07

52 8 0
                                    

Göz kapaklarımı zorlukla aralayarak etrafıma baktım. Odada kimse yoktu.
Birkaç saniye boyunca neden burada olduğumu düşünüp durdum.
Başım çatlıyordu ve boğazım kurumuştu.

Birden aklıma dolan düşüncelerle gözlerimi açtım. Yeji neredeydi? Nasıldı?

Klişenin aksine kolumda bir serum olmadığı için başımın dönmesine rağmen ayağa kalkıp hızla kapıdan dışarı çıktım.

Yeji'yi bulmam gerekiyordu, yalnız kalamazdı.

Koridorun sonundan gelen bağırış sesleriyle oraya döndüm "Benim kızım yapmaz!" diye çığlık attı kadın, yaklaştığımda ise bunun Yeji'nin annesi olduğunu gördüm.

Hiç durmadan ağlıyor ve Yeji yapmaz diyordu? Neyi yapmazdı?

Ağlayan tek kişi o değildi, yanında bizimkiler ve eşi de vardı.
Herkes perişan gözüküyordu, gözlerim doldu, Yeji ölmüş müydü yani?

İlerleyip yanlarına gittiğimde annesi fark etmedi bile ama kızlar beni görünce daha çok ağlamaya başladılar.
Dayanamayıp ben de fark bile etmeden kabullenme aşamasına girdim.

Daha yirmi yaşındaydı, yıllardır beraberdik, yüzlerce anımız vardı. Beraber sevinip beraber üzülmüştük, şimdi gitmiş miydi yani?

"İntihar etmiş." dedi Chi-ha.

"Etmedi! Benim kızım kendi canına kıymaz! Korkar!" diye bağırdı annesi tekrar.

Babası ise sadece ağlıyordu.

Hıçkırıklarımı tutamıyordum, neden intihar etmişti?

Birkaç saat boyunca orada oturduk, anladığım kadarıyla otopsi yapılacaktı, yurt polis dolu olmalıydı şu an. Hâlâ neden bizi de sorguya çekmediklerini merak ediyordum.

Otopsinin yarın yapılacağını öğrendiğimizde gitmek istememiştik fakat kalmanın bir anlamı yoktu, biliyorduk.

Kızlarla dışarıya hava almaya çıktık, yoksa işlerin daha da kötüleşeceğini biliyorduk.

"Neden yaptı sizce?" dedi Sun-hee derince bir nefes aldıktan sonra?

"Kimseye bir şey belli etmedi." diye cevap verdi Aera, ardından ise "Ne olacak şimdi? Ne yapacağız onsuz?"

"Bilmiyorum." dedim.

O olmadan devam edebilecek gücü kendimde bulamıyordum.

"Yurda gitmemiz gerek, ifade işini aradan çıkaralım. Cenaze için yardım edeceğiz." dedi Chi-ha, soğukkanlı davranmaya çalışıyordu çünkü başka türlü bizi toparlayacak kimse yoktu. Kafamı sallayıp ayağa kalktım ve diğerlerinin de kalkmalarına yardım ettim.

Şansımıza hastanenin önünde bir taksi durmuştu da beklemek zorunda kalmamıştık.

Yurda gitmeyi, o anları tekrar yaşamak istemiyordum. Her tarafı anılarımızla dolu olan o yere gitmek istemiyordum.

Fakat yolculuk bitmişti, kapıları açık, etrafı bir şeritle çevrilmiş yurda gelmiştik.

Polisler intiharına ve sebebine dair araştırma yapıyorlardı.

Geldiğimizi gördüklerinde araştırmaları hâlâ bitmediğindem önce içeri girmemizi engellemişlerdi. Ardından ise bir memur önce benimle sonra diğerleri ile konuşup üstünkörü birkaç soru sormuş ve başsağlığı dilemişti.

Şimdi ise kızlarla ayakta bekliyorduk bir şey çıkacak mı diye.
Birini kaybetmenin yükü çok ağırdı, özellikle de aniden kaybetmenin yükü.

euphony ~ kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin