•Lux Coronam: Işık Tepesi.
Kelime Latince.[Sizi tasvir eden bu harika çizim için eun0_0mi Çiçeğime çok teşekkür ederim ❤🥺]
***
"Plan basit. El ele verirsek siz istediğiniz kaynaklara sahip olursunuz, ben de istediğim tahta sahip olurum." Şahmeran tahtında otururken yüzüne yerleştirdiği sinsi gülümseme ile konuştu.
"Dediğin kadar kolay olmayacaktır. Ruhu olan bir ülkeden bahsediyoruz. Atalarım bile zamanında bunu başarmanın kıyısından bile geçemedi." Bembeyaz saçları, buz mavisi gözleri olan genç bir adam başka bir tahtta oturuyordu. Vücudu adeta buzun kendisi olduğu için solgun teninden beyaz sisler süzülüyordu.
"Yıllardır farklı görünümlerde sarayın içinde bulundum. Neyin ne olduğu konusunda neredeyse Kraliyet ailesi kadar bilgiliyim." Şahmeran ukala bir ses tonu ile konuştuğunda karşısındaki adam kıkırdamıştı.
"Madem bu kadar bilgin var neden bir inde yaşıyor ve kafanı bile dışarı çıkaramıyorsun?" Adamın küçümser bir şekilde konuşmasına karşılık Şahmeranın yüzündeki ukala gülümseme yok olmuş yerini asabi bir surat ifadesi almıştı.
"Mutlak sürecek olan bir hakimiyet için ince eleyip sık dokumak önemlidir. Ben de kendimi muhafaza ederken bunu gerçekleştiriyorum." Şahmeran aciz oluşunu kabul etmeyerek kendince bir kılıf uydurmuş buna kendini inandırmıştı. Yoksa başka türlü kendinde güç bulacak hali kalmamıştı.
"Evet tabii. Eminim öyledir." Genç adam daha öncekine nazaran daha hafif bir küçümser ifade ile konuşup arkasına yaslandı. Şahmeranla iş birliği yapmaktan başka çaresi olmasa da ikinci bir plan yapmalıydı. Her şeyini körü körüne ona bağlayamazdı sonuçta.
***
"Benim neden son dakika haberim oluyor ya?" ZiTao'ya yakınır bir şekilde konuştuğunda kardeşin kıkırdayarak kolunu omzuna atmıştı.
"Majesteleri, Sarayda olduğunuz için haber veremedik. Affedin lütfen." Kaşlarını çatıp dirseğinle Tao'nun karın boşluğuna vurdun.
"Saraya gelseydin ZiTao? Ayakların yok mu senin? Hastayken ziyarete bile gelmedin beni alacağın olsun." Surat asıp agrasif bir şekilde konuşmana karşılık Tao acı çekiyor olsa da kıkırdamış ve yanağından bir makas almıştı.
"Chanyeol, annemle babama bile gelmeyin gerek yok dedi. Abimizin gazabından korktuğum için bana kızamazsın." Kafanı sallayıp Tao'yu onayladın. Chanyeol bazen gerçekten oldukça hiddetli davranabiliyordu.
Yaralandıktan sonra iki, üç gününü sarayda geçirmiş olsan da en nihayetinde ailene ve okuluna geri dönmek durumunda kalmıştın. Ve okula geri döndüğün ilk günde fakültenizin tarihi açıdan büyük bir öneme sahip olan Lux Coronam'a gezi düzenlediğini öğrenmiştin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon²[Wu YiFan OC]
Fanfiction•2. Kitap!• Wu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve geldiği soy yenilmesi zor güçteydi. Öyleki Ejderha soyu neredeyse tüm Asya Kıtasına hükmediyordu. Sen ise bir 'Nihildin'. Bir anda kesişen yollarınız sizi bir araya getirmişti ve gal...