0.9

52 8 0
                                    

Ertesi sabah uyandığımda günümün güzel geçmeyeceğini biliyordum çünkü başım dün gece saatlerce düşünüp durmaktan olsa gerek çok ağırıyordu.

Fakat buna rağmen kendini yataktan kaldırmayı başarıp hemencecik duş aldım.
Cildimi güzelce nemlendirdikten sonra biraz daha insana benzemiştim. Saçlarımı tarayıp kuruttuktan sonra hızlıca üzerime dün seçtiğim şeyleri giyinip kahvaltıya inmiştim.

Aptal toplantıyı sabahın onunda yapmalarındaki sebep neydi acaba?

Telefonumun çalmasıyla konsolun üzerinden alıp cevap verdim, arayan Aerya'ydı.

"Efendim?" dedim.

"Hazırlandın mı?" diye sordu. "Hazırlandım, neden ki?"

"Sadece kontrol etmek için aradım. Ben birazdan evden çıkacağım, sanırım biraz heyecanlandım." dedi.

Genelde onları sakinleştiren kişi ben olurdum, bu yüzden beni aramış olmalıydı.
"Ben de kahvaltı yapıp çıkacağım, orada görüşürüz." dedim, o da görüşürüz dediğinde telefonu kapattık.

Evdeki herkes çoktan uyanmıştı, hatta beraber kahvaltı yapıyorlardı.

"Günaydın." dedim geçip kendime bir tabak alırken.
Kahvaltı yapmayı pek sevmezdim ama geçiştirmek istememiştim.

Bana günaydın demişlerdi ve annem "Bu kadar erken gideceğini söylememiştin." dedi soru sorarcasına.

Gülümseyip geçmekle yetindim, on dakika sonra kahvaltımı bitirmiş, banyoda dişlerimi fırçalıyordum, işimi bitirdiğimde şapkamı ve maskemi takıp kendimi dışarı atmıştım.

Bighit binası bizim eve oldukça uzaktı, bu yüzden babam beni bırakmayı tercih etmişti ben de kabul etmiştim. Sabah sabah araba kullanmaya niyetim yoktu, bu yüzden onunla beraber arabaya atlayıp yolum bitmesini bekledim.

Kırk dakikalık bir araba yolculuğundan sonra oraya varmış ve babamla vedalaşmıştık, "Mesaj atmayı unutma." demiş ve geri dönmüştü.

Ben ise güvenlikleri geçtikten ve içeri girdikten sonra hızla maskemi cebime koymuştum. Nefes alamıyor gibi hissediyordum bu yüzden gideceğim yere vardığım anda çıkartıyordum.

Kızların hiçbirini etrafta göremeyince biraz daha bakınıp çoktan geldiklerini düşündüm. Koridorun sağ tarafında resepsiyon tarzı bir yer bulunuyordu fakat kimse yoktu, bu yüzden kızlardan birini arayıp sormak için telefonumu çıkardım.

Vardığına emin olduğum Aera'yı aradım ve açması için bekledim, fakat açmadı.

Tam o anda koridorun karşısından bana doğru gelen Taehyung'u gördüm. Üzerine giyindiği siyah tişört ve kahverengi bol şortuyla oldukça rahat görünüyordu, saçları ise dağınıktı ve çok hoş görünüyordu.

Ne yapacağımı bilemediğimden telefonumun ekranını kapatıp gelmesini bekledim, görmezden gelmek kabalık olurdu.

Heyecanlı görünüyordu, biraz da şaşkın.
Tam karşımda durup "Merhaba." dedi, aynı şekilde cevap verdim. "Merhaba."

Derin bir nefes aldı, başsağlığı dileyeceğini anlamıştım. "Arkadaşın adına.. üzgünüm. Başınız sağ olsun." dedi kısık bir sesle.

"Teşekkür ederim." dedim kafamı hafifçe salladıktan sonra.

"Sana bir sürü mesaj attım ama hiçbirine bakmadın, ulaşabileceğim başka bir yer de yoktu."

Twitter'da yaptığım açıklamadan sonra telefonu tabiri caizse elime almamıştım bile, bu yüzden mesaj attıysa bile bakamamış olmam çok doğaldı.

euphony ~ kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin