Daha bir kaç günlükken yetimhanenin kapısında bulunan Umay'ın hayatı başarı ve zorluklarla ilerlemektedir. 17 yaşında dahi zekasına sahip ve müzik dehası olarak yaşamını sürdürürken ailesinin hayatına dahil olmasıyla hersey tepetaklak olmuştur. Güç...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Her zamanki gibi kulaklıklarım ile son tekrarımı dinleyip aynada kendime baktım. Straplez yarım göğüs hizasında düşük kol, renk geçişleri olan tül elbisem belimin üstünden parça parça dökülen tüllerle yere kadar iniyordu.
Ağırlık yapmaması için kolye takmamıştım ve saçlarımı topladığımdan ince boynum ortaya çıkıyordu. Düşük dağınık topuzum önümden balık sırtı örgülerle arkada birleşiyordu. Güzel miydim? çok ama bu konser güzellikten çok yetenek için vardı. Kendime tebessüm ederek arkadaşlarım ile son dakikaları geçirmeye gittim.
Konser alanına ilk yaylı sonra vurmalı en sonra ben girerek açılışı yaptık. Bach ile başlayarak bir mola ile iki saate yakın bir süre sonra konser sonlanması ile ağzına kadar dolu olan salon alkışlarla yıkıldı.
Senfoni şefi sırtımdan destek vererek kendisiyle alkışları kabul etmemi istedi. Bu kariyerimde en büyük gururumdu. Üç alkış geçidinden sonra arka platforma giderek gelen çiçeklerime baktım. Kapının önündeki görevlileri çağırarak korumalara tüm çiçekleri eve götürmelerini istedim. Çünkü tüm gelen kartlara teşekkür yazmam gerekiyordu.
Kraliyet orkestrasının konser sonrası kokteyline katıldığımızda, konserden sonra kalan kaymak tabaka ve hocaların alkışları ile karşılaştık.
Biraz süre arkadaşlarımızla birbirimizi tebrik edip dağılırken, Esat hocam ve hocaların hocası Lütfiye Hoca bana doğru yürürken yanımda Yağız "Oha ya oha benim hocalar nerede" diyordu.
Ellerime dokunulmasını sevmediğimi bilen Esat hocam yanağımdan öpüp tebrik ederken Lütfiye Hoca kafamı eğdirerek saçımdan öptü.
Çoğu gözün bizde olduğunun bilincinde olan kadın yüksek perdeden "seni 11 yaşında gördüğümde demiştim bu çocuk klasik müzik camiasında ülkenin gururu olacak. Beni şaşırtmadın yavrum." İkimizin de gözleri dolu dolu birbirimize bakarken Aybars gelerek bu büyülü anı bozdu.
"Efendim özürler ile Dehamı almam lazım." Lütfiye Hoca eliyle Aybars'ı ötelerken bana ailenin yanındayım dedi. Onlarda vardı değil mi?
Aybars ile birkaç yapımcı ile tanıştıktan sonra hocamı ve ailemi görmek için etrafa göz attım. Tüm aile birlikte mükemmel bir görüntü çiziyorlardı.
Yanlarına gidince Lütfiye Hoca kanatlarının altına alır gibi beni kendine çekerken "Mihri'nin torunu olduğunu hissetmişim ya meğer. Anneannende beste defterine bakmazdı çalarken." Söyledikleri ile şaşırırken Lütfiye Hocanın da Ankara mezunu olduğu aklıma geldi.
Eskiler gelecekte olacaklar konuşulurken orkestradan birkaç kızın çağırması ile izin istedim. Lise hayatımda Ateş ve Yağız için bana yaklaşan kızlar için yeni dört büyük kapı daha açılmıştı.
Kokteyl sonrası aileme otelde iki gün daha kalacağımı söylediğimde yüzleri düşse de itiraz etmediler. Yorgunlukla öğlene kadar uyuyan arkadaşlarıma, akşam Ahu'nun Ekin'in mekanına gitmemizi söylemesi ile üç günlük detoksumuza start verdik.
