imkansız

8. Bölüm

-Merve'nin gözünden-

İlk dersimiz insan hakları hukukuydu. Çok sevdiğim bir konu olsa da kendimi derse veremiyordum. Çıkmıyordu aklımdan. Bugün onun dersi yoktu. Onu görmeyeceğim için üzülürken bir yandan da derste her an salak hareketler yapmaya başlayabileceğim için olmadığına seviniyordum. Bana neler hissettiriyordu böyle.

Ders bittikten sonra kızlarla kahve içmeye gittik. Rüzgar ise diğer arkadaşlarıylaydı. Ceketini yanıma almıştım. Daha doğrusu onu giymiştim bugün. Sanki varlığını yanımda hissetmek istermişçesine. Onun gibi kokuyordu. Hafif bir sigara kokusuyla parfümünün kokusu üstüne sinmişti. Maral'ın sorusuyla daldığım o düşüncelerin içinden çıktım:

"Eee Merve, ne zaman hocaya ceketini vereceksin?" dedi alaycı bir tavırla ardından Nefes devam ettirdi:

"Bakıyorum pek bi sevdin. Bırakamıyorsun." deyip kıkırdamaya başladılar. Sitemli ve kızgın bir ton ile:

"Size de güzel eğlence çıktı. Vericez işte ne abarttınız! Hava soğuk diye üstüme attım, atamaz mıyım?" dedim ama nafile bir kez dillerine düştün mü kurtulamazsın. Bir anda gülmeleri durdu. Merakla:

"Noldu? Niye sustunuz birden?" dememle arkamdan çok tanıdık bir sesi duymam bir oldu:

"Merhaba kızlar, nasılsınız?"

"İyiyiz hocam siz nasılsınız?" dedi Maral. Ani bir heyecanla arkamı döndüm. Oradaydı. Bana o güzel yeşil gözleriyle bakıyordu. Gözlerinde kaybolmamak elde değildi. Çok güzeldi. Çok... Nefes'in beni masanın altından dürtmesiyle kendime geldim.

"Merhaba Faris Hocam." Üstümden çıkardığım ceketi ona uzatarak "Buyrun ceketiniz. Çok teşekkür ederim ve aynı zamanda çok özür dilerim o gece için tekrardan." Kendimi salak gibi hissediyordum. Neden öyle dedim ki şimdi? Artık bizden uzaklaşır mısın Faris Hocam, lütfen.

"Teşekkür ederim, Merve. Eğer üstüne başka bir şey almadıysan sende kalabilir bir süre. Daha sonra alırım."

"Yok, hayır hocam. Benim var yanımda. Merak etmenize gerek yok." deyip gülümsedim. Hala aramızdaki bakışma bitmemişti. Kendimi onun gözlerinden alamıyordum. Bunu fark eden Nefes benim dikkatimi dağıtmak için soru sordu:

"Şey Merve ya, bu akşam Rüzgar'ın arkadaşlarıyla partiye gideceğiz değil mi?" içimden iyi bok yedin bunu Faris Hocanın önünde sorarak diye Nefes'e sövmeye başladım. Kızgın bir ses tonuyla:

"Evet, Nefes'ciğim gideceğiz partiye!" dedim. O sırada saate baktım ve ders saatimin geldiğini fark ettim. Aceleyle yanlarından kalkıp hızlı adımlarla dersliğime doğru gittim. 'Neyse ki bunu iyi bir şekilde atlattık' diye geçirdim içimden.

-Evde-

Kızlarla odalara çıkıp hazırlanmaya başladık. Aslında gitmek istemiyordum çünkü oradakilerin hiçbirini sevmiyordum. Ama kızlar çok ısrar etmişti. Sanırım çok ünlü bir barda buluşacaktık.

En son alkol aldığımda çok hoş şeyler olmamıştı. Ama bu sefer onun yakınından bile geçmeyecektim. Ayrıca kızlar yanımda olacaktı. Beni yalnız bırakmazlardı. Herhalde...

Siyah çok şık bir mini elbise giymiştim. Kızlarla saçımızı yaparken Rüzgar içeri daldı:

"Hadi kaç saatte hazırlanıyorsunuz? Geç gitmeyelim." dedi. Ben de ani sinirle kalkıp:

"Tamam be, geldik işte! Ne bağırıyorsun?" dememle Rüzgar bana bakakalmıştı:

"Ç-çok güzel olmuşsun yani olmuşsunuz." dedi. Neden böyle demişti?

"Tamam haydi çıkalım gençler." dedi Nefes. Arabada Rüzgar'ın arkadaşlarından Berk bekliyordu. Onu ayrı bir sevmezdim çünkü sürekli bana asılıyordu. Artık çok rahatsız edici bir hal almıştı bu olay. Neyse ki Rüzgar bildiği için kızlarla ayrı arabada gitmemize göz yummuştu.

Bara varmıştık. Burada bulunmak istemediğim gözlerimden okunuyordu. Sırf Rüzgar'ın ve kızların hatrı için duruyordum.

Barmenin olduğu yere gittik. Bu geceyi sinirli bir şekilde geçirmemek için İskoç Viskisi'nden istemiştim. Fondip yapmıştım. Bunu yaptığıma kızlar bile şaşırmıştı. Vallaha ne yalan söyleyeyim ben de şaşırmıştım. Kızlarla Tekila shot yaptıktan sonra artık kafamız iyice güzel olmuştu.

Kızlar beni dans pistine atmıştı. Kafam da güzel olduğundan çılgınlar gibi dans ediyordum. Ama unuttuğum bir şey vardı. Etek boyum. Herkes beni izlemeye başlamıştı. Kızlar sağolsun erkeklerle flörtleşmekten beni unutmuşlardı. Arkamda birini hissettim.