16. Bölüm

118 5 5
                                    

Merhaba canlarımmm!! Her ne kadar bölüm atmalarımı rayına sokacağım desem de bir türlü bu gerçekleşmedi özür dilerim<3 Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Şimdi baş karakterimiz hislerini daha iyi anlamaya çalışıyor. Bu yüzden hararetli şeyleri biraz daha iteklemiş oldum özürrr<3 Sizi seviyorum<3 Sevildiğinizi asla unutmayın<3

"Girerken camdan bana sinsi sinsi gülen Rüzgar, Nefes ve Maral'ı gördüm. İçimden 'Şimdi sıçtın Merve' diye geçirdim."

"Oooo Merve Hanım siz bizim yanımıza uğrar mıydınız ya?" dedi Nefes.

"Faris Hocamcımdan vakit bulurmuş da yanımıza da uğrarmış." dedi Maral kinayeli bir şekilde. Gözlerimi devirip sandalyeye oturdum. Derin bir iç çekip bayık gözlerle arkadaşlarımı süzerken Rüzgar konuştu:

"Ne oldu Bay çok ateşli tarih hocası Faris seni bıraktı mı?" hepsi gülmeye başladı.

"Telefonda hiç bırakmış gibi değildi ama..." dedi Maral imalı bir şekilde bakarak.

"Ha ha ha çok komiksiniz pek sevgili arkadaşlarım." dedim sitemli bir şekilde.

"Sen onu 'sevgiline' anlat." dedi Nefes sevgiline kelimesini elleri ile tırnak işaretine alma hareketini yaparken. Hepsi gülmeye devam ediyordu. Ben ise elimi kolumu bağlamış onların kahkahalarının bitmesini bekliyordum. Benim ciddi bakışlarımı görünce sustular ve:

"Şimdi güldük eğlendik tamam, ee hadi anlat noldu?" dedi Maral.

"Tamam dalga geçmeniz bitti ise anlatmaya başlayacağım." derin bir nefes aldım ve devam ettim.

"Şimdi beni kolumdan tutup boş bir sınıfa götürdü. Ben işte noluyoz falan oldum."

"Oooo boş sınıfa götürmeceler falan hayırdır?" dedi Nefes imalı imalı. Gözlerimi devirip anlatmaya devam ettim:

"Sonra bana, neden ona yüz verdiğimi ve onu kıskandığımı sormaya başladı bağırarak. Rüzgar'ı da sevgilim sanmış işte 'Hem sevgilin var hem de böyle davranıyorsun.' diye kızmaya başladı. Ne olduğunu anlamadım ben de geri tepki verdim işte. 'Neden hisleriniz için beni suçluyorsunuz?' falan 'Ben ne yaptım?' diye o sırada ne olduğunu anlamadım, yere düştüm kaldım. Anne ve babamın ölüm günü geldi aklıma, o anları tekrar yaşamış gibi oldum. Fenalaştım biraz, o sırada Faris Hoca yanımda olduğu için beni alıp eve götürdü. Ben eve girene kadar beklemiş, girmeyince merak edip yanıma geldi. O yüzden sesini duydun. Yani tamamen denk geldi. Ben ona dedim ''Bırakın ben kendim giderim.' ama endişelendiği için o getirdi." dedikten sonra suyumdan bir yudum aldım. Bana anlayamadığım bir biçimde bakmaya başladılar. Uzun süren sessizliği Maral bozdu:

"Şimdi iyisin ama değil mi?" dedi endişeli bir ses tonuyla.

"İyiyim, iyiyim. Merak etme. Faris Hoca biraz da olsa beni sakinleştirdi." dedikten sonra hepsi bana sarıldı. Desteklerini hem duygusal hem de fiziksel olarak hissetmek beni rahatlatıyordu. Garsonun gelmesi ile sarılmamız kesildi. Yemeklerimizi yedikten sonra eve yürüyerek gittik. Yolda şakalaşıp eğleniyorduk. Ama benim bugün olanlar aklımdan çıkmıyordu. Acaba bana karşı bir şeyler hissettiği için mi öyle dedi yoksa beni uyarmak için miydi? Duygusal konuları gerçekten anlayamıyordum.

Eve vardığımızda duşa girdim. Çıktığımda diğerleri aşağıda dizi izlemeye başlamıştı bile.  Hemen gidip onlara katıldım. Garip bir şekilde kendimi mutlu ve huzurlu hissediyordum olan onca şeyden sonra bile. Uzun bir süre dizi izledikten sonra Rüzgar ve Nefes uyumak için yukarı çıktı. Ben ve Maral ise bahçeye çıktık biraz hava almak için.

"Maral sanırım ben aşık oluyorum." dedim bir heyecanla. Maral bana şaşkın şaşkın bakmaya başladı:

"Kime?" diye sordu merakla. Yüzümün kıpkırmızı olduğunu hissedebiliyordum.

"Şey... Sanırım Faris Hocaya" dedim kısık bir sesle "Ama emin değilim yani tam anlayamıyorum aşk mı değil mi diye." dedim bir telaşla. Maral elimi tutup:

"Asla amacım senin aşkına ya da her ne diyorsan o hislerine karışmak değil ama aranızda bir öğretmen-öğrenci ilişkisi var. Bunu dikkate alarak hareket etmen daha sağlıklı olacak ikiniz için de  çünkü sen diplomandan adam da işinden olabilir, hatta bir daha öğretmenlik bile yapamayabilir. Zaten şunun şurasında az kaldı biraz sabret okul bitince istediğinizi yaparsınız. Yani hareketlerinde daha dikkatli ol. Yok boş sınıflara götürmlermiş yok arabayla eve getirmelermiş hatta ve hatta gecenin bir yarısı adamın evine gitmek falan bunlar sıkıntılı eylemler." dedi sakin bir ses tonu ile. Uzun bire sessiz kaldıktan sonra:

"Haklısın yani ne diyebilirim ki çok salakça hareket ettim. Farkındayım başımıza geleceklerin ama onun yanındayken sanki kendimi buluyorum canlanıyorum. Zaten ona tam itiraf etmedim de yakın bir şekilde hislerimi açıkladım. O da 'Senin hislerini anlaman lazım o yüzden bir süre görüşmeyelim ders dışında. Ben de sana fark etmeden ümit verip kalbini kırmak istemem. Ama bu süre zarfında işte kendini  mutlu edecek ya da sevdiğin şeyleri yapacaksın.' dedi." nedense bunları söylerken üzülmeye başlamıştım.

"Mervecim, farkındaysan Faris Hocamcım sana karşı boş değil. Yani böyle harektleri, sözleri senden hoşlanmayan biri söylemez bence. Eğer bunları söyleyip sana karşı bir şey hissetmiyorsa o zaman boşa ümit veriyordur. Ama dediğim gibi dikkatli davran. Tamam mı? Bak daha sen de bu hislerin ne olduğunu bilmiyorsun. Belki öyle birinden ilgi beklediğin için aşıksın gibi geliyordur." dedi Maral. Bunu demesiyle kafamdaki cevapsız sorular çoğalıyordu. Ders haricinde birbirimizi görmememiz daha iyi olacak bence. Belki bu his gelip geçici bir şeydir. Belki de kafamda büyütüyorumdur her şeyi çünkü onun benden hoşlanmasına ihtimal yoktu. Neremden hoşlanabilirdi ki? Düşüncelerimin arasından ayrılıp:

"Tamam, haklısın belki de bu gelip geçici bir şey. Zaten birbirimizi uzun süre görmeyeceğiz. Yani bu iyi bir şey, sanırım? Her neyse onu okul bitimine kadar takmayabilirim. Az kaldı zaten değil mi şunun şurasında, di mi?" dedim garip bir endişe ile. Maral bu cevabım üzerine biraz güldükten sonra:

"Ben sana yardımcı olurum, merak etme." dedi omzumu ovalayarak. Sonra uzun bir süre sarıldıktan sonra uyumaya gittik. Neticede yarın ders vardı. Neyse ki onu dersi yoktu yani kolay geçecekti, umarım.

imkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin