Arkadaş

3.3K 354 304
                                    


"Cidden inanamıyorum size. Koynumda yılan beslemişim. Dün beni ayartan sen değil miydin ha? kendimi kullanılmış gibi hissediyorum" kollarını göğsünde bağlamış bize trip atan Seungmin'e dudağımı birbirine bastırarak bakarken Olayın nasıl bu hale geldiğini sorguluyordum.

Daha yarım saat önce oldukça eğlenceli anlar geçirirken Şimdi salonda Hyunjin'e en uzak köşede oturmuş Seungmin'in bize trip atmasını izliyorduk. Neyseki dışarıdan geldiği için üzerinde pantolon ve tişört vardı hala.

"Abartıyorsun" Hyunjin gözlerini devirirken özellikle bana bakmaktan kaçınmıştı ki benimde ona bakmaya cesaretim hiç yoktu. Sessiz kalıp onların tartışmalarını dinlerken hala daha utançtan yüzümün yandığının farkındaydım. Ona tutanacağımı söylerken bu kadar çabuk ve hızlı olmasını beklemiyordum.

Flashback

"Aaah!" Çığlık attıp öksürmeye başladığımda Mutfağı Hyunjin'in hoş bir melodi gibi gelen kahkahası doldurdu. Ağzıma dolmuş unu lavaboya tükürüp koluma dikkat ederek suyu açarken Oturduğum tezgahta eğilip ağzımı çalkalamaya başladım. 

"Sana ben yapayım dedim" Hyunjin yanıma gelip parçalanmış un paketini itti ve elini omzuma kayıp gülmeye devam etti. Hiç komik değildi. Unun yarısı ağzıma dolmuştu neredeyse ve yüzüm dahil her yerim una bulanmıştı. 

"Boğazıma yapıştı sanırım" Diye hafif öksürüp ağlamaklı bir şekilde konuştuğumda Hyunjin beni doğrultmuş ve bardağa su doldurmuştu. Elini bacağımın yanına koyup suyu bana uzattığında itiraz etmeden aldım ve içtim. İçerken beni yüzündeki gülümseme ile izliyordu.

Sanırım haklıydı, zaten vücudum ağrıyorken ve bir kolum alçıdayken hamuru onun yapmasına izin vermeli ve dediğini yapıp çilekleri çikolata sosuna batırmalıydım sadece.

"Geçti mi?" Bardağı kenara koyarken bana attığı meraklı bakışlara başımı salladım. Ne kadar gülse de bir yandan da endişelendiğini  hissedebiliyordum ve bu tuhaf hissettiriyordu. Yani benim için endişelenmesi hoştu ama ben bebek değildim. 

"Sanırım dediğini yapacağım" Dediğimde güldü ve masanın üzerine bıraktığı yıkanmış çileklerle dolu kaseyi aldı. Onu yanıma bıraktığında Yeni yaptığı sosu da yanıma bıraktı ve masanın üzerindeki peçeteden biraz koparıp yanıma geldi.

"Başla sen" Diyerek önümde durduğunda ne yapacağını bekledim yine de. Bir elini yine bacağımın yanına koydu ve elindeki peçeteyi hafif ıslatıp yüzümü silmeye başladı.

Dudağımı birbirine bastırırken hızlanan kalp atışlarımı duymamasını umarak gözlerimi kaçırdım. Tezgahta oturduğum için ondan birkaç santim uzundum ama başımı eğdiğim için o da eğmek zorunda kalıyordu. 

Kendime gelmeye çalışarak çilekleri çikolata sosuna batırırken kısa sürede yüzümü temizlemiş ve elini çeneme koyup kaldırmıştı. Yakın yüzüne gergince bakarken yüzümü incelemiş ve memnun bir şekilde gülümseyip geri çekilmişti.

"Bakalım ilk pasta deneyimimiz nasıl olacak" Diyerek ellerini birbirine vurunca az önceki yakınlığını hızlıca atlatıp heyecanla gülümsedim.

İlk defa pasta yapmayacaktım, bir ara pastanede çalıştığım için az buçuk biliyordum ama onunla ilk defa yapacağım için heyecanlıydım.

"Bu arada Ne okuyorsun Felix?" Karıştırdığı malzemeleri çırparken sessizlikten rahatsız olacak ki soru sormuştu ama bu benim gerilmeme sebep oldu.

Neden geriliyordum ki? Gerçek yaşantımı bilse herkes gibi beni görmezden mi gelecekti? Sanmıyordum en azından iyileşene kadar öyle olmazdı. İyileştiğimde beni bırakmazdı umarım. Buluşmaya ya da görüşmeye devam ederdik. 

My world is just you|HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin