RiJin'in kalktığı sandalyeye Prens Yifan oturmuş ve yerine oturman için seni bekliyor gibi bakıyordu.
"Otursana Pretiosum." Eliyle sandalyeyi işaret ettiğinde kafanı sallayarak onu onayladın ve oturdun. KyungSoo mutfaktan çıkarken RiJin ve Prensin peşinden gelen abin Chanyeol mutfak kapısının orada bekliyordu.
"Seni zor duruma soktuğum için üzgünüm tedirgin olmuş olmalısın." Yifan anlayışlı bir şekilde konuştuğunda rahat bir nefes almıştın. Ses tonu ister istemez seni rahat hissettirmişti.
"Itiraf etmeliyim ki öyle oldu Majesteleri." Hafifçe tebessüm etmeye çalışarak konuştun. Yifan kıkırdayarak arkasına yaslandı.
"Fakat beni de anlamalısın, oldukça uzun süren uykumdan senin sayende uyandım. Ruhum doğuştan eşim olan seni bekliyormuş meğer." Prens Yifan'ın söyledikleriyle kaşların şaşkınlıkla havalanmıştı. Yoksa? Bir ihtimal?
"Siz Ejderhasınız!" Heyecanla verdiğin tepkiye karşılık Prens Yifan gür bir kahkaha atmıştı.
"Evet pretiosum. Alanda gözlerimiz birbirine değdiğinden beri bendim. Uzun zaman sonra bu insan bedeni ilk kez Ejderhasını hissettiği için zayıftı. O yüzden tam dönüşemedim ya da bayılıp durdum." Kafanda tam olarak oturan durumla ağırca kafanı salladın. Demek Prens Yifan'ın sana bu kadar yakın davranması bundandı. Ejderha bedenini ele geçirmişti.
Ayrıca dikkatli bakınca fark etmiştin, göz bebeklerinde kırmızı renkler dolaşıp duruyordu.
"Prens Yifan bu durumu nasıl karşılayacak? Yani onun iradesi dışında oldu-"
"Onun iradesi benim." Ejderha sert bir şekilde konuştuğunda dilini ısırıp laflarını yutmuştun. Ejderha, yüzündeki değişimi fark ettiğinde gerilen yüzü yumuşamıştı. "Özür dilerim Pretiosum. Sert konuşmak istemedim sadece Yifan istese de benim otoritemi ya da senin eşimiz oluşunu reddedemez." Az evvelkine göre daha sakin bir ses tonu ile konuşup hafifçe masaya doğru eğilmişti.
"Yani o da mı bana karşı sizin gibi hissedecek?" Ejderha muzip bir şekilde gülümsedi.
"Sen bizim eşimizsin, Yifan inkâr etmeye çalışsada artık kalbimiz senin için atıyor. Yani evet hemen olmasa da o da benim gibi hissedecek. Belki de daha yoğun bir şekilde. Çünkü ben bu zayıf bedene sürekli gelemeyecek gibiyim. Güçlenmezse tabii." Anladığını belirtmek istercesine dudaklarını birbirine bastırdın ve kafanı salladın. Ejderha kıkırdamıştı. "Utandın. Utanınca pek tatlı oluyormuşsun."
Gözlerini devirip gülümsedin "Teşekkür ederim Majesteleri."
"Sarayda rahatsız hissettiğini biliyorum o yüzden istiyorsan gidebilirsin. Nasıl olsa bundan sonra sık sık görüşeceğiz." Ejderhanın imasını şimdilik gözardı ederek ayaklandın.
"Anlayışınız için teşekkür ederim Majesteleri." Hafifçe selam verip konuştunda Ejderha gülümsedi.
"Tekrar görüşmek üzere Pretiosum."
***
"Ne demek eş olmuşlar?!" Annen şaşkınlıkla konuşup ayaklandığında derin bir nefes aldın.Eve Chanyeol ile birlikte dönmüştün ve abin böylece sana bir şey bırakmadan ne var ne yok her şeyi ailenize anlatmıştı. Tabii Chanyeol de olanları hazmetmiş sayılmazdı. Kız kardeşiyle, yıllardır hizmet ettiği aynı zamanda yakın dostluk kurduğu adam eş olmuştu yahu! Asırlardır kimsenin dönüşmediği ülkelerinde Prens Yifan dönüşmüştü.
"Anne, tekrar özet geçiyorum artık dilim yoruldu bu son. Prens Yifan'ın Ejderhası uyandı. Iunae Lumen ile birbirlerini eş seçtiler. Resmiyete dökülmese de artık o Kraliyet Ailesinden sayılır. Yaş töreninden sonra evlilik töreni yapılabilir." Chanyeol defalarca tekrar ettiği cümleleri bir daha söyledikten sonra bıkkın bir nefes alarak evinizin salonundan çıkmıştı. Hâlâ şaşkınlıktan kendine gelemeyen annene karşılık ZiTao kıkırdamadan edememişti. Baban ise düşünceli bir şekilde sana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon²[Wu YiFan OC]
Fanfic•2. Kitap!• Wu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve geldiği soy yenilmesi zor güçteydi. Öyleki Ejderha soyu neredeyse tüm Asya Kıtasına hükmediyordu. Sen ise bir 'Nihildin'. Bir anda kesişen yollarınız sizi bir araya getirmişti ve gal...