1.9

256 8 0
                                    

1 Ay Sonra

"Sana herkesten fazla iş düşüyor." dedi Jungkook, "Taehyung'u senin oyalaman lazım."

"Ne? Hayır kesinlikle olmaz, saniyesinde anlar." dedim.
Taehyung'un doğum günü için sürpriz yapma kararı almışlardı ve oyalama işini de bana vermişlerdi, fakat bilmiyorlardı ki Taehyung bana karşı olan duygularını belli etmeye başladığından beri ondan kaçıp duruyordum.

Aptal biri değildi, özellikle bir ay boyunca ondan köşe bucak kaçmış olan birinin doğum gününde onunla zaman geçirme isteğini anlamayacak kadar...

"Ya anlamaz o sen rahat ol, birkaç saat alt tarafı. Senelerdir sürpriz yapamıyoruz bir şekilde anlıyor."
Ofladım, beni anlamamakta ısrarcıydı.

"Jungkook-ah, Taehyung doğum gününde birden onu oyalamamı anlamayacak kadar salak biri mi sence?" dedim bıkmış sesimle.

"Senin yanında olduğundan bizim yokluğumuzu fark etmez, o sırada da toparlanırız işte. Hadi ama Ha-rin, uygun mekanı bulana kadar öldük ama en önemli görevde sana güvendik."

"Öf tamam, bir kere beni dinleseniz şaşarım zaten."
Bunun üzerine "Sen en iyisisin Ha-rin-shi." demiş ve ben fikrimi değiştirmeden telefonu kapatmıştı.

Taehyung hakkında ne duygularımı çözebiliyordum ne de düşüncelerimi, yanındayken hem çok heyecanlanıyordum hem de tam aksine rahat ve güvende hissediyordum.
Kavga ettiğimiz günden beri bana karşı daha dikkatli ve ılımlı davranıyor, sürekli sorular soruyordu. Bir daha böyle bir yanlış anlaşılmanın yaşanmasını istemiyor gibiydi.

Bana benimle flört ettiğini söylediği günden bu yana kendi kabuğuma çekilmiş olduğumu fark etmişti ki daha hassas davranıyordu, o konunun imasını yapmamıştı.

Onun ismi aklıma girince her şey o kadar karışıyordu ki ister istemez her seferinde zorla başka bir şeyler düşünerek kafamdan atmak zorunda kalıyordum.
Stüdyoya inecekken telefonumun tekrar çalmasıyla gözlerimi devirdim, eğer planda bir işi daha bana yıkmak için arıyorlarsa küfredip kapatmaktan çekinmeyecektim.

Taehyung Arıyor...

Arkasından iş çeviriyor gibi hissettiğimden hemen kendimi toparladım ve boğazımı temizleyip aramasına cevap verdim.

"Efendim Taehyung"

"Selam, nasılsın?" diye sordu sesi mutlu geliyordu.

"Çok yorgun olmam ve kemiklerim kırılıyormuş gibi hissetmem dışında gayet iyiyim. Sen nasılsın?"

"Hasta mısın?" diye sordu ilgili bir şekilde.

"Hayır, çekimden çıktık."

"Kendini fazla zorlamamalısın, gidip biraz dinlen." dedi.

"Dinlenemem, stüdyoda birkaç işim var. Sen ne yapıyorsun? İki haftadır ortalarda değilsin?" dedim sorgular gibi.
Halbuki onların da bizim gibi çok yoğun olduğunu ve sürekli koşuşturduklarını biliyordum.

"Programdan programa oradan da stüdyoya gidiyorum işte. Bir an önce gerçek bir tatil yapmak istiyorum." dedi, gerçekten çok yoruluyor olmalılardı.

"Kendine dikkat etmelisin, öğünlerini atlatma ve sıkı giyin. Bu sene kış gerçekten çok sert geçiyor."

"Gerçekten de öyle. İki gün sonra yeni yıla giriyoruz." dedi benim annesi gibi konuşmamdan sonra.

"Evet." dedim, bu sene güzel şeyler yaşanmış olsa dahi Yeji'nin ölümü ile her şey darmadağın olmuştu.

Her zaman biraz eksik hissedecektim ve her zaman kalbimin bir köşesinde özlem ve hüzün birbirine karışacaktı.
Birden gözlerimin dolmasıyla tavana baktım, ağlamanın sırası değildi ama kendimi tutamıyordum işte.

euphony ~ kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin