"Esat hocam merhabalar,"
"Erken döndüğünü duydum hanımefendi. Okulun yolunu ne zaman bulursunuz," Hocamın hafif sitemli sesiyle içli bir nefes çekerek "Hayatım birazcık karıştı. Şöyle bir kafa izni desem konserden önce. Bayan Eton Londra'da canımı çıkardı hem." Bayan Eton'u öne sürerek şikâyet ettiğimin farkındaydım ama şu an okula gitmek en son istediğim şeydi.
Esat Hocam "Aybars aradı aslında. Ne diyeceğimi bilemiyorum o sebeple bir hafta gelme demek istedim. Buralar bende. Elinin fotoğrafını çekip atar mısın bu arada?"
Sol elime içli bakarak "Birazdan atarım hocam teşekkürler. Sizi seviyorum." Yalakalığımı duyunca kahkaha ile "Sen güzel deha, affedici bir çocuksun bu sebeple öz aileni dinle. Bizde seni seviyoruz. Eylül ablan yanımda selamı var kapatıyorum hadi." Sessizce kapatmasının ardından eşi Eylül ablayı hatırladım, özellikle genç kızlar için kıyafet tasarımcısı olan Eylül ablanın az abiyesini giymemiştim.
Telefonu kapatarak camdan dönünce Celasun'un çoktan gelip koltuklara kurulduğunu gördüm. Telefonumu merak ettiklerini fark ederek karşımda Yağız ve Ateş değil öz abilerim olduğunu bilerek size ne demek yerine açıklama yapmaya başladım.
"Konservatuardan hocam, Aybars olanları çıtlatınca bir hafta izin verdi." Açıklamam üzerine gülümserken Celasun kahvesinden bir yudum alarak, "Umay Çağanalp Fransa'ya gittiğini söyledi. Yurt dışına çok mu çıktın."
Bildiğim yerden gelen soruya tebessüm ederek, "Aslında hep kısa eğitimler ve konserler için gittim. İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya, Rusya, Azerbaycan, Balkan ülkeleri ve Macaristana gittim." Şaşkınca bana bakarlarken "17 yaşında olabilirim ama hızlı bir hayat yaşadım."
Çağanalp merakla "Kaç dil biliyorsun diye sorunca düşünerek "İngilizce ve Fransızcam ileri düzeyde. Almancam eh işte ama Avusturya da yaşamaya karar verirsem Almancamı geliştirmem gerekiyor."
Başka ülkede yaşama planıma kaş çatan Celasun'a siz diye sorunca "Ben orta Avrupa'yı tamamıyla gezdim. Alparslan abimle Barlas abim dünyanın yarısına gitmişlerdir.
Çağanalp bey bir Türkiye delisi olduğundan başka ülkeleri merak etmez pek." Araya giren Çağanalp "Moğolistan'a ve Türkmenistan'a kim gitti o zaman." Birbirlerine laf dalaşına giren ikiliye bakarken içimde ılık bir şeyler aktı sanki.
Hemen kendimi toparlayarak ayağa kalktım ve "kusura bakmazsanız akşam yemeğine kadar dinlenmek istiyorum." Kısaca odadan ikiliyi kovmam ile yatağa uzandım.
Uykum olmamasına karşın yaralı elimden korkuma ve enstrüman sormamak adına tabletimden uygulama açarak sağ elimle alıştırma ve yeni beste için çalışmalarıma baktım. Havanın kararması ile ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama kapının hafifçe tıklatılması ile kendime geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Deha
RomanceDaha bir kaç günlükken yetimhanenin kapısında bulunan Umay'ın hayatı başarı ve zorluklarla ilerlemektedir. 17 yaşında dahi zekasına sahip ve müzik dehası olarak yaşamını sürdürürken ailesinin hayatına dahil olmasıyla hersey tepetaklak olmuştur. Güç...