1.6

46 8 0
                                    

"Dökül hemen."

"Evet, bu odadan çıkışın yok biliyorsun değil mi?"

Kızlar Sung-ho çıktığı gibi beni koltuğa oturtmuş ve iki yandan beni sarmışlardı.
Senelerimiz birlikte geçmişti, elbette birimizin bir sorunu olunca tek bir bakışından bile anlıyorduk.

"Eğer anlatırsam en ufak bir ima bile yapmayacağınıza yemin edin." dedim parmağımı onlara doğrultarak.

"Demek olay Taehyung ile ilgili, şimdi daha da merak ettim." dedi Aera.
Artık kurtuluşum yoktu, kendi kendimi ele vermiştim.

"Pekala, anlatıyorum. Ama ima sezersem hepiniz bitersiniz."

Kıkırdayıp kafalarını salladıklarında olayı başından anlatmaya başladım.

"Dün akşam So-mun ile birlikte buraya geldik, Taehyung ile de son zamanlarda çok yoğun olduğundan fazla konuşamıyorduk zaten. Amerika'dan döndüklerinden haberim yoktu, gecenin bir saatinde buraya geldi ama hoşgeldin dememe izin bile vermeden dışarı çıktı."

"Detay ver detay, hiçbir şey söylemedi mi?" dedi Chi-ha.

"Sizi bölmeyeyim dedi, bekleyin konu bu değil şu an. Bu sabah size önden gidin dedikten sonra onu aradım, ama çok sinirliydi."

"Cümlesi cümlesine anlat hemen." dedi Aera dibime girerken.
"Oldukça kibar bir şekilde şirkette olup olmadığını sordum ama bana ne dedi biliyor musunuz? 'Beni her kafana estiğinde göremezsin Ha-rin, bence sen çok iyi anladın Ha-rin, dürüst olması gereken sensin Ha-rin.'" dedim sesimi kalınlaştırıp onu taklit ederken.

"Nasıl yani? Durup dururken bunları mı söyledi?" diye sordu Sun-hee.

Kafamı olumlu anlamda salladım, "Tartıştık işte, bir de bu yetmezmiş gibi Jimin evlerine davet etti beni."

"Ne?! Bangtan'ın yurduna mı, ne işin var orada?"

Kızlar onlarla tanıştığımı ve birlikte zaman geçirdiğimizi biliyorlardı, ama beni arkadaşları gibi görüp evlerine davet etmelerine şaşırmışlardı, doğruyu söylemek gerekirse ben de şaşırmıştım.

Birkaç saniyelik sessizliği Aera bozmuştu.
"Ha-rin, cidden bunu anlamayacak kadar aptal mısın?"

"Neyi anlamayacak kadar?"

"Taehyung seni kıskanmış." dedi Sun-hee kollarını birbirine bağlayarak.

"Saçmalamayın, başka bir şeye sinirlenmiştir."

"Ha-rin görmezden gelmeyi keser misin artık? Saçma sapan bahaneler üretme. Bangtan Kore'ye dün gece döndü, döndükleri gibi Taehyung neden şirkete gelsin? Daha doğrusu neden bizim pratik odamıza gelsin?"

Mantıklı konuşuyordu, geldikleri gibi kendi yurtlarına geçip dinlenmeleri gerekirdi.

Aera sözlerine devam etti, "Seni görmeye gelmesine rağmen seni So-mun ile görünce yanlış anladı tabiki, kim olsa yanlış anlar. Koskoca odada yalnız başınıza gecenin bir saatinde... So-mun'u sevgilin sandı, bugün arayınca da o yüzden böyle söyledi çünkü senden hoşlanıyor bilmem anlatabildim mi?"

Tabi ya! Taehyung içeri girdiğinde biz So-mun ile sarılıyorduk, bakışlarını hatırlıyordum.

Sessiz kalmayı tercih ettim, böyle bir şey gerçekten olabilir miydi? Ya Taehyung gerçekten benden hoşlanıyorsa? O zaman ne yapacaktım?

Ya da Aeranın anlattığı her şey bizim kafamızda kurduğumuz bir şeyse ve aslında öyle bir şey yoksa?

"Kafayı yiyeceğim." dedim kafamı ellerimin arasına alırken.

euphony ~ kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin