19. Bölüm

111 4 12
                                    

Büyük bir hışımla eve girdim. Kızlar ne olduğunu sormaya çalıştı ama onları umursamadan hemen odama çıktım. O sırada kapı çaldı.

'Ulan, kim bu şimdi?' diye kendi kendime söyleniyordum. Sonra bugün olanları biraz düşünmeye başladım ama kapanın arkasından Maral'ın ve Nefes'in sesleri izin vermiyordu buna.

"Merve nolur aç kapıyı bize anlat ne oldu lütfen!" dedi Nefes endişeli bir tonla.

"Hayır! Siz de dikilmeyin kapıda anlatmayacağım. Gidin Rüzgar'a sorun."

"İyi, peki.. ama bunu unutucaz sanma." dedi Maral sistemli bir şekilde. 'Of bana ne ya, istemiyorum şu an konuşmak.. elli saat nutuk dinleyemem şu an.'

Aşağıda hareketli bir şeyler döndüğü belliydi. Tanıdık ama bir türlü çıkaramadığım bir ses duyuyordum. Bu merakım kapının çalmasıyla yok oldu.

"Merve açar mısın kapıyı, lütfen? Seninle konuşmam lazım." dedi tanıdık sesin sahibi. Biraz endişeli ve üzgün gibiydi.

"Kimsiniz? Ve ben daha arkadaşlarıma açmazken kapıyı size açacağıma inandıran şey nedir?" dedim. Zaten sinirliyim herkes üst üste geliyor. Ay, yeter!

"Faris ben lütfen açar mısın?" 'NE Faris hoca mı!?! Neden bizi takip etti buraya kadar??' Biraz düşündükten sonra odama almaya karar verdim.

"Gelin tamam." 'Gelsin bakalım ne boş yapacak.' Yanıma oturmak için izin ister bir bakış attı. Kafamla sallayıp onayladıktan sonra yanıma oturdu.

"İyi misin Merve? Sen öyle çıkınca çok merak ettim."

"Gayet iyiyim. Yanlış görmüşsünüz siz 'buluşmanıza' devam edebilirsiniz. Öpüşmenizi yarıda kesmiş olmayayım ben."bunları dediğim gibi bir rahatlama gelmişti bana.

"Bir dakika ne öpüşmesi? Bahar Hocayla mı? Ne saçmalıyorsun."

"Bilemiyorum onu size sormak lazım önüne gelen her kişiyi öpen sizsiniz." dedim kollarımı göğüsümde birleştirip kafamı onun yüzünün olmadığı tarafa çevirirken. Sonra bana biraz daha yaklaştı. Eliyle çenemi tuttu ve kendine doğru çevirdi. Gözlerimiz buluştu. Gözlerine bakmak cidden çok huzur vericiydi. Her şeyi unutabilirdim onlara bakarak.

"Mervecim" dedi sakin bir tonla ama gözlerinden o kadar da sakin olmadığı belli oluyordu. "Öncelikle sen her önüme gelen bir kişi değilsin. İkinci olarak da ne gördün ya da nasıl gördün bilmiyorum ama Bahar Hocanın gözüne bir şey kaçmıştı ve ben onu almasına yardımcı oluyordum. Onunla asla böyle bir şey yapmam." bunları derken daha çok duygu karmaşası içine girdim. Şu an ne hissedeceğimi bilmiyordum ama beni öpmesi güzel olurdu.

Bir süre birbirimize bakarak sessizce öylece durduk. Sessizliği yine o bozdu.

"Ee bir şey demeyecek misin? Sen neden bu kadar üzgündün ordan çıkarken?" derin bir nefes aldım kendime gelmek için.

"Tamam, ne yapmamı istiyorsun. Üzgünüm ama ben hiçbir şey olmamış gibi davranamıyorum." dedim ve kafamı tekrar çevirdim. Bunu dedikten sonra ufak bir güldü. Kafam daha çok karışmıştı hayır komik olan ne? Bu sefer ayağa kalktı ve önüme geçti. Ben de yüzüne bakmak için kafamı yukarı kaldırdım.

"Sen.. beni mi kıskandın yani?" dedi sırıtarak.

"Ne münasebet! Ben sadece bu hareketinizi size yakıştıramadım." bunları söylerken ondan gözlerimi kaçırıyordum. Sonra devam ettim:

"Hayır yani niye kıskanayım? Aramızda bir şey mi var? Siz benim 'hocamsınız' neticede." dedim sitemle. Biraz sinir olmaya başlamıştı sonunda. Eliyle yine çenemi tutup gözlerimizi birleştirdi.

imkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin