20. Bölüm

114 4 17
                                    

Bana muzip bir bakış attı ve üstünü başını düzelterek odadan çıktı. 'Ben bunun intikamını alırım, yalnız.'
Arkasından ben de çıkıp aşağı indik.

Aşağı inerken kendi kendime kıkırdayıp duruyordum. 'Gerçekten yaşandı mı şimdi bu?' Tam kapıdan Faris Hocayı geçirecektim ki salondan koşarak bizimkiler geldi.

"Amma da uzun sürdü konuşmanız. Artık ne konuştuysanız bu kadar." dedi Maral imalı bir şekilde.

"Evet ya kıskandım valla. Bizle bu kadar konuşmuyorsun Merve." dedi Rüzgar. Bunları dediği an aklıma Faris Hocaya söylediğim yalan geldi. 'Rüzgar'ın sevgilim olması..' Bakışlarım direkt olarak Faris Hocaya döndü. O da bu yalanı hatırlamış olacak ki hafiften burnundan solumaya başlamıştı. Ben de kaşınmayı sevdiğim için biraz devam ettireyim bu oyunu bakalım.

"Rüzgarcım niye öyle diyorsun şimdi benim her zaman sana zamanım olur." derken aynı zamanda belinden Rüzgar'a sarılmıştım. Faris Hocanın gözleri direkt bize kilitlenmişti. Kıskanması çok hoşuma gidiyordu. 'Artık hoşuma giden başka şeyleri de vardı da neysee.' Nefes beni kolumdan çekerek:

"Sen hayırdır oğlum!" diye şakalaşmaya başladı.

"Öhöm, şakalaşmanız bittiyse ben gideyim artık." dedi Faris Hoca sitemle. Bana yaklaşarak:

"Ben sana yazacağım sonra." dedi ve yanağımdan öptü. Evde bir sessizlik oluştu ama onların ben içini bilirim. İçlerinden 'Ooooo' diyişlerini duyabiliyordum.

"Öhm, neyse hadi hocam görüşürüz." dedim aynı zamanda kapıyı açıp onu dışarıya itekleyerek. 'Oh be sonunda gitti.' Elimle alnımı silerek arkamı geri döndüğümde üçü de kollarını birleştirmiş. İmalı imalı bakıyorlardı.

"Kaldık baş başa Merve Hanım. Sanırım yukarıda 'güreşiyordunuz'." dedi Maral.

"Bir baktık, konuşma faslı bitmiş başka bir fasıl başlamış." dedi Nefes.

"Sahte sevgilini bile aldattın ya yuh!" dedi Rüzgar. Önce yutkundum sonra:

"Şimdi istediğim sorudan başlayabiliyor muyum?" dedim şirinlik yaparak. Belki cezamı azaltırdı.

"Hiç de şirinlik yapmaya çalışma." dedi Nefes.

"Tüh ya, yemediniz mi?" dedim.

"Cık, yemeyiz biz." dedi üçü bir ağızdan.

"Ama senin ne yediğini çok iyi biliyoruz." dedi Maral. Bunu duyunca utançtan kafamı öne eğip salona doğru koştum.

"Of, tamam gelin buraya. Anlatıcam.. Şimdi şöyle biz okulda onun odasında öpüştük."

"Oha okulda mı? Manyak mısınız?" dedi Nefes.

"Ya gören olsaydı? İkinizin de başı fena yanardı." dedi Maral.

"Zaten yanıyordu az kalmıştı. Bahar Hoca geldi. Neredeyse basıyordu bizi. Nasıl bir telaşla ordan çıktım anlamadım. Bahar Hoca şüphelenmesin diye Rüzgar erkek arkadaşım dedim. Sonra restorana gittik bir yere konuşmaya falan bir baktık onlar da gelmiş. Sonra ben dedim olmaz böyle kalktım tam kalktım bir de ne göreyim öpüşüyorlar. Ben de öyle görünce bir hışımla çıktım. Faris Hoca da benim peşimde gelmiş beni öyle görünce. Sonra işte biliyorsunuz.. dinlemiş- ay pardon duymuşsunuz." Oh rahatladım tekte söyledim.

imkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin