Yirmidokuzuncu Bölüm

1.7K 258 54
                                    

Merhaba! 🌞Yeni bölümle karşınızdayım. Umuyorum siz de Mr. Darcy'nin mektubunu benim kadar heyecanla okursunuz. Çok sevgiler, öpüyorum 💖💖

                               Nilüfer Doğan

Size yalan söyleyemem burada bizbizeyiz. Mektubu elime aldığım ilk an hiçbir şey düşünemedim. Yaşadığım sahneye dışarıdan bakıyor gibi hissediyordum. İlk şok geçtiğinde mutfaktaki yüksek sandalyelerden birine kendimi bıraktım.

Düşünme kabiliyetim yavaş yavaş yerine geldiğinde ise, bu mektubun Özgür'ün kendini açıkladığı bir mektup olduğunu tahmin ettim. Oyunun geleceği için Elizabeth Bennet'ın gönlünü almak zorunda hissetmiş olmalıydı.

Eğer; bunun alelade bir özür mektubu olmadığını biri bana söylemiş olsaydı da, başka ne düşünebilirdim, bilemiyorum. Ama yine de, hiçbir şey beni okuduklarıma hazırlayamazdı.

Okuduğumda hissedebileceğim hayal kırıklığını olabildiğince geciktirmek adına, önce oturduğum sandalyeden kalkıp kendime bir kahve koydum. Bu esnada ellerim bir miktar titrediği için kahvenin hatrı sayılır kısmını tezgaha döktüm tabii.

Tezgahı ağır ağır sildim. Temiz bulaşıkları kaldırdım ve bir daha tezgahı sildim. Üçüncüye silmem çok mantıksız olacaktı, biliyordum ama kendimi alıkoyamadım. Sonra, artık bundan kaçamayacağımı anladığımda üzerinde Özür Dilerim yazan zarfı aldım, sandalyeye oturdum ve ekstra bir özenle, düzgünce açtım.

Kalbimin nasıl attığını size anlatmam çok zor. Bütün atışlarını boğazımda hissediyordum. Önce Özgür'ün yazısının ne kadar güzel olduğu dikkatimi çekti. Sonra kulaklarım uğuldarken kağıda şöyle bir göz gezdirdim.

...Sana beni tanıma fırsatı bile vermeden kendimden nefret ettirdim, ... Cemre'yle konuşabilirsin, beklemem gerektiğinin farkındayım...

En sonunda derin bir nefes aldım ve kendimi en kötü ihtimallere hazırlayarak okumaya başladım.

Nilüfer;

Aslında bu mektubu seninle son konuşmamızdan hemen sonra yazmak istedim. Ama içimde bir yerlerde olayın sıcaklığıyla ve aceleyle yazılmış bir mektubun hiçbir şeyi düzeltmeyeceğini biliyordum.

Önce seni gerçekten anlamam gerekiyordu. Önce, yaptığım her hatayı kabul etmem ve düzeltmeye gerçekten gönüllü olmam gerekiyordu. Mazeretleri bırakıp hatalarımı kabul etmem hızlı ama acılı bir şekilde gerçekleşti.

Çok hata yaptım Nilüfer. Başından sonuna kadar. Bazısının sebebi kibirimdi ki o zamanlar muhtemelen buna gurur derdim. Ama şimdi kendime dışarıdan baktığımda nasıl kibirli bir budala gibi davrandığımı görüyorum.

Beni ilk gördüğünde duydukların için senden çok özür diliyorum. O gün söylediklerim için gerçekten çok üzgünüm. Arda bana seni işaret ettiğinde sen tamamen gölgede duruyordun. Ama şimdi utançla görüyorum ki bu kabalığıma engel olamamış. Seni gerçekten gördüğüm ilk an, senin sahneye çıktığın o ilk saniye söylediklerimden pişman oldum. Ama son konuşmamızda bana dediğin gibi. Çok geç. Geri alamam. Sana beni tanıma fırsatı bile vermeden kendimden nefret ettirdim.

Ve sen her geçen gün, o ilk önyargım hakkında daha derinden pişman olmamı sağladın. Bunu güzelliğinle, eşsiz zekanla, nezaketinle yaptın Nilüfer. Sana dair güzel olan hiçbir şeyi asla yeterince takdir edemem. Çok güzelsin. Her yönünle. Lütfen bunları boş övgülermiş gibi görme. Bunları gerektiği gibi yüzüne söyleme şansı bulamamaktan korkan bir adamın, belki de elindeki tek fırsatı değerlendirmesi olarak gör.

Aşk, Gurur ve Modern Zamanlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin