1.2

43 9 0
                                    

Ertesi gün kızlarla birlikte şirkete gitmiştik, her ne kadar iki haftalık bir müddet verilmiş olsa bile kızlardan hiçbiri boş boş evde durmayı istememişlerdi.
Bu yola başladıysak işimizi düzgün yapmalıyız deyip erkenden hazırlanmışlardı.

Şimdi ise Ji-ho ile birlikte gelecek olan dans eğitmenini bekliyorduk.
Üzerime giyindiğim eşofmanlarım ve topladığım saçlarımla oldukça sade görünüyordum.

Aynada kendimi incelemeye devam ederken içeriye giren uzun boylu adam ile önüme döndüm.

Bizi gördüğünde selamlamıştı ve biz de aynı şekilde eğilmiştik.

"Bu Sung-ho kızlar, Sung-ho bunlar da Chi-ha, Sun-hee, Ha-rin ve Aera. İyi anlaşın." 
Jiho bizi tanıtıp adamın omzunu patpatlamış ve kendini dışarı atmıştı.

Biz ise vakit kaybetmeden çalışmaya başlamıştık.

Birkaç saat boyunca çalıştıktan sonra biraz ara vermek amaçlı kenarda oturmuş nefesleniyorduk, Sung-ho dans konusunda bu kadar yetenekli olduğumuzu tahmin etmediğinden olsa gerek epey şaşırmıştı ve çıtayı yükseltmişti.
Çeşitli kpop danslarının koreografileri üzerine çalışmıştık ve ben paslandığımdan emin olmama rağmen iyi bir iş çıkarmıştım.

Aradan sonra tekrar devam etmiş ve yaklaşık bir saat daha dans ettikten sonra kaslarımızı esnettikten sonra bırakmıştık.

Sung-ho pek konuşkan biri değildi ama işinde iyi olduğu belliydi, yapmamız gerekenleri veya hatalarımızı söyleyip düzelttikten sonra bizi çalıştırmaktan başka bir şey yapmamıştı.

"Çok yoruldum." dedi Chi-ha, haklıydı. Bu yüzden çıkış saatine de yaklaşmış olduğumuzdan sırt çantamdan bir kot ve tişört çıkarıp onları giyindim.

Kilo verdiğimden pantolonlarımın belleri bana tam oturmasa da bunun büyük bir sorun olmadığını düşünüp üzerlerini değiştiren kızları beklemeye koyuldum.

Hepimiz gitmeye hazır olduğumuza kanaat getirdiğimizde ise yurdun yolunu tutmuştuk.

Öğle yemeğinde pek bir şey yemediğimden karnım zil çalıyordu, "Hamburger mi sipariş etsek?" diye sordum kızlara.

Dünden razı olduklarından hızlıca numarayı tuşlayıp zar zor ezberlediğim adresi verdim.

Bugün Taehyung gelecekti ama hâlâ daha şirkette olduğunu bildiğimden kızlara söyleyip söylememek arasında kalmıştım. Nedenini bilmediğim bir şekilde onlara Taehyung ile olan karşılaşmamız ve spontane gelişen arkadaşlığımızdan hiç bahsetmemiştim.

Hamburgerleri nasılsa kızlardan biri alır diye düşündükten sonra hızlıca duşa girdim ve temizlendim, odada işlerimi hallettikten sonra aşağıya indim ve beni beklemeden başlayan kızlara yalandan kaşlarımı çattım.

"Demek beni beklemezsiniz ha?"

Sun-hee beni hiç takmadığını belirtircesine omuzlarını silkerken ben de kafama sardığım havluyu düzeltip yanlarına kuruldum.

Yemeklerimizi yedikten sonra saat yediyi bulmuştu ve biz televizyonun karşısındaki koltuğa yığılmış karşımızdaki pembe diziyi izliyorduk. Pek keyif aldığımız söylenemezdi ama bu bizim yorgunluğumuzu atma şeklimizdi.

Reklam arasının girmesiyle çalan kapı ile ayağa fırladım, nedenini bilmiyordum ama heyecan yapmıştım. Kızlara ne diyecektim? Belki de Ji-ho söyledi sanarlardı.

Onlar bu saatte kimin geleceğini düşünürken ben üzerimdeki hırkayı kendime daha da sararak kapıyı açtım, doğru tahmin etmiştim. Gelen Taehyung'du.

euphony ~ kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin