Yedinci Bölüm

1.7K 227 70
                                    

Nil şimdi etrafına şöyle bir bakıyordu da, gerçekten buraya çağrılmış ve daha önce hiç ekranlarda görülmemiş sadece iki kişi vardı: Seçil ve kendisi.

Prova saatinde salona geçmişlerdi. Yönetmen ve üç kişilik samimi arkadaş grubu henüz teşrif etmemişti. Prova salonu oldukça büyük ve aydınlık bir alandı. Tam ortası daire şeklinde boş bırakılmış, dairenin etrafındaki zemin ise minderlerle ve yumuşak koltuklarla doldurulmuştu.

Nil, Sabah ve Seçil köşede kalan pencerelerden birine yakın üç mindere yerleşmişlerdi. Seçil tam Nil'in yanında tüm dikkatini tahta parkelere vermiş mide bulantısını bastırmaya çalışıyordu. Sabah ise Seçil'in yanında konservatuardan tanıdığı bir kızla konuşmaya başlamıştı. Nil o kızın Bennet kardeşlerden biri olacağını duydu; ama sonra içeriye giren kişiyle dikkati dağıldı.

Oldukça uzun boylu bir adamdı bu. Kızıl, dağınık, dalgalı saçları ve çok düzgün -elle oyulmuş gibi- bir burnu vardı. Birkaç kişiye sonsuz cazibesiyle gülümseyerek selam verdiğinde, Nil etkilendiğini kendine itiraf etmek zorunda kaldı. İnsanlarla rahatça sohbet ediyor ve bol bol ellerini, mimiklerini kullanıyordu. 'Biçimli güzel, uzun parmaklı ve büyük ellerini...'diye ekledi Nil'in iç sesi.

Bu adamı daha önce görmüştü, emindi bundan. Adı Tolga mıydı? Şu ya da bu yaz dizisinde esas çocuğu oynuyor olmalıydı.

Oynamıyorsa da dizi sektörüne yazıklar olsun, başlarını önlerine alıp düşünsünler.

Nil ilk şaşkınlığını üzerinden atınca, aynı adamı bu kadar uzun süre göz hapsine almaktan utanıp tekrar etrafına bakmaya başladı. Herkesi gözü bir yerden ısırıyordu ama isimleri konusunda çok emin değildi. Odanın karşı tarafında muhtemelen Mr ve Mrs Bennet'ı falan oynayacak bir grup orta yaşlı oyuncu vardı. Devlet Tiyatrosunda birkaç oyunlarını izlemişti. Machbet miydi? Biraz ileride tek başına oturmuş, elindeki tablete hızlı hızlı not alan bir tiyatro eleştirmeni vardı. Adamın çok keskin bir kalemi olduğunu duymuştu, acaba oyundan övgüyle söz etmesi için rüşvet olarak hangi role uygun görülmüştü?

Tam bunları düşünürken burnuna çok temiz, sabunu çağrıştıran bir erkek parfümü geldi. Tekrar nefes alınca kokuda sabun olamayacak kadar çekici bir takım baharatları da duydu ve hemen sağına döndüğünde az önce göz hapsine aldığı kızıl saçlı adamı gördü.
'Burası boş mu?' diye sordu adam cömert bir gülümsemeyle.
'Evet, tabii.' dedi Nil. Kendi minderinde biraz daha Seçil'e doğru kaydı.
Adam mindere dünyanın en rahat koltuğuymuş gibi yerleşti ve elini Nil'e uzattı. Güzel, ince uzun parmaklı büyük elini... Sanırım artık el fetişim var, diye düşündü Nil.

'Selam, Tolga ben.'
Nil adamın elini sıkıp gülümsedi, 'Nil ben de, memnun oldum.' dedi.

'Ben de memnun oldum Nil. Hangi roldesin?'

'Elizabeth Bennet.' dedi Nil. 'Sen?'

'Aa, o zaman gerçekten iyisin.' dedi Tolga. Konuşması oldukça kolay ve keyifli biriydi.

'Ben hikayedeki kötü adamım, Mr Wickham.' Sonra role girerek güzel beyaz dişlerini gösteren bir gülümsemeyle Nile baktı. Hafif bir reverans yaptı ve 'Hizmetinizdeyim Miss Eliza.' dedi.

Nil küçük bir kahkaha attı. 'Şimdiden size güven duyuyorum, Mr Wickham.' dedi.

'Seni hiç tanımıyorum desem kabalık etmiş olur muyum?' diye sordu Tolga. 'Sektörün içinde herkes birbirini iyi kötü tanır diye diyorum, lütfen yanlış anlama. Hala konservatuarda filan mısın?'

Nil, Tolga'nın ilgisinden hoşlanmıştı. Normalde insanlarla iletişim kurarken çok daha temkinli bir yol izlediği için bu samimiyet ve teklifsizlik hoşuna gitmişti.
'Hayır,' dedi. 'Ben ve arkadaşım Sabah'ın referansıyla geldik. Sabah Doğan'ın kardeşiyim.'

Aşk, Gurur ve Modern Zamanlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin