22. Bölüm

97 2 0
                                    

"Tamam, kızlara da sorarız. Güzel olur." dedim son enerjimle.

2 hafta sonra:

Okulun ufak bir tatil kasabasına yapacağı gezi için eşyalarımızı toparlıyorduk. Yaklaşık bir hafta kalacaktık. Ve hâlâ ondan ses yoktu. Ne okulda görmüştüm ne de hocalardan doğru düzgün haberini alabilmiştim. Gerçi ben de ölü gibi etrafta geziniyordum. Ondan başka hiçbir şey düşünemiyordum. Benim üzerimdeki etkisinin bu denli olmasını beklemiyordum. Düşüncelerimden beni Maral'ın sesi ayırdı:

"Hadi, Merve! Seni bekliyoruz geç kalacağız otobüse."

"Tamam be geldik. Huysuzlanmayın hemen."

Sabah 6 gibi okulun ordan otobüsle gidecektik. Hepimizin sabahın o saatinde kalkması bir mucizeydi resmen.

Okula vardığımızda hemen otobüsün arka dörtlüsüne koştuk. Neyse ki kimse oturmamıştı.

"Oh be! Rahat rahat birbirimizin üstüne yatabiliriz." dedi Nefes.

"Oldu canım git öteye. Benim üstüme yatanı atarım." dedi Rüzgar. Belki de uykusuzluğun vermiş olduğu şeyle aralarındaki bu saçma diyalog yüzümde tebessüm oluşmasına yol açmıştı.

"Sonunda aramıza hoş geldin Merve Hanım. Hadi hadi biraz enerciii!! Güzel bir tatil yapalım." dedi Maral.

"Tamam ama önce uyuyayım sonra istediğin olurum." dedim ve dememle gözlerimi kapatmam bir oldu.

Gözlerimi açtığımda neredeyse otobüsteki herkes uyuyordu. Sözde acaba ne kadar geçti diye bakmak için telefonumu açtım ama saate bakmadan instagrama baktım. Hesabına baktığımda beni hala çıkarmamış olduğunu gördüm. Bir de hikaye paylaştığını. 'Baksam mı? Yok hayır ya o kadar şey dedin adama. Malsın Merve mal. Ama çok merak ediyorum off.' Hikayelerde görüldü gitmeyeceğini bildiğim bir yöntemle hikayesine baktım. Yol fotoğrafı paylaşmıştı. Acaba o da mı kafa dağıtmak için geziyordu. 'Tek başına mı acaba yoksa birileriyle mi? Ay sana ne Merve. Sen bunları merak edemezsin artık kaçtı o tren. Kaçırdın.'

Otobüs mola vermişti. Bizimkiler hala ölü gibi uyuyordu. Kızlarıma kıyamadığım için Rüzgar'ı dürtükledim:

"Pişt, uyan lan. Benle aşağı incen."

"Merve.. git başımdan."

"Yaaa, hadiii! Bak ağlarım." bana inanmayan gözlerle bir bakış attı. Hafiften ağlayacak numarası yaptım ben de, gerçi numaraya pek ihtiyacım yok ama.

"Off, tamam be! İn hadi." dedi pes etmiş bir tonla. 'Yess bee!' İndiğimde anladım her yerimin uyuştuğunu.

"Gel marketten bir şeyler alalım, biraz yürümüş de oluruz." dedim. Tamam dercesine kafa salladı Rüzgar. Markete girdiğim an çok garip, anlayamadığım bir enerji hissettim. Kasa tarafına baktığımda çok tanıdık bir sırt ve saç kesimiyle karşılaştım. 'Yoksa..'

"Teşekkür ederim."

Evet onun sesi. 'Hassiktir!' Ne yapacağımı bilemedim hemen reyonlardan bir tanesinin arkasına saklandım. 'Ne yapıyordu burda? Yoksa bizimle gelen hocalardan biri miydi?' Rüzgar ne olduğunu anlamamıştı hala etrafa bakınıyordu. 'Mal bu çocuk yeminle.' O marketten çıktığı an ben de saklandığım yerden çıkıp camdan nereye gidecek diye bakmaya başladım. Bahar Hocanın yanına gitmişti. Aldığı şeyi ona uzattı ve bunun üstüne bahar hoca onu yanağından öptü. 'Yanağından mı öptü o?' Bir şeyler konuşup gülüşüyorlardı. 'Gülüşüyorlardı?' Rüzgar benim dalıp gittiğimi fark ettiğinde:

"Pişt! Nereye daldın böyle?" dedi ve benim baktığım yöne baktı. "Hassiktir!? Faris Hoca da mı burda?" dedi ve bana bakmaya başladı. Ona dönüp:

imkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin