Annemin akşamdan beri defalarca araması yetmez gibi sabah itibariyle Onur'u bu işe alet etmesi üzerine az önce ziline bastığım dayımın evinin önünde kapının açılmasını bekliyorum.Bir hafta önce Azerbaycan'dan döndük ve ben bu bir haftadır gece vakitlerinde evime kendimi zor atıyorum.Çok yorgunum ama o kadar ısrar ettiler ki artık dayanamadım 'gideyim bari ne yapayım 'dedim.Bunda Onur'un 'Oğlum mantı yapılıyor manyak mısın çabuk gel'demesinin biraz etkisi olmuş olabilir tabi.Annem çok güzel mantı yapar ayıptır söylemesi.Ben de çok severim annemin yaptığı harika mantıyı.Canım kuzenim sevenleri kavuşturmak sevaptır diye düşündüyse demek.Biraz ısrarcı oldu.Ailecek zaafımız büyük bu konuda.Ömer öküzü de çok sever mesela ama Allah'tan bir süredir İtalya'da da rahat edeceğiz bu akşam.Burada olsaydı tabak tabak yiyip hepimizin rızkına çökerdi it.İçimdeki sabırsızlık ile kapıda dikilmeye devam ederken Onur kapıyı kucağında boncuk gözlü prensesi ile açtı.Herif kendine oyuncak yaptı resmen ya.Şanslı piç.Bir tane de benim olsa şundan.Tabi önce benimle aynı fikirde olacak bir takım arkadaşı bulmam lazım .Annem o işlerle bu ara fazla fazla ilgileniyor aslında.Maalesef...Whatsapptan fotoğraf atmayı öğrenmiş bir de.Hangi Allah'ın cezası işgüzar öğrettiyse artık.Her gün başka bir resimle karşılaşıyorum galerimde.Onları da bir ara oturup silmem lazım gören olsa adım sapığa çıkacak.Of anne hiç mi işi yok zannediyorsun sen bu oğlunun?Elalemin kızlarının fotoğraflarını atıp bir de ses kaydı atıyor devamında.Bilgi veriyor yok yaşı 27-hemşireymiş de yok yaşın 24 imiş muhasebe mezunuymuş diye.Annem nereden buluyor bu kadar kızı sahi?Aman neyse ne ya.Hem bana ne.Saldım zaten ben de.Başlarda bahaneler üretiyordum olmaz diye.Artık onu da bıraktım.Hiç cevap vermiyorum mesajlarına.Arıyorum halini hatırını soruyorum konu oraya gelince hoop işim çıkıyor bir anda.Kapatıyorum.Ama eskiye göre baya seyreltti bu mesajlarını.Azalarak bitecek diye umuyorum.Hadi inşallah.
-Aaaa!Ela'nın üçkağıtçı amcası ailesini hatırlamış.Olacak iş değil.Hayret değil mi kızım?
-Aaaa!Ela'nın babası Olacak sabahın köründe kendisi aramış halbuki amcayı değil mi kızım?Gel bakayım sen amcaya bebeğim.
Onur'un kollarından Ela'yı alırken 'Naber lan?'der gibi göz kırpıp cevabını beklemeden kucağımda Ela ile içeriye geçtim.
-İyi iyi.Seni gördük daha iyi olduk aslanım diyerek söylenmeye devam eden peşimdeki taze babayla salondaki avangart kahverengi kadife koltuklara karşılıklı kurulduk.Burası dayımların uzun yıllardır yaşadığı evdi.Benim de akademi yıllarımda haftasonları sık sık evci çıktığım o yıllarımı daha mutlu hatırlamama sebep Ankara'daki yuvam...Yengem vefat etmeden önce çok daha sıcak ve huzurlu olan bu güzel evi birkaç yıldır annemle dayım paylaşıyor.İki kardeş de yalnız olunca biraz Samsun'da biraz burada yaşıyorlar.Bir süredir minik prensese annem baktığından daha çok burada kalıyorlar ve bizim üç kişilik çekirdek ailemiz ile de komşular artık.Onurlar yeme içme işlerini burada hallediyorlar sürekli galiba.Adamı ne zaman arasam annemin yemek davetinin baş konuğu olarak buluyorum.Ben kadının oğluyum o kurulu meşhur masaların sadece birine denk gelebildim.Bugün de ikinci olacak işte.Onur'un sitemi de o sebepten.Ama ben ne yapayım arkadaş?Bizimkilerin düğününden bir süre önce ben sözde ülkeye dönmüştüm.Sözde diyorum bak!Neden?Çünkü Ankara'ya geleli bir buçuk sene olsa da ben doğru düzgün Ankara'da yaşayamadım.Eski elçi yeni bakanımızın toplantıları ,görüşmeleri derken biz Ankara'nın yolunu unuttuk.Bir de bakanlık Azerbaycan'da bir proje yürütmeye başlayınca bir ayağımızda orada oldu.Bir aydır doğru düzgün kendi evime bile uğrayamıyorum desem yalan söylemiş olmam.Neyse artık daha rahatız proje bitti de biraz ayağımız Ankara toprağına basacak gibi .Umarım...Adam elçi iken bu kadar ülke gezmedik biz,neymiş böyle ya?İçimde aylardır biriktirdiğim isyandan Onur'un sorusuyla sıyrılmış oldum;
-Mantıya geldin değil mi lan?
Soruya bak!
-Saçmalama.Tabiki mantıya geldim.Ha bir de bu minik prensese.Seni mi özleyecektim bir de?
-Aferin.Ben de öyle düşündüm.Aklın yolu bir.Vallahi efsaneler yaratıyor bizimkiler içerde.
-Deme .Ben bir bakayım şunlara.
Ela'yı kahkahaları eşliğinde tüp gibi omzuma atıp ,tabii arkasından babasının küfürlerini de es geçerek yüzümde Onur'u delirtmenin verdiği keyifli sırıtışla mutfağa adımladım.Mutfağa girmeden ses tonumu daha da kalınlaştırarak;
-Kızlaaaaaarrrrrr!diye seslenirken...
Gördüğüm manzarayla mutfak kapısında dondum kaldım.
-Siktir!
Annem,Eda ve Sonay.Başlarında muhtemelen annemin taktırdığı tülbentlerle mutfak masasının etrafına oturmuşlar.Ellerinde minik kare hamurlar ,ağızları açık bana bakıyorlar.Az önce ettiğim küfürle annem gözlerinden sadece benim görebildiğim ateşler çıkarırken ben omzumda küçük tüpüm Ela ile Sonay'ın haline dalıp gidiyorum.
Merhaba Pek Sevgili Caaanım Okurlarım.Müsaadenizle bir duyurum olacak.Malumunuz okullar açıldı.Biz öğretmenler olarak eğitime yüzyüze ve online şekilde devam ediyoruz.O sebepten programım biraz yoğun.Bölüm atarken planladığımdan fazla aralar verip sizi bekletebiliyorum.Mesajlarınız beni mutlu ediyor ancak yetiştirebildiğim kadarıyla sizinle buluşmaya ben de can atıyorum.Bilmenizi istedim...Teşekkürler.Sevgiler❤️
Yorumlarınız ve Oylarınız Benim İçin Çok Kıymetli❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONAY (TAMAMLANDI)-III
RomanceOyunbozan ve Portakal Çiçeği Hikayelerinin Masum Güzeli Sonay.. Suskunluğunu Bozmaya Geldi🤎Merak Edenler Burada Mı?