezken neden dileyeyim ki zaten? İnsanlar umrumda bile değildi. 

Telefonum bir daha ne çalmış ne de mesaj gelmişti. Bu sessizliği beni daha da korkutuyordu çünkü onu tanıyordum. Muhtelemen şuan peşimdeydi ya da bir planı vardı ve kaçmama izin veriyordu. Yine de arkama bakmaya cesaret edemeyip koşmaya devam ettim.

Çarptığım ya da ittiğim insanlar bana küfrederken elimdeki telefonu daha sıkı kavradığım ve korkudan buz kesmiş bedenimi daha da hızlı olmaya zorladım. Babama zarar vermezdi değil mi? Beni onunla tehdit etmezdi. Evet Şerefsiz birisiydi ama bir sorun varsa o sorunu o kişiyle çözecek kadar insanlığı vardı. 

Gözlerim bulanık görürken kolumu kaldırıp gözyaşlarımı hırkamın koluna silmeye çalıştım. Tam o sırada birden boşluğa düşmemle olduğum yerde durmam bir oldu. İnsanlar nereye kaybolmuş birden bire?

Kolumu indirmemle gelen korna sesleri ve bedenime çarpan sert cisimle büyük bir acı bedenime yayıldı. Son hissettiğim yere bir bez parçasıymış gibi düşen bedenim ve boğuklaşan kalabalığın sesiydi. 

***

"Anne nereye götürüyorsun beni yine?" Gözlerini devirerek başını arabanın camına yasladı genç çocuk. Hafta sonu tek dileği sıcak yatağında yatıp tüm gün film izlemekti fakat Annesi sabahın köründe uyandırmış ve onu arabaya bindirmişti. Kıştan nefret ediyordu çünkü sabahları kalkmak ayrı bir zor oluyordu.

My world is just you|HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin