"Hatırlamıyorlar mı yani?" RiJin endişe dolu bir sesle konuştuğunda Eri kafasını sağa sola salladı.
"Ne olduklarını biliyorlar ama aslında kim olduklarını, geçmişte ne yaşadıklarını, kimlerin reenkarne bedenleri olduklarını bilmiyorlar." Eri hüzün dolu bir sesle konuştuğunda RiJin derin bir nefes aldı.
"Rüyalarına girmen işe yaramıyor mu?"
"Kadim Ejderha o kadar inatçı ki! Beni delirtiyor. Küçük görünüyorum diye beni çocuk zannedip sürekli tersliyor. Yifan desen o da 'Ben zaten Kadim Ejderha olduğumu biliyordum' diyor! Ne zaman geçmişi anlatmaya kalksam lafı ağzıma tıkıyor ikisi de. Pretiosum'un rüyasına da yalnızca bir kere girebildim! Ona da Amethyst olduğunu söyledim ama geçmiş yaşamını hatırladığından şüpheliyim." RiJin kızıl saçlarını hırçın bir şekilde karıştırdı. Eri ürkmüş gözlerle ona bakıyordu.
"Eğer hatırlayamazlarsa boku yediğimizin resmidir. Glacies kapıya dayandı, Şahmeran yüksek ihtimalle onunla iş birliği yapıyor, Cor Meum'un kalbinin buz tutması an meselesi."
"Aşağılık yılan! Amethyst olmasa ömrü boyunca evlatlarıyla o leş kokulu yilan deliklerinden birinde yaşayacaktı. Kraliçe ona unvan verdi, saygınlık verdi, onunla çalışma imkani verdi! Zehirli şıllık! Neymiş bu taht onun hakkıymış!" Eri ellerini bacaklarına vurup sinirli sinirli konuştuğunda RiJin onun bu sevimli haline gülmek istemişti fakat Eri ondan yaşlıydı. En ufak hareketini saygısızlık olarak görürse hayatı kayabilirdi.
"Yapmamı önerdiğin bir şey var mı?" RiJin kaşlarını kaldırarak konuştu. Eri yanaklarını şişirip derin bir 'of' çekmişti.
"Elden bir şey gelir mi ki? Ikisi- ah pardon üçü de hatırlamamakta diretiyor."
"Sıçtık o zaman." Kızıl Saçlı muhafız umutsuz bir ses tonu ile konuştuğunda Eri elinin tersi ile ona vurmuştu.
"Ikidir edepsiz edepsiz konuşuyorsun!"
"NE YAPAYIM YA SINIRLIYIM, STRESLIYIM, KORKUYORUM!"
"BANA SESINI YÜKSELTME! BU YAŞINDAN SONRA DÖVMEYEYIM SENI!"
"Tokatlasana beni kendime gelirim." Kızıl saçlı kadın yüzünü Eri'ye doğru uzatınca Eri parmağını alnına dayayıp onu geriye doğru ittirmişti.
***
"Şahmeranla iş birliği yapıyorlar yani." Yifan kaşlarını kaldırıp karşısındaki kadına baktı. Bilgi almak için Suri'yi zindandan çıkarıp arz odasına getirmiştiniz. Glacies Kuzey önlerine kadar gelmişti ve savaş kapıdaydı. Bir kaç kez elçi gönderip uzlaşma teklif etseniz de bir faydası olmamıştı."Evet. Annem onları Cor Meum'a soktu. Asırlardır bu ülkede yaşadığı için Kraliyetin bildiğinden daha farklı giriş yolları biliyor." Suri tekrar detaylı bir onay verdiğinde alnını ovuşturdun.
"Bu konuda zayıf kalırız. Ülke kurulduğundan beri tahta geçen her Kraliçe ve Kral'a hizmet etti. Ülkenin içini dışını biliyor." Umutsuz bir sesle konuştuğunda Yifan sana dönüp elini tuttu.
"Savaş pozisyonu aldık. Ordu çoktan hazır. Her duruma hazırlıklıyız."
"Majesteleri bölmek istemem ancak son zamanlarda Lux Coronam'a gittiniz mi?" Suri çekingen bir ses tonu ile araya girdiğinde kaşlarını kaldırarak ona döndün.
"Neden?"
"Sizce de orada bir tuhaflık yok mu? Annem her gün uzun saatlerini orada geçiriyordu. Eski Sarayla ilgili kurduğu ya da yürüttüğü bir plan olabilir." Suri dürüst bir şekilde açıklama yapmıştı.
"Şu an o bölgeye gitmek tehlikeli olabilir Majesteleri." Chanyeol araya girip konuştuğunda RiJin kaşlarını çatarak ona baktı.
"Saygısızlık etmek istemem Şef ancak orada bir terslik varsa bu durum bizi felakete sürükler. Ne varsa gidip görmemiz daha mantıklı." Chanyeol de kaşlarını çatmış ve tamamen RiJin'e dönmüştü. Ikili birbirine meydan okuyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon²[Wu YiFan OC]
Fanfiction•2. Kitap!• Wu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve geldiği soy yenilmesi zor güçteydi. Öyleki Ejderha soyu neredeyse tüm Asya Kıtasına hükmediyordu. Sen ise bir 'Nihildin'. Bir anda kesişen yollarınız sizi bir araya getirmişti ve gal...