29.bölüm - Kendi Evimiz

19.3K 1.1K 110
                                    


Şaşkınlıkla arkama döndüğümde Cihangir'i gördüm.

-----

Annem hemen kendini toplayınca bende topladım. Bana doğru ilerleyip yanağıma öpücük konduran Cihangir ben konuşmadan 

"sevgilim unuttun galiba, öğleden sonra alışverişe gidecektik ya. Ben de hanımlar anlayış gösterirse yemeğe de çıkabiliriz diye düşünüp geldim." Yanımdaki yaşlı kadın, 

"Cihangir seni ne zamandır görememiştik. Ne güzel oldu, bu arada tebriklerimi sana da ileteyim. Mükemmel uyum diye size derim." Ben kıkırdarken Cihangir tebessüm ile baş selamı verdi. "Hanımlar kabalığımı affedeceğini düşünerek müstakbel sözlümü alıyorum." 

Anneme baktığımda kahkahasını zor tuttuğu yüzüyle, konuşmayarak hafifçe olur anlamında kafa sallamıştı. Oturanlara hitaben, "kusura bakmayın en kısa zamanda bunu tekrarlayalım." 

Oturduğum yerden kalktığımda Cihangir elimi tutmuştu. Cihangir ile kabanımı almak için durduğumuzda üzerime kabanı tutan görevliden alıp giymeme kendisi yardım etti. Tüm ekip bu anı izleyerek aralarında fısıldaşmaya başlamışlardı bile. 

Kabanımı giydiğimde gülerek kısık sesle "Galiba tüm sosyete bizi konuşacak." Yanağıma ufak bir buse kondurup elimi tutup çıkış kapısına yöneldi. 

"Senin güzelliğini konuşacaklardır sevgilim. Fotoğrafı attığında büyülendim." Arabaya oturduğumuzda "alışveriş mi yapmak istiyorsun cidden."

"Hayır güzelim, bir kadını diğer kadınların elinden alırken, o muhteşem ortamlarını ter etmeyi, tek alışverişe gitme fikri kabul ettirebilir diye düşündüm." 

Omuz silkerek "Umurumda değiller,"dedim. Cihangir dudaklarımdan öperken "benim de" dedi. 

İstanbul'da yemek için ilk defa baş başa dışarıya çıktığımızı şaşkınlıkla fark ettim. Lüks bir restoranda girdiğimizde üzerimdeki kabanı Cihangir aldı. El ele masamıza giderken gözler bize dönmüştü. Yemekleri söylediğimizde, elimi elinin arasına almış yüzüğümü okşuyordu. 

Sonra yüzüme bakarak "benimsin, rüya gibi." Ben de gülümsedim. Aklıma gelenle "babam seninle konuştu mu?" istifini bozmadan "konuştuk senin böyle şeylerle kafanı meşgul etmeni istemiyorum." Ardından elime uzanıp öptü. 

"Sarışın, artık kız isteme tarihimizi dedemler konuşur. Büyüklerin işine karışılmaz sonuçta." Elimi çekip göğsümün altında kollarımı birleştirdim. 

"Dedeme kalsa beni o akşam bohçamla seninle gönderecekti." Sonra aklıma gelenle,

"gerçi babam izin vermezse ben seninle gelecektim de orası ayrı."

"Sevgilim gelmek denmez ona kaçmak denir." Gözlerimi devirdim. Yemeğimi yedikten sonra mekandan çıktığımızda, "Eee nereye?" diye sordum. 

"Evime güzel mi güzel bir piyano perisi almayı düşünüyorum, ya da o bana kaçmayı düşünüyor." Tam kaçmayacağını söyleyecekken dudağıma öpücük kondurup devam etti. "Bu sebeple bir mimar ekibi eve gelecek, tabi evin müstakbel hanımı olarak sende bir kontrol et bakalım." Heyecanlanarak 

"Cihangir biliyor musun bu benim ilk dekorasyon deneyimim olacak. Üvey ailemin evi otel gibiydi, her yer aynı düzen. Şimdiki odamı ailem ben gelmeden yapmıştı zaten. Güzeldi ama ben hiç karışamadım. Şimdi sen diyorsun ki fikrini alacağım." 

Bana şefkatle bakarken, "fikir almak değil, evi sana bırakacağım. İstediğini yap, istersen yatak odasını pembeye boyatabilirsin." 

Şüpheyle sordum "Emin misim?" Kulağıma eğilerek "Dolunay zaten uzun bir süre duvarların ne renk olduğunu fark edemeyecek kadar meşgul olacağım sen de olacaksın gerçi." Dediklerini anladığımda yüzüme sıcaklık yayıldı. 

Güzel DehaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin