Bu hikayeyi bitirmeye yemim ettiğimin bir teminatı olarak 24 saat dolmadan bir bölüm daha getiriyorum size. Yorumlarınız beni çok motive ediyor. Bu bölümü; hala daha hikayeyi okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese ithaf ediyorum. İyi ki, iyi ki varsınız🥹💖💖 Öpücükler 💖💖🌸
Nilüfer Doğan'Ee yani? Siz şimdi nesiniz? Sormadın mı Özgür'e, beni çat diye öptün ama, biz şimdi neyiz seninle diye?'
Tahminleri alayım dostlarım, bu şuursuz sorunun sahibi sizce kim olabilir? Evet tebrik ediyorum, tabii ki de Şebnem.
'Öf allah aşkına.' diyen Seçil'e büyük umutlarla dönüyorum. Sanki sağduyulu bir yorum yapacakmış gibi görünüyor. Ben hevesle beklerken 'Özgür Kentmen seni hiç kimseden hiçbir çekincesi olmadığını gösterir şekilde öpse sen cümle kurabilir miydin?' diyor. Şebnem de bunu mantıklı bulmuş olacak ki 'Doğru.' diye yanıtlıyor. 'Kuramazdım.'
Sağduyu beklediğim insanlara bakar mısınız? Seçil, Şebnem, Güneş ve ben yine benim evimdeyiz. Ben onlara olanları anlatmayı yeni bitirdim ve şimdi yorum adı altında beni yargılama saati.
Güneş elinde tuttuğu tepside dört tane duble türk kahvesi taşıyarak balkona giriyor. 'Peki sonra ne oldu, provalarda yani?'
Sonra ne oldu sizlere de anlatayım. Ben gerçeklikten tamamen koptuğum birkaç dakikanın sonunda prova salonuna geri döndüm. Özgür provanın 2. perdesinde adeta bambaşka biriydi. Herkese gülümsüyor, herkesle diyalog kuruyordu. Bu ruh hali adeta havaya sıkılmış güzel bir parfüm gibi bütün odaya yayıldı. Bu sayede de provaların ikinci kısmı çok daha iyi geçti.
Fakat yaklaşık bir buçuk saat sonra gelen bir telefon neticesinde provanın kalan kısmına Arda'yla devam ettik. Telefonun gelmesiyle Özgür seri adımlarla salondan çıktı bir daha da dönmedi. Açıkçası bu durumun işime gelmesini beklerdim. Çünkü aramızdaki bu şey-artık adı her neyse- yönetmen oyuncu ilişkisinin dışında olduğu ve herkes tarafından fark edilmeye başladığı için Özgür'ün yanında nasıl davranacağımı kestiremiyorum. Ama işime gelmedi. Elli kişilik salondan çıkan tek bir kişi bütün salonu boşaltmış gibi hissetmeme engel olamadım. Sanırım aramızın bir miktar düzelmesi sebebiyle eve beraber döneceğimiz gibi bir hayale kapılmıştım ve hayallerim suya düştü.
Fakat Özgür beni habersiz de bırakmamıştı. Prova bittiğinde; Arda bana gülümseyerek beyaz bir zarf uzattı.
'Özgür sana iletmemi rica etti.'
Heyecandan ellerim titreyerek zarfı aldım ve Arda'ya gülümseyerek teşekkürlerimi sundum. Prova salonundan çıkıp eve yürümeyi bekleyemeden zarfı açtım. İçinden cumartesi saat 8'deki tek kişilik oyuna ismime yazılmış bir davetiye ve dörde katlanmış beyaz bir kağıt çıktı. Davetiyedeki yana yatık düzgün el yazısını tanıdığımda bir gülümseme dudaklarımı çekiştirmeye başlamıştı bile. Davetiyeyi dikkatlice çantama koyduktan sonra, hala titremesi durmamış ellerimle beyaz kağıdı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk, Gurur ve Modern Zamanlar
Novela Juvenil'İleride kızım olduğunda ona asla okutmayacağım yazarlar listesi yapıyorum, dinlemek ister misin?' Nil elinde kahvesiyle mutfak penceresinin pervazına oturmuştu. Bir yandan telefonuyla oynayan Seçil'i izliyor bir yandan bacağını her sinirlendiğinde...