Italik yazılar Kris,
Kalın yazılar Yifan,
Hem italik hem kalın yazılar Kris ve Yifan.(Parantez içinde açıklamaları bulunanlar sizin konuşmanız.)
***
"Saray çok güzel gerçekten." Hayranlık dolu bir sesle etrafını inceleyerek konuştun. Eski saray çok göz alıcı duruyordu.
"Cor Meum ve kıymetlisinin anılarını hâlâ yaşatıyor. Ilk günki gibi ayakta." Yifan mermer duvara yaslanıp bakışlarını sana çevirdi. Ona ufak, kısa bir gülümseme vermekle yetindin.
"Bana kızgınsın." Yifan çıkarım yaparmış gibi konuştuğunda dikkatini ona verdin.
"Ben buna kızgınlık demezdim. Kırgınım. Sadece sana değil size." Kollarını göğüsünde kavuşturup ciddi bir tavır takındın. Aslında Yifan'ın bu konuyu açması iyi olmuştu. İçten içe ona kırgındın ve bunu ifade edememek seni yiyip bitiriyordu. "Bir tek sen değil, Kris de benden sakladı. Nasıl hissettiğimi biliyor musunuz? Olmaması gereken bir fazlalık, değersiz biri gibi hissettim." Bütün dürüstlüğün ile konuştun. Yifan'ın bir gözü renk değiştirmiş ateş kırmızısına dönmüştü.
Hangi konudan bahsettiğini elbette biliyordu. Aranızdaki bağı kabul etmediği yalanından bahsediyordun.
"Pretiosum. Sen bizim için asla söylediğin sıfatlarda biri olamazsın. Sen paha biçilemez değerdesin. Sen bizim diğer yarımızsın. Bizi tamamlayansın. Sen bizim yüreğimizsin." Yifan ve Kris itiraz dolu bir ses tonu ile konuştu. Sana yaklaşıp göğüsünde bağladığın kollarını çözen adama baktın. Gözünün biri ateş kırmızısıyken diğeri yemyeşildi. Ellerini okşayamaya başladığında kafanı eğip birleşen ellerinize baktın. Yifan'ın damarları ateş kırmızısıydı.
"Bana söylemeliydiniz. Böyle bir planın içinde olduğunuzu bilmeliydim. Ruhumuz, kalbimiz birbirine bağlıyken sizin yüreğinizde başkasını taşıyor olma ihtimaliniz benim için ızdırap gibiydi." Sonunda kendine bile itiraf etmekten çekindiklerini itiraf ediyorken titrek bir nefes aldın. "Şu an tuttuğum bu ellerin başkasının ellerini tutmaya heveslendiğini düşünmek nasıl bir histi biliyor musunuz?" Göğüsüne bir ağırlık oturmuş gibi hissettiğinde derin bir nefes aldın.
"Özür dileriz. Sana söylememek aptallıktı biliyoruz ama aptal Yifan'ın ne yaptığından benim bile haberim yoktu. Işin içinden sıyrıldın yani Kris. Öğrenince devam ettirmek isteyen de sendin?" Ikili senin derdine düşmeyi bırakıp didişmeye başladığında kıkırdamana engel olamadın.
"Bazen veliaht mısınız yoksa 5 yaşında çocuk musunuz anlayamıyorum."
"Pretiosum, hata ettiğimin farkındayım. Senin kalp ağrını hissettiğim anda sana söylemeliydim ama yapmadım. Zhú'nun ne tür bir canlı olduğunu bilemediğim için sen de öğrenirsen bir şekilde sana zarar verir diye çekindim." Yifan bir elini senin yanağına yaslayıp konuştu. Pişmanlığı gözlerinden okunuyordu. "Telafi edeceğim. Kırgınlığını en sağlam şekilde telafi edeceğim hemde. Söz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selection of the Dragon²[Wu YiFan OC]
Fanfic•2. Kitap!• Wu YiFan kadim Ejderha soyunun Prensi'ydi. Kendisi ve geldiği soy yenilmesi zor güçteydi. Öyleki Ejderha soyu neredeyse tüm Asya Kıtasına hükmediyordu. Sen ise bir 'Nihildin'. Bir anda kesişen yollarınız sizi bir araya getirmişti ve gal...