Onbirinci Bölüm

1.7K 257 35
                                    

Nilüfer Doğan

05********* sizi Gurur ve Önyargı grubuna ekledi.

05*********
İkinci provamız yarın 16.00 Beyaz Salon.

Gördüğümü anlamam bir yarım dakikamı alıyor. Asistan odasında Şebnem ve Can'la oturuyoruz. Güneş'ten aldığım keyifsiz haberlerin üzerinden üç dört gün geçti. Ozan şehir dışından döndü, Güneş de şimdilik kimseye bir şey anlatmama planlarına sadık kalarak evlerinde kalmaya devam ediyor.

Bu geçen süre zarfında o kadar çok çalışmam gerekti ki uyumak haricinde eve gidemedim bile. Psikoloji 1. ve 2. sınıflar için ikinci vizelerini hazırlamam, 3. sınıflarınsa notlarını girmem gerekiyordu. En nihayetinde bugün dergi yazımın da son günüydü, sabahın köründen beri ilhamsızlığın pençesinde uğraşıyordum. Kendimi sık sık kafamla ağlayarak klavyeyi kırarken ya da elimdeki kahveyi histerik kahkahalarla bilgisayarıma dökerken hayal ettim, bunların da pek işe yaradığını söyleyemeyeceğim.

İki saat önce uğrunda türlü delirmeler yaşadığım köşe yazıma son noktayı koydum. Şimdi bir yandan sınav kağıtlarını okuyorum bir yandan da Şebnem ve Can'a provalardan bahsediyorum. Biricik arkadaşlarım bu oyun hakkında benden daha hevesliler.

'Bence yaşadığın şey tipik bir 'imposter syndrome'' diyor Şebnem. 'Bugüne kadar çalıştırdığın psikodrama sınıflarını düşünsene. Bu alanda hepimizden çok sertifikan var. Bu işte gerçekten iyisin. Ama güvenli alanından çıktığın için, özellikle de yargılanmaktan çok korkuyorsun, bu da senin geçmişte elde ettiğin başarılara objektif bir şekilde bakmanı engelliyor.'

Bir darbe de Can'dan geliyor. 'Şebnem haklı. Ben de sık sık çoğu işin altından kalkamayacağımı düşünüyorum biliyorsun.'

Gözlerimi sınav kağıtlarından ayırıp Can'a sempatiyle dolu bir bakış atıyorum. Onun da elinde bir tomar sınav kağıdı var. Hafif uzamış dalgalı saçları öne eğildiğinde gözlüğünün önüne düştüğü için sık sık parmaklarıyla geriye doğru tarıyor. Can deneysel psikoloji doktorası yapıyor, üstelik bu doktoraya girebilmek için yapılan yazılı ve sözlü sınavları dereceyle geçti. Tipik bir onur öğrencisi, ama o da benim gibi çoğu zaman yüreklendirmeye ihtiyaç duyuyor.

'Öyle bakma.' diye devam ediyor Can. 'Ne zaman yeni bir görevim olsa işte diyorum, bu sefer çuvallayacağım ve herkes bundan önceki başarılarımın sadece şansım sayesinde olduğunu düşünecek.' 

'Bunu etrafa aynı bu şekilde yansıtarak sana karşı beklentileri de düşürmeyi hedefliyorsun tabii.' diye yorumunu yapıyor Şebnem. Yüzünde muzip bir gülümsemeyle Can'a bakıyor şimdi.

Can da biraz sıkıntıyla biraz utanarak iç çekiyor. 'Yani böyle bir yan etki ummuyorum diyemem, evet.'

Tam o anda masadaki telefonum titreyip ekranına mesajlar geliyor. Bir whatsapp grubu kurulmuş. Bu kadar ünlü insanların whatsapp grubu olduğuna inanmayı peşinen reddediyorum. Özgür Kentmen'i elinde telefonu mesaj yazarken hayal edemiyorum bile. Her şeyi menajerine yaptıran adam imajı oldukça kuvvetli.

'Whatsapp grubu kurmuşlar.' diyorum şaşkınlıkla. 'Yarın ikinci prova varmış.'

Şebnem hızlıca sandalyesini bana yapıştırıyor. 'Kimler varmış, grup bilgisini açsana. Profil fotoğraflarına bakalım n'olur!'
Can da sandalyesini benim yanıma çekiyor şimdi.
Grup bilgilerini açınca mesajın Özgür Kentmen'den olduğunu görüyorum. Ters ışıkta çekilmiş bir profil fotoğrafı var. Kocaman bir köpeğe sarılıyor. Köpek de o da silüet halinde. Hayvan sevgisi gibi sıcak bir şeyden gerçekten nasibini almış mıdır, merak ediyorum. Yoksa sadece imajı için düşünülmüş bir pr mı? Kendisine insani olan hiçbir şeyi konduramayacak bir önyargı geliştirmiş olabilirim.

Aşk, Gurur ve Modern Zamanlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin