Taksi geldiğimizi söyleyince ücreti ödedim ve bir kolumda şaraplar diğer kolumda çantam ile dışarı çıktım.
Oldukça büyük bir yer gibi görünüyordu, kapıda dikilen güvenlik önce biraz yüzüme bakmış, ardından tanıyınca bir kafa selamı vermiş ve geçebileceğimi belirtmişti.Saat yedi buçuğa yaklaşıyordu, adrese bakarak boğazımı temizledim ve kapıyı çaldım.
Tahmin ettiğimin aksine yüksek sesli bir müzik veya kargaşa yoktu, Jungkook kapıyı açtı ve beni görünce kocaman gülümsedi.
Ben de aynı şekilde gülümseyip eğildim ve "Merhaba." dedim. Aynı şekilde karşılık verdi ve kenara çekilip içeri girmemi işaret etti.Etrafı incelemeye başlamadan önce elimdeki paketi Jungkook'a uzattım. "Turunuz için tebrik ederim, Kore'ye tekrardan hoşgeldiniz." dedim.
"Bir şeyler almana gerek yoktu, ayrıca sen de evimize hoşgeldin." dedi ve beni tam karşıdaki geniş salona yönlendirirken kendisi tahminimce mutfağa gitti.
Salona girdiğimde içeride isim olarak tanıdığım ama daha önce hiç karşı karşıya gelmediğim insanların oturduğunu gördüm.
Yugyeom ve Eunwoo birbirleriyle sohbet ederlerken Taehyung'un arkadaşları olduğunu düşündüğüm oyuncular da kendi aralarında takılıyorlardı.
Tanrı aşkına içeride neden hiç kadın yoktu? Birden tek karşı cins olarak içeri girdiğimde hepsi doğal olarak bana bakmıştı.
Stresten ölecekmiş gibi hissediyordum, ama yine de kaba biri olmamak için iki farklı tarafa da tek tek eğilip "Merhaba." dedim.
Sesim gerçekten kısık çıkmıştı, elimle kolumdan asılan çantayı sıkıyordum.
Sahi, neden çantamı çıkarmamıştım?Ben merhaba deyip geçerler sanıyordum ama Eunwoo ve Yugyeom hemen ayağa kalkmış ve bana doğru gelmişlerdi.
Önde Eunwoo vardı, ilk önce eğildi ardından "Ben Eunwoo." deyip elini uzattı, elini tutup sıktıktan sonra eğildim ve "Ben de Ha-rin." dedim. "Memnun oldum, kaybınız için çok üzgünüm." demiş ve saygıyı elden bırakmadan kenara çekilip yerini Yugyeom'a bırakmıştı.
Yugyeom ile konuşmadan Eunwoo'ya dönüp "Ben de memnun oldum, ayrıca sağolun." demiştim.
Yugyeom ile de aşağı yukarı aynı konuşmayı yaparken ikisinin benimle tanıştığını görenler de gelip elimi sıkmış ve kendilerini tanıtmışlardı.
Ben hâlâ insanlarka tanışırken içeriye Jin girmiş ve beni görünce gülümseyip "Hoşgeldin." demişti. Onu tur için tebrik ettikten ve kısaca günlük konulardan konuştuktan sonra arkadaşlarının yanına gitmişti, ben de Yugyeom ve Eunwoo'ya "Tanıştığıma tekrardan memnun oldum." dedikten ve aynı cevabı onlardan aldıktan sonra çantamı portmantoya bırakıp mutfaktaki Bangtan üyelerine selam vermeye gittim.
Girdiğim andan itibaren her şeyin iyi ilerlemesi beni mutlu etmiş olacaktı ki mutfağın girişinden seslendim "Merhabalaaar!"
Sesin geldiği yöne doğru bakıp beni gördüklerinde ellerindeki işleri bırakıp beni selamlamışlardı, beni şaşırtan şey ise Jiminin gelip bana sarılması olmuştu..
Taehyung ve Yoongi burada değildi, nerede olduklarını da merak etmiyor değildim. Jin de içeride arkadaşları ile birlikteydi.
"Yardıma ihtiyacınız var gibi görünüyor." dedim ve etraftaki dağınıklığa baktım.
"Aslına bakarsan her şey kontrol altındaydı." dedi Namjoon, "Ta ki sen mutfağa girene kadar Hyung." Jungkook'un konuşmasıyla hepimiz kahkaha atmıştık.
"Alakası bile yok, aşçı erkenden çıkmak zorunda kaldı biz hallediyoruz mecburen." dedi.
Pek hallettikleri söylenemezdi, daha doğrusu oldukça dağınık çalışıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
euphony ~ kth
FanfictionBirlikte geçirdiğimiz o geceyi hatırlıyorum, her şey başlamadan önce son kez delicesine eğlenip şarap içtiğimiz o geceyi... Tatlı tatlı yağan ilk karı ve o an zamanı durdurmak istediğini söyleyen seni... Bana sevgiyle bakan gözlerini hatırlıyorum, o...