23. Bölüm

95 2 0
                                    

"Pardon bu yanlış bir şeydi. Değil mi?" Biraz daha yaklaştı ve kulağıma eğildi:

"Her zerrenin beni arzulaması yanlış bir şeydi, doğru." dedi ve geri çekilip gitti. Öylece kalmıştım.

Bara geri döndüğümde bizimkileri aradım. Hala bıraktığım yerdeydiler. Hem yolun yorgunluğu hem de geç olmuştu artık.

"Hadi odaya gidelim. Dinlenelim yarın baya yer gezecekmişiz." dedim. Önce kabul etmeseler de sonunda ikna edebilmiştim. Odaya gidene kadar hala o olay ve dedikleri kafamda dönüyordu. Odaya girince soru yağmuru başlamıştı:

"Nereye kayboldun bir anda? Anlat bakalım." dedi Nefes.

"Hiiiiç.. Belki lovebombing yapıp sonra da ghostladığım adam beni kolumdan çekip bir yerlere götürmüş olabilir."

"NEE!?" dedi ikisi bir ağızdan.

"Yine mi verdin? Kızım yeter be." dedi Maral. Bunu duyunca kahkahayı bastık.

"Oha abart sen de. Neyse baya sarhoştu büyük ihtimalle yoksa asla böyle bir şey yapmazdı."

"Eee ne yaptınız yani?" dedi Nefes.

"Konuştuk gibi bir şey zaten o kadar uzun sürmedi. Bir de şey.. beni öpmüş olabilir.."

"NEEEE!?"

"Şşşş! Susun şimdi şikayet edecekler gürültüden."

"Nasıl yani seni öptü ne alaka?" dedi Maral.

"Bilmiyorum anlamadım ki. Öptükten sonra bir şey demeden çekip gitti zaten. Benim bunun altında kalmamam lazım. Niye beni öpüyor ki şimdi?"

"Orasını da biz değil sen bileceksin artık." dedi Nefes imalı bir şekilde.

"Off, hadi uyku vakti. Yeter bu kadar dedikodu." diyip ışıkları kapadım.

"Aaaa, daha yeni başlamıştıkk." dedi Nefes. Maral'la Nefes aralarında mızmızlanmaya başlamıştı. Ben de uyuyor taklidi yapıyordum. Sesleri kesildiğinde telefonu elime aldım. Saat 3'e geliyordu. Aklımda hala yaşananlar dönüyordu. 'Ben bu hareketin altında kalamam. Nasıl bu kadar rahat olabilir ya!? Yok yok, benim bir şey yapmam lazım yoksa uyuyamayacağım.' Olabildiğince yavaş ve sessiz hareketlerle yataktan kalkıp odadan çıktım. 'Böyle bir hırsla çıktım ama.. hangi odada nerden bileceğim?' Aklıma harika bir plan gelmişti. Hemen resepsiyona indim.

"İyi akşamlar."

"İyi akşamlar, nasıl yardımcı olabilirim?"

"Ya rahatsız ediyorum ama arkadaşım biraz rahatsızlandı ve hocalarımıza ulaşamıyoruz. Sanırım telefonları sessizde. Acaba Faris Yıldırım hangi odada kalıyor?' inşallah yerler bu numaramı da söylerler.

"Maalesef müşterilerimizin hangi odada kaldığına dair bilgi veremiyoruz. İsterseniz odasını arayabiliriz burdan?" 'Bir dakika telefonu tuşlarken oda numarası gözüküyor.'

"Tamam olur." Resepsiyonist tuşlara basarken biraz yaklaştım tam görmek için '142' tam telefonu kulağına götürüyordu ki:

"Ya da aramayın şimdi baya geç oldu. Biz hallederiz onları telaşlandırmaya gerek yok şimdi. Teşekkür ederim yine de." Neyse ki çalmadan kapatmıştı. Hemen 142 numaralı odaya gittim. Kapının önünde öylece duruyordum. 'Eee, şimdi?' Kapıyı tıklattım. Ama orda duramadım. Kapıyı görebilecek bir yere saklandım. Kapı açılmıştı. Birisi kafasını çıkarıp sağa sola bakmaya başlamıştı. Beklediğimden kısa birisi. Biraz daha dikkatli baktığımda bu kişinin Bahar Hoca olduğunu fark ettim. 'Her yerden hortluyor bu karı da ya yeter!'

Odaya geri döndüğümde kapıyı sessizce açtım. Kızlar baya derin bir uykudaydı beni fark etmemişlerdi bile. Yatağa uzandım ve daha demin gördüğüm şeylere kafa yormadan hemen uyumaya çalıştım. Yoksa yarın ölü gibi etrafta dolaşacaktım. Ama düşünmeden duramadım. O kadar aramızda bir şey yok laflarından sonra hadi bunu geçtim daha birkaç saat önce yaptığı şeyden sonra Bahar Hoca ne alakaydı onun odasında? Demek ki beni gerçekten sevmiyormuş. Basit bir eğlence olarak görmüştü sanırım. İyi ki o zaman öyle davranmışım. Gerginlikten uykum kaçmıştı bile. Kalbimin ağrıdığını hissedebiliyordum.

Sonunda sabah olmuştu. Tam uykuya dalacakken alarm çalmıştı. Hiç kalkasım ve o ikisini göresim yoktu. Kızlara olayları anlattıktan sonra:

"Bu yüzden canım hiç gelmek istemiyor. Hocalara 'Merve'ye klima çarpmış biraz rahatsızlandı.' dersiniz." dedim ve kendimi yatağa geri gömdüm. Biraz süre sonra kapının çalışı beni derin uykumdan uyandırmıştı. 'Kim ya bu şimdi?' Kalkmadım belki gider diye ama çalıp duruyordu hala:

"Merve içerdesin biliyorum. Lütfen aç kapıyı." sesi çok boğuk geliyordu. Kim olduğunu kestirememiştim. Çok da umrumda değildi çünkü çok uykum vardı. O sese rağmen geriye hemen uyumuştum. Geri uyandığımda kızlar gelmişti.

"Daha yeni mi uyandın? Yuh!" dedi Nefes. Son derece öldürücü bir bakışla:

"Evet, sıkıntı mı vardı?"

"Calm down baby, bu ne gerginlik?" dedi Nefes.

"Özür dilerim. Siz gittikten sonra biri daha kapıyı çaldı iki saat. Anlamadım gitti. Mal mıdır nedir? Hayır kapıyı açmıyorum, git. Ama yok çalmaya devam.. ay neyse sizin gezi nasıl geçti?" bu duygu değişimine bir süre tepkisiz kaldıktan sonra:

"Gayet güzeldi. Yani klasik sıkıcı tarihi yerleri gezmeli bir geziydi." dedi Maral. Asıl merak ettiğim bunlar değil dün görmüş olduğum manzaranın devam edip etmediğiydi. Maral sanırım bunu fark etmiş olacak ki:

"İkisi dediğin gibi biraz fazla yakındılar gezerken Faris Hocanın kolu hep omuzundaydı. Ama Faris Hoca biraz hatta biraz değil baya bi geç geldi yanımıza."

"Neden olduğunu söylemedi mi?"

"İşi varmış sanırım öyle dedi." Bu kısa sohbeti de bitirdikten sonra akşam yemeğine hazırlanmaya başladık. Bugün ayrı bir güzel olmayı istiyordum. Göğüs dekoltesi fazla olan bir elbiseyi tercih etmiştim. Makyajımı da ona göre yapmıştım. Kızlara da süslenmelerini söyledim çünkü bu gece biraz kasabayı keşfetmek istiyordum. Ne kahvaltı ne de öğlen yemeği yemediğim için çok acıkmıştım. Bu yüzden hızlıca hazırlanıp kızlardan önce odadan çıktım. Asansörün kapısı açıldığında Faris vardı yine. 'Yok artık! Sensör falan mı taktı üstüme?' Yine birbirimizden en uzak şekilde durmaya çalışıyorduk asansörde.

"Hasta olduğunu sanıyordum."

"Daha iyiyim."

"Kapıyı neden açmadın?"

"Ne zaman?"

"Sabah." Sabah elli saat kapıma dikilen o muymuş?

"Çok derin uyuyorum fark etmemişimdir." Bunu dedikten sonra bana baktığını hissettim. Nefes alış verişinden sinirli olduğunu anlayabiliyordum. 'Ne bitmez asansör yolculuğuymuş.' Dememle asansörün durması bir oldu. Ne oldu diye bakınırken elini düğmenin üstünde görmem bir oldu.

"Ne yaptığını sanıyorsun? Çabuk geri çalıştır." dedim düğmeye basmaya çalışarak ama kolumdan tutup bunu yapmamı engelledi.

"Bırak kolumu!" bunu dememle bana biraz daha yaklaştı. Sakin bir tonla:

"Biz hanfendiyi hasta sanalım, merak edelim, gelelim odasına kadar sonra böyle" baştan aşağı eliyle göstererek "görelim. Ayrıca biraz açık değil mi?"

"Ney?" dedim anlamamış gibi. Sinirle kafasını yana çevirip nefes aldı.

"Sinirlenmemek için zor duruyorum Mervecim. Sabrım tükeniyor artık, zorlama." 'zorlama' kelimesini bastırarak söylemişti. Kolumu elinden çekerek.

"Gidin sevgilinize karışın. Şimdi asansörü çalıştırabilir misiniz? Sabahtan beri bir şey yemedim, çok açım." dedim geriye çekilerek. Asansörden inmeden önce:

"Ne sevgilisi? Benim istediğim tek kadın sendin.." dedi ve hızlıca gitti. Gördüklerimden sonra ne kadar istesem de bu laflarına inanmıyordum.

Yemekleri yedikten sonra kızlarla dışarı çıktım. Bu gece deli gibi sarhoş olmak istiyordum.

imkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin