16. Ateş 🔥

1.2K 196 369
                                    

Koca alanda, herkesin gözlerinin önünde vücudun mor alevler içindeyken öylece dikiliyordun.

Şahmeran ve çocukları acı dolu tıslamalar ile kıvranmaya devam ederken senin de kolların hafifçe iki yanda açık duruyordu.

"Geri döneceğim! Döndüğüm zaman bu işi tamamen bitireceğiz Majesteleri!" Şahmeran, onu sarmış mor alevlerin içinden konuştuktan sonra ardında yeşil bir duman bırakarak ortadan kaybolmuştu. Onunla birlikte çocukları aynı şekilde kaybolmuştu.

Yorgun bir nefes bıraktığında mor alevlerin sönmüştü. Halk sevinç nidaları bırakırken Kris sana doğru uçuyordu. Hector gagası ile RiJin'i dürtükleyip uyandırmaya çalışırken Alfa Jongin de kurt formunda sana doğru koşuyordu.

Başın öyle bir dönüyordu ki sanki birisi ayaklarının altından zemini çekiyor gibiydi. Kris gürültüyle yere indikten sonra sana yaklaştı. Alev kırmızısı gözlerini gözlerine dikmişti. Görüşün giderek bulanıklaşırken gülümsemeye çalıştın.

Kris endişeli gözlerle sana bakarken senin daha fazla kendini ayakta tutacak gücün kalmamıştı. Yorgunlukla gözlerin kapanırken kendini yere bıraktın.

Alfa Jongin, sert zemine düşmene engel olmak için zeminle senin arana girmişti.

"Lunae Lumen!" Chanyeol endişeli bir ses tonu ile konuşup sana koştururken halktan endişeli ve korku dolu sesler yükseliyordu. Basın yüksek sesle son dakika haberini geçerken flaşlar patlamaya devam ediyordu.

Kris yüksek sesli bir kükreme bıraktı. Burnunu karnına değdirip uyanman için dürtüklese de sen çoktan derin bir uykuya dalmıştın.

Kris acı dolu bir sesle tekrar kükredikten sonra seni bir pençesi ile yakaladığı gibi hafifçe havalandı. Chanyeol ve Alfa Jongin'e ufak bir bakış attıktan sonra iyice yükselip pençelerinin arasındaki senle birlikte saraya doğru uçmaya başladı.

***
Gözlerini yeşillikler ile çevrili renk renk çiçeklerin olduğu bir yerde açmıştın. Yattığın yerden kalkıp etrafına bakındın. Her yer parıl parıl parlıyordu. Üstünde çok hoş lila renkli uzun bir elbise vardı.

"Hoş geldiniz Majesteleri." Duyduğun tanıdık sesle arkanı döndün.

"Eri-ah?" Alanda gördüğün ve sana kolyeyi hediye eden elf çocuğu gülümseyerek sana bakıyordu.

"Çok yorulduğunuz için bayıldınız. Ben de bunun konuşmak için iyi bir fırsat olduğunu düşündüm." Sevimli bir şekilde gülümsediğinde şaşkınlık içinde olsan da gülümseyerek karşılık vermeye çalıştın.

"Hediyen için üzgünüm." Mahçup bir ses tonu ile konuştuğunda Eri kafasını gülümseyerek sağa sola salladı.

"Hayır Majesteleri üzülmeyin lütfen. Amacına hizmet etmesi için yapılmıştı ve amacına hizmet etti." Duyduğun cümle ile derin bir nefes alıp yüzünü sıvazladın.

"Neler oluyor anlatır mısın? Şahmeran saldırdığında yaptıklarım bana hiç mantıklı gelmiyor. Bu zamana dek kendimi bir 'Nihil' zannediyordum." Eri muzip bir şekilde kıkırdayıp hoplaya zıplaya yanına gelip sana daha çok yaklaştı.

"Yaniii artık bir 'Nihil' olmadığınızı kabul ediyor musunuz?"

"Ellerimden hatta vücudumun her  yerinden mor alevler fışkırdığına hatta Şahmeran ve çocuklarını neredeyse cayır cayır yakıp öldürecek olduğuma göre bir 'Nihil' olamam değil mi?" Tek kaşını kaldırıp agresif bir şekilde konuşmana karşılık Eri'nin yaptığı heyecanla ellerini çırpıp tiz bir çığlık atmak olmuştu.

Selection of the Dragon²[Wu YiFan OC]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin